Kitabın adı: MÜNİH’TE BİR CAMİ/NAZİLER,
CIA VE MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN BATI’DAKİ
DOĞUŞU
http://www.dr.com.tr/Kitap/
Yazarı: Ian Johnson, 2010
Mikado Yayınları
Çeviri: Serhat Ataman
Mayıs 2012
242 sayfa
23 TL
(...)
Bir Nazi casusunun büyüleyici soğuk savaş
hikayesi...
CIA tarafından yönetilen bir radyo
istasyonu ve Batı’da merkez haline gelen
bir cami...
11 Eylül’de uçakları kaçıranların
Avrupa’da yaşadıkları öğrenilince
Washington Post yazarı gazeteci-yazar Ian
Johnson bu grupların Batı’da nasıl var
olduklarını merak etmeye başlıyor.
Johnson, Londra’daki radikal İslami
eserler satan bir kitapçıda Müslümanlık’la
ilgili kitaplara bakarken Müslümanlık’ta 4
adet caminin önemli olduğunu görür.
Biri Mekke’deki Büyük Cami (her yıl
milyonlarca Hacı’nın uğrak yeri),
Kudüs’teki Mescid-i Aksa (Hz.
Muhammed’in (S.A.V) cenneti gördüğü
varsayılan yer), harikulade Sultanahmet
Camii ve Münih İslam Merkezi.
Ian Johnson, Almanya’da yaşamış biri
olarak Münih İslam Merkezi’nin bu
görkemli gruba uymadığını düşünür.
Cami hakkında, Almanya’nın daha küçük
İslam organizasyonlarından biri olduğunu
bilmektedir; ancak Münih şehri İslam’ın
merkezlerinden biri değildir.
Cami ise Almanya’daki en büyük
camilerden biri hiç değildir.
Yine de birilerinin tapınağında
ölümsüzleştirilmiştir.
Münih’e giden Ian Johnson, camiyi bulur,
kapısındaki görevliden cami hakkında bilgi
alamayınca iyice kuşkulanır ve
araştırmaya karar verir.
(...)
Sayfa 19:
Subay güldü.
Nazi gamalı haçı taşıyordu ama eski okul
Prusyalı’ydı.
Adamlar esiriydi ve sorumluluğu
altındaydı.
Görevi ağır bastı ve işlerinin
tamamlanması için cephe gerisine
gönderildiler.
(...)
Sayfa 20:
Kafkaslarla Naziler daha çok
ilgileniyorlardı.
(...)
Sayfa 55:
Daha önce kullandığı, Rusçalaştırılmış ismi
Garif yerine Garip “Bir anda etnik Türk
olduk. Bana Kaşgar’daki Xinjiang
bölgesine
ait bir kimlik verdiler. Ben bu sayede
hayatta kaldım” demişti Sultan.
(...)
Sayfa 57:
Özgür Radyo o kadar çok Nazi
işbirlikçilerine sırtını vermişti ki, onlar
olmadan istasyon kapanırdı.
Bir tahmine göre Özgür Radyo’da daha
önce Naziler için çalışmış kişilerin oranı
yüzde 75–80 arasındaydı.
(...)
Sayfa 71:
Bazı hacılar için, “954 yılı Haccı biraz
farklıydı. Olgun domatesler ve güçlü
ciğerlerle teçhiz edilmiş iki CIA destekli
Müslüman, Mekke’yi soğuk savaş
arenasına döndürdüler...”
(...)
Sayfa 77:
Hakikaten de “çarpıcı belgeler”
hazırlanmıştı.
(...)
Sayfa 77:
Ancak Münih Müslümanları birkaç yumruk
atacaktı.
(...)
Sayfa 81:
HARAP BİNA: GİRERSENİZ RİSKİ TAMAMEN
SİZE AİTTİR.
(...)
Sayfa 91:
Ali Kantemir; “Uzun yıllar İngilizler’in
para ödediği eski bir devrimci.”
Ahmet Nabi Magoma da dahil olmak
üzere, İslam kucaklaşması için harcanan
çabalarda pay sahibi olan hemen herkes
oradaydı.
(...)
Sayfa 93:
Sultan; “Burada Hac İdaresi’nde hizmetçi
olarak çalışan basit, yaşlı bir Arap’ın SSCB
hakkında görüşlerini dikkate almamız
gerekir” diye yazmıştı.
“Nereden geldiğimi söylediğimde, bana
hemen ‘Moskova iyidir.
Orada başka Müslümanlar da var.
SSCB’den her yıl hacılar geliyor.
İngiltere, Fransa, Amerika’nın hepsi gavur.
Onlar bizim düşmanımız’ dedi.”
(...)
Sayfa 95:
“POLİTİK OLARAK AKILLI BİR HAREKET”
CAMİ PLANLANIYOR!
(...)
Sayfa 97:
Kırk yıl süren “Soğuk Savaş” süresince
Batı Almanya ve Amerika Birleşik
Devletleri çok yakın müttefiklerdi.
(...)
Sayfa 98:
“Mein Kampf (Kavgam–Adolf Hitler)
kitabını Almanya’da masa üstüne
çıkartmayı amaçlayacak türde Nazi
değillerdi.
Ama milliyetçi–emperyalist açıdan,
Almanya’nın menfaatlerini her şeyden
önde tutuyorlar” diyordu, grup hakkında
hazırlanan bir devlet raporunda.
(...)
Sayfa 103:
Batı Almanlar, bir senedir devam etmekte
olan Namangani tartışmasına,
Namangani’yi Müslümanlar’ın baş imamı
atayarak son vermeyi kararlaştırdılar.
(...)
Sayfa 112:
Müslüman Kardeşler örgütü büyüdükçe,
bu kalp iki milli konuya odaklanmaya
başlamıştır.
Bunlardan ilki, tüm Mısırlılar’ın da
katılacağı sömürge karşıtlığıdır.
Diğeri ise İsrail’e Yahudiler’in göç
etmesine karşı çıkmaktır...
Müslüman Dünya” için yanıltıcı bir
tabirdir Yahudi aleyhtarlığı.
İslam en başından beri hiçbir zaman uzay
boşluğunda bulunmamış, her zaman için
diğer dinlerle ilişkide olmak zorunda
kalmıştır.
(...)
Sayfa 113:
Savaş sırasında Nazi propagandaları da bu
fikirleri körüklemeye devam etmiştir.
Alman radyoları Yahudi aleyhtarı yayınları
Ortadoğu’ya da yönlendirmiştir.
(...)
Sayfa 119:
“Mısır gençliğinin ilgilendiği tek şey
İngilizleri atmaktır” dediği rapor edilmişti.
(...)
Sayfa 125:
ANLAŞMALI EVLİLİK
(...)
Sayfa 134:
“Almanya hiç kimsenin kontrol etmediği
bir kapı, çünkü kapıcısı yok.
Herkes kafasına göre girip çıkıyor”
şeklinde bir mektup yazmıştır von
Mende’ye, 1960 yılının Mart ayında.
(...)
Sayfa 137:
Bavyera Göçmen Bakanlığı’nın görevi,
yerel Müslümanlara yardım etmekti.
(...)
Sayfa 145:
İşin ilginç yanı, Alman raporuna göre,
Kemal doğrudan CIA için yapılan teklifi
reddetmişti.
Çünkü örgütün Sovyet ajanlarının sızması
ile bozulduğunu düşünüyordu.
(...)
Sayfa 147:
“Çok akıllıca bir iş yaptı.
CIA ajanına kendisi için çalışmasını teklif
etti.”
(...)
Sayfa 151:
Almanlar açısından artık Ramazan ve
Amerikalılar durdurulacak gibi
görünüyordu.
(...)
Sayfa 153:
Ürdün Kralı Hüseyin ve Libya ile
Türkiye’deki işadamlarından da bağış sözü
almıştı.
(...)
Sayfa 154:
“Görevimiz Münih’te bir cami inşa
etmektir.”
(...)
Sayfa 163:
Ramazan’ın fikirleri Seyit Kutb ve daha
sonraları Usame bin Ladin tarzı saf İslami
düşünce tarzını benimsiyordu.
(...)
Sayfa 164:
KONTROL KAYBEDİLİYOR
(...)
Sayfa 167:
Artık Ramazan Camii projesinin başındaydı ama Birleşik Devletler’den bağımsız hareket ediyordu.
(...)
Sayfa 172:
1990’lı yıllarda el Kaide ve İslamcı terörizmin yükselişiyle, Birleşik Almanya’nın ulusal istihbaratı tekrar bu gruplar üstüne odaklanmaya başladı.
Ancak sahnede tek bir grup kalmıştı: Müslüman Kardeşler Örgütü.
Sessizce Münih Camii'ni Batı Dünyası’na yayılmak için bir güvenli kıyıya dönüştürmüşlerdi.
(...)
Sayfa 175:
On bir yıl önce Rabıta’yı kurmada yardımcı olduğunda Ramazan’ın gücü en tepe noktasına ulaşmıştı.
(...)
Sayfa 188:
Bir yıl sonra grup, Suudi Arabistan’da toplanarak UİDE’yi Birleşik Devletler’e taşıma kararı aldı.
Lugano toplantısına da katılmış bulunan önde gelen İslam düşünürlerinden İsmail Faruki’ye kürsüsünün bulunduğu Temple Üniversitesi yakınlarında, Pennsylvania’da merkezi kurma görevi verildi.
(...)
Sayfa 194:
Bugün, çoğu Müslüman 2 milyon Türk kökenli vatandaş Almanya’da yaşamaktadır.
(...)
Sayfa 195:
Almanya’daki Türkler anavatanlarından Süleymancılar ve Necmettin Erbakan taraftarlarını getirmişlerdir.
(...)
Sayfa 196:
2004 yılında, Londra’nın ücra semtlerinden birinde, küçük bir otelde...
(...)
Sayfa 198:
Bu zihniyet dünyayı iki kampa bölmektedir: Korunacak olanlar (az sayıda iyi Müslümanlar)...
(...)
Sayfa 203:
Sonra, El Kaide’nin finans şefi olduğu ve Bin Ladin’in akıl hocası olduğu düşünülen Mahmut Selim vardı.
1998 yılında iş gezisi için geldiği Alanya’da, caminin yakınlarında küçük bir kasabada tutuklanmış, Amerika’ya iade edilmeden önce Halife’yi aramış ve ruhani talep etmişti.
(...)
Sayfa 215:
On yılın ikinci yarısında CIA dahi 1950’lerdeki zihniyetin bir devamı olarak Müslüman Kardeşler Örgütü’nü destekliyordu.
(...)
Sayfa 217:
Avrupa’da, Mısırlı bir baba ve Alman bir anneden doğan Zayat, Batı’da çok rahattı, ancak eski ülkesiyle yakın bağları vardı.
Akıcı bir şekilde Almanca ve İngilizce konuşuyordu.
Siyasi bilimler alanında bir Alman üniversitesinden yüksek lisans derecesi vardı.
(...)
Sayfa 224:
KONTROL KAYBEDİLİYOR
(...)
Sayfa 167:
Artık Ramazan Camii projesinin başındaydı ama Birleşik Devletler’den bağımsız hareket ediyordu.
(...)
Sayfa 172:
1990’lı yıllarda el Kaide ve İslamcı terörizmin yükselişiyle, Birleşik Almanya’nın ulusal istihbaratı tekrar bu gruplar üstüne odaklanmaya başladı.
Ancak sahnede tek bir grup kalmıştı: Müslüman Kardeşler Örgütü.
Sessizce Münih Camii'ni Batı Dünyası’na yayılmak için bir güvenli kıyıya dönüştürmüşlerdi.
(...)
Sayfa 175:
On bir yıl önce Rabıta’yı kurmada yardımcı olduğunda Ramazan’ın gücü en tepe noktasına ulaşmıştı.
(...)
Sayfa 188:
Bir yıl sonra grup, Suudi Arabistan’da toplanarak UİDE’yi Birleşik Devletler’e taşıma kararı aldı.
Lugano toplantısına da katılmış bulunan önde gelen İslam düşünürlerinden İsmail Faruki’ye kürsüsünün bulunduğu Temple Üniversitesi yakınlarında, Pennsylvania’da merkezi kurma görevi verildi.
(...)
Sayfa 194:
Bugün, çoğu Müslüman 2 milyon Türk kökenli vatandaş Almanya’da yaşamaktadır.
(...)
Sayfa 195:
Almanya’daki Türkler anavatanlarından Süleymancılar ve Necmettin Erbakan taraftarlarını getirmişlerdir.
(...)
Sayfa 196:
2004 yılında, Londra’nın ücra semtlerinden birinde, küçük bir otelde...
(...)
Sayfa 198:
Bu zihniyet dünyayı iki kampa bölmektedir: Korunacak olanlar (az sayıda iyi Müslümanlar)...
(...)
Sayfa 203:
Sonra, El Kaide’nin finans şefi olduğu ve Bin Ladin’in akıl hocası olduğu düşünülen Mahmut Selim vardı.
1998 yılında iş gezisi için geldiği Alanya’da, caminin yakınlarında küçük bir kasabada tutuklanmış, Amerika’ya iade edilmeden önce Halife’yi aramış ve ruhani talep etmişti.
(...)
Sayfa 215:
On yılın ikinci yarısında CIA dahi 1950’lerdeki zihniyetin bir devamı olarak Müslüman Kardeşler Örgütü’nü destekliyordu.
(...)
Sayfa 217:
Avrupa’da, Mısırlı bir baba ve Alman bir anneden doğan Zayat, Batı’da çok rahattı, ancak eski ülkesiyle yakın bağları vardı.
Akıcı bir şekilde Almanca ve İngilizce konuşuyordu.
Siyasi bilimler alanında bir Alman üniversitesinden yüksek lisans derecesi vardı.
(...)
Sayfa 224:
“... Her zaman camiler gizli yapılmalı!”
(...)
Sayfa 226:
Daha yakın bir geçmişte Alman Federal Polisi, Münih İslam Merkezi’ni basarak, para aklama ve diğer mali yolsuzluklar hakkında delil aramışlar.
(...)
Sayfa 227:
Türk Müslüman Kardeşler gibi Ramazan da, 1979 yılında gerçekleşen İran’daki İslam Devrimi’ne hayran kalmıştır.
Her ne kadar kendisi Sünni, İran’dakiler Şii ise de, Tahran’la iyi ilişkiler geliştirmiştir.
(...)
Sayfa 226:
Daha yakın bir geçmişte Alman Federal Polisi, Münih İslam Merkezi’ni basarak, para aklama ve diğer mali yolsuzluklar hakkında delil aramışlar.
(...)
Sayfa 227:
Türk Müslüman Kardeşler gibi Ramazan da, 1979 yılında gerçekleşen İran’daki İslam Devrimi’ne hayran kalmıştır.
Her ne kadar kendisi Sünni, İran’dakiler Şii ise de, Tahran’la iyi ilişkiler geliştirmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder