14 Kasım 2014 Cuma

‘Galile’nin yazgısıyla tanıştım’

pekunlu
Perşembe, 13 Kasım 2014 03:30

Jüpiter’in radyo dalgalarını, Güneş’in yapısını inceliyor, Hurafelere karşı yeni bilim insanları yetiştiriyordu.
Kara propagandayla mahkum edildi Prof. Dr. Pekünlü 20 Kasım’da cezaevine girecek
Prof. Dr. Rennan Pekünlü, ülkemizde sayıları bir elin beş parmağını geçmeyen kuramsal astrofizikçilerinden biri.
Yine ülkemizde Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü olan 4 üniversitemizden birinin saygın öğretim üyesi.
Makaleleleri uluslararası bilimsel dergilerde yayınlanıyor, doktora öğrencileri yetiştiriyor, öğrencileriyle birlikte güneşin yapısına ilişkin araştırmalar yapıyor, projeler geliştiriyor.
Son 2 yıldır ne öğrenci yetiştirebiliyor, ne proje üretebiliyor...
Çünkü hakkında açılan disiplin soruşturması sırasında görevden uzaklaştırma verildi, takiben de 1 Temmuz 2012 tarihinde kendi isteğiyle emekli oldu.
Uzaklaştırma kararı, sözde türbanlı bir kız öğrencinin derse girmesine engel olması ve eğitim hakkının elinden alınması üzerine yapılan şikayet...
Pekünlü, 1 hafta 10 gün sonra mahkum edilecek.
Pekünlü’yle uğruna bu kadar cefa çektiği bilim aşkı ve astronomi üzerine sohbet ettik.

- Astronomi bilimdalını nasıl seçtiniz? Tesadüf mü bilinçli mi?

Babam İzmir elektrik fabrikasında tekniker olarak çalışıyordu.
Yaz aylarında Kalabak’taki ESHOT kampına gidiyorduk yaz tatili için.
Aysız gecelerde arkadaşlarla kumsalda oturup gökyüzünü izlerdik.
Bu amatör gözlemcilik zamanla astronomiye ilgimi arttırdı.
Liseyi İzmir Atatürk Lisesi’nde okudum.
O yıllarda liselerde Sezai Hazar’ın hazırladığı Astronomi kitabı okutulurdu.
Sözü edilen kitap ve Kalabak Kampı’ndaki gecelerin gizemi olsa gerek, üniversite sınavlarında seçimimi Matematik Astronomi bölümü olarak yaptım.
Bölümü kazandım, 4 yılda mezun oldum ve yuksek lisansa başvurdum.
Yüksek lisans tezimin savunması bittikten sonra Milli Eğitim Bakanlığının bursuyla yurtdışında Radyo Astronomi dalında doktora yapmak için sınava girdim.
İngiltere’nin Leicester Üniversitesinde Jüpiter’in radyo dalgaları üzerinde doktora yaptım.
Ege Üniversitesi’ne 1979 yılında döndüm.

ÜNİVERSİTEDEN İLK ATILIŞ 1980’DE

- O zamandan beri hep üniversitede mi çalıştınız?

Sonra Galileo’nun yazgısıyla tanıştım!
1980 yılında YÖK yasası, doktora öğrencilerinin bir üst akademik ünvana (yardımcı doçentlik) yükseltilmesi yapılır, atanır veya atanmaz diyordu.
Yükseltilmem yapıldı ancak atamam yapılmayıp görevime son verildi.
1,5 yıl sonra mahkeme kararı bozdu ve Üniversite’ye döndüm.
15 gün sonra, evet sadece 15 gün sonra 1402 sayılı sıkıyönetim kararıyla üniversitden "atıldım".1983 yılından 1990 yılına dek İzmir Batı Dershanesinde matematik hocalığı yaptım.
1990 yılında tekrar Üniversite’ye döndüm ve akademik kariyerime devam ettim.

BİLİM İNSANININ ÇEYİZİ

- Astronomi ve arkeolojinin Cumhuriyet tarihimizde yüksek öğretimde yatırım yapılan ilk ve iki bilimdalı olduğunu biliyoruz.

Sizce bu öncelik neden verildi?
Evet, astronomi Galileo döneminde olduğu gibi sorgulayan, biat etmeyen, merak içgüdüsüyle güdülen insanların ilgi alanıdır.
Ünlü kuantum fizikçisi Richard Feymann’ın deyimiyle, "Bilim kuşku duyma kültürüdür".

- Astronomi ve astrofizik alanında, üniversitedeki çalışmalarınız 2 yıl önce ne durumdaydı?

Benim bir doktora öğrencim bugün profesör ünvanıyla bölüm başkan yardımcısı.
Bir başka doktora öğrencim Türkiye’de tek isimle SCI’ce taranan ve etki parametresi en yüksek olan Astrophysical Journal adlı dergide yayın yapmış olan bir öğrenci.
Benim bir öğrencim yaptığı çalışmasını SCI’ce taranan dergide yayınlattı.
Bu Türkiye astronomi dünyasında tek evet tek bir örnektir.
Füsun İkikardeş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder