28 Kasım 2014 Cuma

Cüneyt Şaşmaz:Haddini bilmek?!

Atatürk, Konya ziyaretlerinden birinde kendisine armağan edilen konakta halkla bir akşam yemeğindedir.

Yemekte bazı Konya milletvekilleri de vardır.

Sofrada bulunanlar, Milli Mücadele anılarını anlatmaktaydı.

Halkıyla birlikte olan Atatürk çok neşeliydi.

Bu güzel söyleşi, tam doruk noktasındayken Konya milletvekili Refik Koraltan söz alıp Atatürk’e hitaben onu öven uzun bir söylevde bulunur.

“Her şeyi yapan sensin, bütün varlığımızı sana borçluyuz.
Sen olmasaydın, başka hiç kimse hiçbir şey yapamazdı, bundan sonra da yapamaz.
Allah seni başımızdan eksik etmesin...” diyor Koraltan.

Bu sözler, Atatürk’ün neşesini kaçırmaya yetmişti.

Konuşmadan sıkılıp bunalanAtatürk, konuyu kapatmak isteyerek şu yanıtı verdi:

“Beyefendi!
Bütün bu yapılanlar, herkesten evvel büyük Türk Milleti'nin eseridir.
Onun başında bulunmak bahtiyarlığına ermiş bulunan bizler ise ancak onun şuurlu fedakârlığı sayesinde ve fikir ve iman birliği içinde müşterek vazife görmüş, öylece başarı kazanmış insanlarız; hakikat bundan ibarettir.”

Alkolün etkisiyle coşmuş olan Koraltan konuşmasını sürdürdü:
“Paşam, bu kadar yüksek tevazua tahammülümüz yoktur.”

Bu sözlere iyice sinirlenenAtatürk, sesini yükselterek yanıt verdi Refik Bey’e:

“Efendim, müsaade buyurunuz.
Ortada tevazu filan yok.
Gerçeğin ifadesi vardır.
Zatıâlinize bir şeyi hatırlatacağım.

Elbette dikkat etmişsinizdir, ben önümüze çıkan meseleler hakkında her zaman uzun uzadıya konuşur, istişarelerde bulunurum.

Herkesi söyletir ve dinlerim.

İtiraf edeyim ki, konuşulacak meselelerin hal şekilleri hakkında açık bir fikre sahip olmadan müzakerelere girdiğim çok olmuştur.

Bu konularda; ancak arkadaşlarımı, yani sizleri dinledikten sonradır ki kanaate varmışımdır.

Binaenaleyh uygulamada olduğu gibi verilen kararlarda da hepinizin hissesi vardır, bunu bilesiniz.”

Atatürk bu sözleri söyledikten sonra biraz susup düşünerek konuşmasını sürdürür:

“Şimdi mevzuun asıl ince noktasına geliyorum.

Beyefendi; içeride ve dışarıda şahsıma karşı suikastlar tertip edilmesinin sebep ve hikmeti nedir, hiç düşündünüz mü?!

Bu tertiplerin peşinde koşanların benimle şahsi bir alıp verecekleri mi vardır?!

Hayır!

İntikam hırsıyla mı hareket ediyorlardır?!

O da değil.

O halde neden beni ortadan kaldırmak istiyorlar?!

Cevap vereyim.
Çünkü devrimci Türkiye Cumhuriyeti’nin benimle var olduğunu, ben gidince yıkılacağını, bu suretle haince emellerine kavuşacaklarını vehmediyorlar da ondan.

Sizin sözlerinizin de onların sakat muhakemesine uygun olduğunu bilmem fark ediyor musunuz?!

Çok rica ederim Beyefendi, eğer samimi iseniz bu fikri kafanızdan çıkarınız; hatta böyle düşünenlere rastlarsanız, onlara da aynı şeyi ihtar ediniz.

Herkes milli vazife sorumluluğunu bilmeli ve memleket meseleleri üzerinde o zihniyetle düşünüp çalışmayı alışkanlık edinmelidir.”

Atatürk sofradakilere dönerek sözlerini şöyle sürdürür:

“Efendiler!

Size şunu söyleyeyim ki, devrimci Türkiye Cumhuriyeti’ni benim şahsımla var olduğunu zannedenler çok aldanıyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti, her manası ile büyük Türk Milleti'nin öz ve aziz malıdır.

Kıymetli evlatlarının elinde daima yükselecek, ebediyen payidar olacaktır.

Şimdi rica ederim artık şu bahsi kapayalım, bir daha da tekrar etmeyelim."
(Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, Yapı Kredi Yayınları, sf. 55-56)

"Bizler;

Gözünde Vatanını,

Gönlünde ATATÜRK ilke ve İnkılaplarını tutabilen,

Vicdanında dinini saklayabilen,

Milliyetçilik ve laiklik düşüncesi içinde görev yapanlardanız..."

Nusret DEMİRAL

       DGM

Onursal Cumhuriyet BaşSavcısı








Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR : SORUNLARIMIZA ULUSAL ÇÖZÜMLER ÜRETELİM -23-


"Milli benliğini yitirmiş uluslar, başka milletlerin avıdır."
Mustafa Kemal ATATÜRK

(Haslet Soyöz-23.11.2014)
Çok ağaç kestik, ne yazık ki hiç dikmiyoruz.

Değerli arkadaşlar,
Daha önceki SORUNLARIMIZA ULUSAL ÇÖZÜMLER ÜRETELİM başlıklı yazılarımda birçok sorunumuzu dile getirmiş ve
Şimdi bu olayları ve sorunları oluşturan etmenleri düşünelim;
·         Neden ve niçin ve de hangi amaçla bu sorunlar karşımıza çıkıyor?
·         Bu sorunlara verilen tepkiler ve üretilen çözümler uygun mu?
·         Bu ortamda, bu çözümlerin dışında daha neler yapılabilir?
·         Daha uygun ve daha akılcı çözümler için kimlerle iş birliği yapılabilir?
diye sormuştum. Ne yazık ki bırakın sorunlarımıza ulusal çözümler üretmeyi, sadece sonuçlarla ilgilenip sorunların esas nedenleri de araştırılmamaktadır.

Değerli arkadaşlar,
Güzel ülkemizde arka arkaya seçim dönemleri yaşanıyor. Bu süreçte iktidar paylaşımı için yöneticilerimiz sadece seçimleri düşünmekte, iç ve dış sorunlarımızla gereğince ilgilenemiyorlar. Bu sırada oluşan ekonomik ve siyası kaos halkımızı üzmekte ve bıktırmaktadır.

Yöneticilerimiz ve danışmanları geçmişten ders almasını bilmediği için tüm halkımız boşu boşuna stress altında kalıyor. Kişiler gelip geçicidir, kurumlar ise kalıcıdır. O nedenle kurumlarımızı korumalıyız. Ayrıca yasama, yürütme ve yargının birbirine saygısı yıpratılmamalı, birbirinden bağımsız ve bağlantısız çalışması sağlanmalıdır.En önemlisi, bağımsız ve tarafsız yargının, herkesin güvencesi olduğu unutulmamalıdır.

Bu aşamada, dünyamız büyük bir ekonomik sarsıntı geçirirken, güzel ülkemizin de hem içte hem de dışta birçok önemli sorunu var ve halkımız ulusal çıkarlarımıza uygun çözümler bekliyor. Örneğin;
  • ERMENİSTAN: Türkiye bize 6 kentini versin!Ermeni Taşnak Partisi, sözde Ermeni soykırımının 100. Yıldönümünün arefesinde, ABD’nin Montebello şehrinde yapılan toplantıda, geçmişten bugüne gelen problemlerin çözümü için Türkiye’den Van, Bitlis, Erzurum, Trabzon, Kars ve Ardahan’ın Ermenistana verilmesini istedi (1.11.2014-Sözcü).
  • YARGITAY HAKİMİ BİR YILDA 900 DAVA DOSYASI İNCELİYOR. İş yükünün azaltılması için 2019’da daire ve üye sayısının arttığı Yargıtay da değişen bir şey olmadı. Bir tetkik hakimi, günde ortalama en az 3 dosyaya bakıyor (7.10.2014-Sözcü).
  • RUMLAR MÜZAKERE MASASINDAN KALKTI.Kıbrıs barış görüşmelerinde doğal gaz krizi patlak verdi. Rum lider Anastasiadis, Türkiye’nin sondaj çalışmalarını izlemek üzere bölgeye gemi göndermesini gerekçe göstererek, Atina’nın da desteği ile barış müzakerelerini askıya aldıklarını duyurdu(8.10.2014-Milliyet).
  • RUMLAR KIBRISIN %75ni İSTİYOR. Güney Kıbrıs son müzakerelerde Türk’lere bugüne kadar haritaların gerisinde bir teklif sundu. Adanın %25’i Türklere verilirken, mevcut durumda bu oran %36 ve de Annan Planında ise %29’du (3.11.2014-Milliyet).
  • BARIŞ SÜRECİ BİTTİ, YATIRIMLAR DURDU.IŞİD’in Kobani’ye saldırmasının ardından sınırda inşaatı süren fabrika yatırımları askıya alındı. Bazı tesisler de üretime ara vermek zorunda kaldı (12.10.2014-Sözcü).
  • SURİYEYE AYDA 1000 CİHATCI. ABD’nin IŞİD’e hava bombardımanına rağmen Suriye’ye ayda 1000 cihatçı giriş yapıyor. 80 ülkeden gelen 15-16 bin cihatçı sayısının daha da artması bekleniyor (12.11.2014-Cumhuriyet)
  • TÜRKİYEYİ DE VURABİLİRLER. Türkiye’de eğitim ve donatım alanların, gelecekte ISİD’e katılmayacağının garantisi yok (13.10.2014-Cumhuriyet)..
  • NAYLON TEZKERE… 1.Mart.2003 tezkeresinin kara kutusu Em. Büyükelçi Deniz Bölükbaşı yenisini değerlendirdi: Türkiye kaç gündür yanıyor. Onlarca ölü, yaralı, bin küsur de gözaltı var. Ne oldu da birisi düğmeye bastı? Üç gün içinde Türkiye’de bu toplumsal karışıklıklar nasıl başladı? Çözemiyorum ama bu gelişmeler bana çok garip geliyor(12.10.2014-Cumhuriyet).
  • PYD: Amerika ile tam 2 yıldır görüşüyoruz.PKK’nın Suriye’deki uzantısının sözcüsü”Washington Türkiye’yi üzmemek için görüşmeleri gizli tuttu…” dedi (20.10.2014-Sözcü).
  • SINIRDA YİNE OLAY. Suruç’ta aralarında HDP’li Tuğluk’unda bulunduğu grup sınırı geçmek istedi ve müdahale eden askerlere taş atarak saldırdı (7.11.2014-Sözcü)..
  • İNGİLTERENİN BOŞ VAATLERİ İLE GÜNÜMÜZÜN KAOS HARİTASI ÇİZİLDİ.Birinci Dünya Savaşında İngiltere ve Fransa arasında yapılan “Sykes-Picot” adlı gizli anlaşma ile Osmanlının dağılımından sonra Ortadoğu’da Lübnan, İsrail, Suriye, Ürdün ve Irak ülkeleri doğmuştu. Osmanlıya karşı ayaklanmaları karşılığında bu ülkelerin doğması sağlandı (17.10.2014-Milliyet).
  • SOPADAN SONRA HALILI MESAJ. Obama, 2 yıl önce dönemin Başbakanı Erdoğanla Suriye meselesini görüşürken elinde beyzbol sopalı poz vermişti. Amerika şimdi de Ermeni soykırımını temsil ettiği iddia edilen “Gazir halısını” sergileyecekmiş (17.10.2014-Milliyet).
  • EN ZAYIF HALKA, TÜRKİYE. Cisco’nun 2014 yarıyıl Güvenlik raporu, Türkiye’nin siber güvenlikte zayıf olduğunu gözler önüne serdi(6.10.2014-Cumhuriyet).
  • DİNLEMEK, CASUSLUK OYUNUN GEREĞİ.Eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Matthew BRYZA, Washington’un Ankara’yı dinlemesini haklı görüyor (12.10.2014-Cumhuriyet).
  • ALMANYANIN KULAĞI 38 YILDIR TÜRKİYEDE. Alman dergisi Focus, Berlin-Ankara hattındaki dinleme krizi ile ilgili çarpıcı bir iddiaya yer verdi. Derginin kaynaklarına göre, Almanya hükümeti 1976 da sağ-sol çatışmaları nedeniyle Türkiyeyi izleme kararı almış (24.8.2014-Milliyet).
  • KÜRTLERİ ALMANLAR EĞİTİYOR. Önce gelişmiş silahları yığdılar, şimdi nasıl kullanılacağını öğretiyorlar (29.9.2014-Sözcü).
  • ALMANYA, İKTİDAR PARTİSİNİN BU ÖNERİSİNİ TARTIŞIYOR: PKK’ya silah gönderelim. Hıristiyan Demokrat ve Birlik Partilerinin Meclis Grup Başkanı CDU’lu Volker Kauder, Almanya’nın Kürtleri silahlandırmasının PKK’yı da kapsamasını istedi (17.10.2014-Milliyet).
  • KİBRİT ÇAKSAN BİNALARIN %80’İ YANACAK. Türkiye’de şu anda mevcut binaların sadece %20’si yangına karşı güvenli. Son yıllarda denetimden yoksun yapılan mantolama işlemleri de yangına davetiye çıkarıyor. Yangın güvenliği ve denetiminin de itfaiyelerden alınıp ilçe belediyelerine verilmesi denetimleri aksatıyormuş (17.10.2014-Cumhuriyet).
  • EBOLA İÇİN 36 İLDE 45 HASTANE. Sağlık bakanlığının hazırladığı rehberde Ebola şüphesi taşıyanların gideceği 36 ilde 45 hastane belirlendi; riskli bölgelerden yapılan uçuşlar öncesinde yolcuların taramalardan geçirilmesi istendi (17.10.2014-Milliyet).
  • ÖLÜMÜNE BİRİNCİYİZ. Türkiye iş kazası ölüm ve maluliyetlerinde Avrupa’da birinci, Dünyada üçüncü sırada (14.9.2014-Cumhuriyet).
  • 12 YILDA 14.000 İŞ CİNAYETİ. Kar hırsının dizginlenemediği ve caydırıcı önlemlerin alınmadığı ülkemizde, yaşanan iş kazalarında her yıl ortalama 1225 emekçi hayatını kaybetmiş (28.9.2014-Cumhuriyet).
  • DENETİM ZAAFİYETİ. Türkiye’de “İş cinayetlerine” her gün yenileri eklenirken, Çalışma Bakanlığı 12 milyon 287 bin işçinin çalıştığı işyerlerini, 2899 müfettişle denetlemeye çalışıyormuş (12.11.2014-Cumhuriyet).
  • AB’DEN MANİDAR FON. Yolsuzluğu önlemek için kendi ülkesinde çalışana 500.000 Euro destek vereceklermiş (18.8.2014-Sözcü).
  • YOLSUZLUK ÖLDÜRÜYOR. ABD’deki yolsuzluk karşıtı One adlı örgütün hazırladığı rapora göre yolsuzluk her yıl fakir ülkelerden 1 trilyon dolar çalıyormuş. Hükümetlerde yolsuzluklar yüzünden temel ihtiyaçları karşılayamazken yılda 3,6 milyon kişi yaşamını yitiriyormuş (8.9.2014-Cumhuriyet).
  • TARLAYA SICAK SU, SAATE ELEKTROŞOK !!! Güneydoğuda kaçak elektrik azalacağına, artıyor. Bazı çiftçiler tarlayı kaçak elektrikle ısıttığı suyla sularken, bazı fabrikalar saati şoklayıp 250.000.- TL’lik elektriği bedavaya getiriyormuş. Kayıp-kaçak oranı %14 lere varmış. (3.10.2014-Milliyet).
  • SUUDİ ARABİSTAN VE MISIR ALEYHTE ÇALIŞTI. Türkiye’nin Güvenlik Konseyinde geçici üyelik seçiminde 60 oyda kalması tartışılıyor. Newsweek’e göre Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yunanistan Türkiye karşıtı lobi faaliyeti yürütmüş (18.10.2014-Milliyet).
  • ATATÜRKSÜZ ÇAĞDAŞLIK HAYAL. ABD’deki Yahudi kuruluşu AJC’nin Uluslar arası Koordinatörü Isaacson’dan önemli mesajlar: Göründüğü kadarıyla Türkiye’de Atatürk ilke ve devrimlerinden geriye gidilmesi eğilimi var. Bu çok ciddi bir endişe kaynağı. Türkiye Atatürk ilke ve devrimlerinden vazgeçerse başka bir çağa düşer (2.11.2014-Cumhuriyet).

Değerli arkadaşlar,
Demokratik ve çağdaş yaşama kavuşmak kolay değildir. Hele de laik bir demokraside barış içinde yaşamak herkese nasip olmuyor. 53 tane İslam ülkesi içinde tek Laik ve demokratik ülke olarak, tüm dünyaya örnek olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isterim. Yüce önderimiz ve kurucu liderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüze ne kadar şükran borçluyuz.

Umarım sizlerde, yukarıdaki uyarı ve önerilerime ekleyecek, geliştirecek ve de ulusal çıkarlarımız doğrultusunda çözecek, yeni öneriler üretebilirsiniz. Emeklerinizin boşa gitmeyeceğine eminim. Çünkü kazanan güzel ülkemiz, ulusal birlikteliğimiz ve Türk Milleti olacaktır.

Sevgi ve saygılarımla (28.11.2014).
Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
NOT:
Vergilerimiz ve Elektrik faturalarımızdaki zorunlu ödemelerle ayakta duran TRT-1 de yaklaşık 25 yıldır her Pazar günü bir kovboy filmi oynatılır. Bir başka ülke varmıdır ki en büyük devlet TV’sinde her Pazar bir kovboy filmi oynatılsın. Korkarım AB-D emperyalizmi sonunda, Türk milletini de kovboy yapacak galiba. Yani herkes silah sahibi olacak ve silahını erken çeken son sözü söyleyecek. Silah kaçakçılarına da gün doğdu.Yıllardır bireysel silahlanmaya karşı mücadele veren UMUT VAKFI’nın (http://www.umut.org.tr) emeklerine yazık oluyor.

Prof.Dr. D. Ali Ercan : TÜRKİYE’DE 2014 SİYASİ TABLO*


Değerli arkadaşlar, 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri üzerinden bir ay geçti, ama itirazlar, mahkemelik durumlar nedeniyle  YSK'dan Türkiye geneli için resmi bir açıklama henüz yapılamadı; yine de seçim sonuçlarını yeterli ölçüde biliyoruz. Son çıkarılan Belediye yasasının da sağladığı avantajı kullanan AKP toplam geçerli oyların %45 ini almasına rağmen İl ve İlçelerdeki Belediye Başkanlıklarının %60 ını kazandı; bir başka ifade ile hak ettiğinden %30 fazlasını elde etti... Milletvekili seçim yasası değiştirilmediği takdirde 2015 seçiminde de AKP sandıkta hak ettiğinden daha çok sayıda Milletvekili çıkaracaktır.** 

Bu arada Yazılı ve görsel Medyada seçime ilişkin tartışmalara tanık olduk; çok renkli değerlendirmeler, muhalefete yönelik ağır eleştiriler yapıldı... Öyle ya da böyle, sonuçta tüm bu konuşmalar yazışmalardan çıkarılabilecek gerçek tablo, işin özü şudur; Ülkemiz Siyasal anlamda ikiye bölünmüştür. Bir yanda AKP iktidarını destekleyen, diğer yanda 3 parçalı Muhalefeti destekleyen iki blok arasındaki ayrışımın maalesef gittikçe derinleştiğini söyleyebiliriz.

2004 ten bu yana gerçekleştirilen 5 seçimde  AKP nin sandıkta aldığı her 100 oya karşın Muhalefetin aldığı oy sayısına bakacak olursak siyasal tablo çok daha net görülür;

Parti
2004(Y)
2007(G)
2009(Y)
2011(G)
2014(Y)
AKP
100
100
100
100
100
CHP
44
45
60
52
59
MHP
25
31
42
26
41

Son 10 yıldaki 5 seçimde AKP nin aldığı her 100 oy'a karşın ortalamada, CHP 52, MHP 33 ve BDP 12 oy almıştır. Dolayısıyla,  bu tabloya bakarak, “Türkiye'nin yakın erimdeki siyasi yapısı kabaca, %50 AKP, %26 CHP %16 MHP ve %6 BDP dir” denebilir. Ancak, Seçimlere katılımda Parti yandaşlarının aynı davranışı göstermedikleri bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla Seçime katılmayan seçmenleri oy oranında Partilere bölüştürmek pek doğru olmaz. AKP seçmenleri büyük oranda (tahminen %95 i)  seçime katılırken diğer partilerden katılım oranı %75 civarında kalıyor; özellikle de Barajı geçmek şansı olmayan küçük partilerin seçmenleri veya Muhalefetteki “küskünler” sandığa gitmiyorlar. Bu durumu da göz önüne alırsak AKP’nin pastadaki gerçek payının %50 değil, %45 olduğunu söyleyebiliriz. CHP'nin  payı % 29,  MHP'nin payı %18 kadardır. Tüm seçmenlerini seferber eden BDP % 6 da kalırken, Diğerleri de yaklaşık % 2 de kalıyor. 

MHP ~ %25 oranda Ulusalcı/Laik ve ~ %75 oranda Milliyetçi/Muhafazakâr çizgi arasında kurulu (hybrid) bir parti olduğu için daha fazla büyümesi (%20 üzerine çıkması) pek mümkün görünmüyor... MHP nin bu yapısı göz önüne alındığında, muhtemel bir koalisyon tercihi durumunda  AKP+MHP koalisyon olasılığı CHP+MHP koalisyon olasılığından daha büyük görünüyor. 

Türkiye'nin birlik bütünlüğü yönünde olumlu bir saptama :

BDP,  PKK nin siyasal kolu olarak, (Türkiye nüfusunun ~ %20 sini oluşturan)  Kürt kökenli yurttaşların çoğunluğunun (~%60 ının) yaşadığı Doğu-Güney Doğu ile sınırlı,  etnik bir bölge Partisi olarak kalmaya mahkûmdur. Bölgedeki  “Kürt oyları potansiyeli”  0,20x0,60= %12 olduğu halde BDP nin % 6 oy çıkarması  Kürtlerin en az yarısının  “ayrılıkçı federatif politikalar” peşindeki BDP’ni desteklemediklerini ve aklıselim sahibi olarak yurt dışı emperyal odakların tahriklerine (şimdilik ?) kapılmadıklarını gösteriyor.  

CHP'nin durumuna gelince ;

CHP'nin seçim yıllarına göre oy veren seçmen sayısı aşağıdaki tabloda verilmiştir.  

Yıl
Milyon
Artış(%)
2004
5,9
        -
2007
7,3
      7,4
2009
9,2
    12,3
2011
11,2
    10,3
2014
    11,5
      0,9
Ortalama

  ~ 6,9

2004-2011 arasında oyunu muntazaman artıran ve bir anlamda umut veren, fakat bu son 3 yılda oyunu pek artıramamış olan CHP'nin 2014 yerel seçiminde başarılı olduğunu söylemek mümkün değildir.  2004-2014 arasındaki 10 yıllık sürede  “CHP'nin yıllık oy artış oranı ortalama % 7 dir”  diyebiliriz. CHP ye yöneltilen eleştirilerde adil olmak adına, önemli bir sosyal gerçeğe, seçmen profiline işaret etmek isterim; Oylarının yaklaşık yarısını Alevi/Bektaşi yurttaşlardan alan CHP'nin seçmen kitlesinin (biyolojik)  nüfus artış hızı neredeyse sıfırdır; Bu nedenle CHP'nin oylarındaki reel artış çoğunlukla bir önceki seçimde CHP ye oy vermemiş kesimlerden devşirilen oylardır. 

2015'te Türkiye'nin toplam seçmen sayısı 55 milyon olacaktır. Seçime katılım %80 olsa, 44 milyon seçmenin oy kullanacağı bu seçimde CHP'nin tek başına iktidar olabilmesi için en az 22 milyon oy alması; yani şimdiki oy sayısını ikiye katlaması gerekiyor ki bu pek mümkün görünmüyor...

Seçmen sayısındaki yıllık ortalama %7 artış hızı korunabilirse, 2015 yılında CHP nin seçmen sayısı 11,2x(1,07)4 =14,7 milyon olabilir ve bu da  ~44 milyon geçerli oy arasında %33 demektir… %15-20 arasında oy alacağını tahmin ettiğimiz MHP ile birlikte bir koalisyon oluşturula bilirse 2015 seçiminde AKP’den iktidarın devralınması olası görünüyor; tabii bu arada CHP nin başına bir iş getirilmezse veya MHP’nin tercihi AKP’den yana olmazsa. æ




__________
** AKP nin yeni seçim önerisi tuzaklarla doludur.  -Tek adaylı dar bölge, sıfır baraj, 2 turlu seçim- modelinde Türkiye 550 seçim bölgesine bölünecektir. Bu bölgeleri, kendi oylarını optimum şekilde kullanabileceği şekilde ayarlamak yetkisini elinde tutan AKP (BDP nin Güney Doğuda oylarını optimum kullandığı gibi)  hak ettiğinin çok üzerinde milletvekili çıkarabilir... Ayrıca pıtırak gibi çoğalacak 1 ya da2 Milletvekilli “yerel partiler” ile dolu bir Meclis Üniter devlet yapımızı ne derece savunacaktır, belli değil.
5 milletvekili karşılığına gelen -daraltılmış Bölge ve %5 baraj- önerisi biraz daha makul geliyor, ama d'Hondt sayım yöntemi ve bu110 bölgenin sınırlarını ayarlamak işi yine tartışmalı bir konudur. 

Üniter Devlet yapımızın bekası açısından %5 Ülke barajının altına inmemek gerektiğini değerlendiriyorum. “Sıfır baraj”  nüfusu küçük ve homojen Ülkeler için uygundur, ama Türkiye için uygun olmaz... Türkiye için en uygun seçim yöntemi,  %5 Ülke barajlı, Milli bakiyeli oransal yöntemdir. 
(Gerçekten art niyetsiz, adil ve doğal bir yaklaşımla bölge sınırları belirlenebilecek olsaydı, 5 Milletvekilli 110  -daraltılmış- Bölge modeline itiraz etmezdim. æ)  




MİLLİ BAKİYELİ  ORANSAL  TEMSİL SİSTEMİ*
· Seçim barajı % 5' e indirilir. 
· Her ile otomatik +1 Milletvekili Kuralı kaldırılır. 
· Milletvekili gelirinin fert başına milli gelire eşitlenmesi, Partilere devlet yardımının kaldırılması ve Milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılması koşuluyla! Milletvekili sayısı M= 800 ‘e çıkartılır.
· İllerin Milletvekili aday sayısı Türkiye genelindeki seçmen sayısına orantılı olarak (kesirler üst tam sayıya eşit sayıda) geçici olarak belirlenir. (İli temsil edecek gerçek MV sayısı, katılım durumuna göre, Seçim sonuçları alındığında belli olacaktır)
· Toplam geçerli oyların % 5’inden fazlasını alan Partilerin aldıkları oylar ile Bağımsız adayları aldıkları geçerli oyların toplamından (S), Bir (bağımsız) adayın milletvekili seçilebilmesi için gerekli minimum oy belirlenir: 
B=1+ S/(M+1)
· Bağımsızlar belirlendikten sonra, kalan milletvekillikleri için %5 barajı aşan partilerin aldıkları geçerli oy oranına karşılık gelen Milletvekili sayıları belirlenir.
· Baraj üzerindeki partilerin aldıkları toplam geçerli oy sayısının, bağımsızlar dışındaki Milletvekili sayısına bölümü ile bir (parti)Milletvekilliği için gerekli oy sayısı (P) bulunur. Bölgelerde Partilerin aldıkları geçerli oylar P ile bölünerek Partilerin “tam sayılı bölge milletvekilleri” kesinleşir.
· Arta kalan kesirlerden Partilerin “kontenjan” milletvekilleri  belirlenir. 
_________
*Bu makale 30.Nisan.2014 te internet ortamında yayınlanmıştır. Æ






Türkiye-2014  / Dünya sıralamasındaki yeri
Alan
0,006 (784 bin km2)
37.
Nüfus
0,011 (77 milyon)
18.
Nüfus artış hızı
0,012
100.
Doğurganlık
2,08
113. 
Ortalama ömür
61
94.
Etnik/genetik bütünlük
0,70
45.
En güçlü Ordu

8.
Enerji
0,002(80 EJ)
96.  
Fert başına milli Gelir
11 bin $
64.
Gini Katsayısı
0,37
56.
Dış Borç/GDP
0,40
96.
Ort. Ekonomik büyüme
% 3,4
11.
İhracat
~2 bin $/adam.yıl
68.
İthalat
~3 bin $/adam.yıl
20.
İşsizlik
~%10
88.
Enerji tüketimi
61 GJ/adam.yıl
68.
Elektrik üretimi
0,011 (240 TWh)
19.
Üretkenlik
0,30 GDP/h
40.
Rekabet
0,58
40.
CO2 salımı
5,5 ton/adam.yıl
62.
Güneş Enerjisi
0,12 Watt/adam
45.
Rüzgâr enerjisi
31 Watt/adam
22.
Çevre koruma

66.
Su
~1000 m3/adam.yıl
78.
Okur/yazarlık
%94 (ort.6,3 yıl)
84.  
Bilimsel yayın
0,004/adam.yıl
49.
Ar-Ge
0,61
58. 
Açık/temiz Yönetim

64.
Demokrasi
0,70
66.
İnsani Gelişmişlik(HDI)
0,72
66.