9 Nisan 2015 Perşembe

Cüneyt Şaşmaz : EN TUHAF ADAM?!



Kitabın adı: EN TUHAF ADAM
PAUL DIRAC, En Tuhaf Adam Kuantum Dehası Paul Dirac'ın Saklı Hayatı
Yazan: Graham Farmelo
Çeviren: Zeynep Alpar
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
I. Basım: Mayıs 2014, İstanbul
55 TL
584 sayfa
(...)
"Atom teorisinin yeni ve üretken biçimlerinin keşfi" nedeniyle 1933 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü alan İngiliz fizikçi Paul Dirac (1902-1984), teorik fizikçi standartlarına göre bile son derece acayip bir adamdı.

Son derece düz mantıklı ve içine kapanık biriydi.
Hatta meslektaşları, konuşma kabiliyeti olan bir insanın, konuşabileceği en düşük kelime sayısı için bir birim icat etmişlerdi: 1 Dirac = Saatte ortalama bir kelime.

Soruları "Evet" ya "Hayır" diye cevaplardı.
Ancak "Fark etmez" diyerek kullandığı kelime sayısını yüzde yüz artırarak etrafını şaşırttığı da olurdu. 

Albert Einstein'ın, "Deha ile delilik arasındaki baş döndürücü? yolda tutturduğu denge felaket" diye andığı Dirac, öte yandan kafası müthiş berrak çalışan ve kimsenin kendisi hakkında ne düşündüğüne aldırmayan biriydi.

28 yaşında İngiliz Kraliyet Bilim Cemiyeti'ne seçilen kuantum mekaniğinin kurucusu Dirac'ın ortaya attığı ve önceleri bilim camiasında itirazlara neden olan fikirler, sonradan kabul görecekti.

Saf teoriye duyduğu inançtan güç alarak öngördüğü antimadde, yıllar sonra deneylerle kanıtlandı.

Sonradan pozitron adı verilen pozitif elektronu, deneylerle ispatlanmadan önce matematiksel olarak buldu.

Önceleri kimsenin kabul etmediği "delik teorisi" de yine ileride kabul görecekti.

Bilimsel yaklaşımının temelini en iyi özetleyen, "Fizik kanunları, matematiksel güzelliğe sahip olmalıdır" sözü uyarınca bulduğu "insanın içini acıtacak kadar güzel" elektron denklemi, ölümünden sonra ünlü Westminster Abbey'e Dirac anısına dikilen taşa kazındı:
Dünya'ya sadece yaparak değil, yapmayarak da fayda sağlamış biridir Paul Dirac; II. Dünya Savaşı sırasında ileri gelen bütün nükleer fizikçileri Manhattan Projesi kapsamında bir araya getiren ABD ve İngiltere'nin ısrarlarına rağmen atom bombası yapımına katkı sunmadı.
Kendisi de fizikçi olan Graham Farmelo'nun, bilimsel terminolojiden taviz vermeden alan dışındakilerin bile takip edebileceği biçimde kaleme aldığı elinizdeki biyografi, dünyanın bu en tuhaf fizikçisinin hayatından hareketle bütün "tuhaf insanlara", etrafa aldırmadan doğru bildikleri yolda yürüme cesareti veriyor.
(...)
Sayfa 1:
"Anne-babalarının çocuklarına karşı nezaketsizliği ve bencilliği, çoğu zaman anne-babasının kendisine kötü sonuçlar getirmez.
Ama çocuklarının hayatını yıllar boyu karartabilir."
Samuel Butler, Tüm İnsanlar Gibi, 1903
(...)
Sayfa 6:
1914 Ağustos'una Kadar

"Günümüz İngiliz aile hayatı ne şerefli, erdemli, tatlı, temiz ne de itibar edilecek bir bakımdan İngilizlere hastır.
Birçok bakımdan, dikkat çekici derecede bunların tersidir."
George Bernard Shaw, Getting Married, Önsöz, 1908
(...)
Sayfa 11:
Einstein o yıl, insanların uzay, zaman, enerji, ışık ve madde hakkındaki düşüncelerini değiştiren dört makale yazıp, kuantum teorisinin ve göreliliğin temellerini attı.

Yirmi üç yıl sonra bu iki teoriyi başarılı bir şekilde birleştiren ilk kişi Dirac olacaktı.
(...)
Sayfa 15:
Dirac, belirgin bir sevimliliği olan Bristol şivesini kaptı; ülkenin güneybatısındaki çiftçileri çağrıştıran bu şive anadili İngilizce olan diğer insanlara biraz "kıro" gelir.
(...)
Sayfa 21:
Ağustos 1914-Kasım 1918

Ticaret dünyasında
Onun oğulları onurlanır
Zanaatta ve sanatta,
Adını gururla taşır;
Sporda ve her alanda
Yayılırken namları,
İşlerinde oldular usta
Öğrendiler raconu kuralı.
Tüccar Girişimciler Okulu Marşının sözleri
(...)
Sayfa 31:
Rule Britannia: Adı "Hükmet Britanya" anlamına gelen, 1740'ta bestelenmiş askeri marş; orduyla, özellikle donanmayla ilişkilendirilir.
(...)
Sayfa 38:
"Einstein adı birdenbire herkesin ağzındaydı.
(...)
Savaştan herkes yorulmuş, bıkmıştı.
Herkes savaşı unutmak istiyordu.
Sonra, yeni bir düşünce alanına açılan bir harika fikir olarak görelilik ortaya çıktı."
(...)
Sayfa 51:
"Matematik (...) derli toplu düşünmeyi ve sahici ifade gücünü artırır ve gerçeği söylemek bir insanın sahip olabileceği en sosyal niteliklerden biridir.

Dedikodunun, dalkavukluğun, iftiranın ve düzenbazlığın hepsi, gerçeği söylemenin gücü konusunda eğitilmemiş düzensiz zihinlerin ürünüdür."
S. T. DUTTON, Okulda ve Evde Eğitimin Sosyal Aşamaları, Londra, 1900
(...)
Sayfa 81:
Dirac'ın yazılı sözlere dair tutumu ömrü boyunca çağdaşı George Orwell'la aynı oldu: "İyi yazı pencere camı gibidir."
(...)
Sayfa 97:
... elektronların spini olduğunun keşfedilmesiydi.
(...)
Sayfa 100:
tam bir cadılar çarpım tablosu
(...)
Sayfa 116:
Sorulara evet ya da hayır cevap verme eğilimi Bohr'a Lewis Carroll'ın Alis Harikalar Diyarında'da kedilerle konuşmanın zorlukları üzerine yazdıklarını hatırlattı:
Bari "evet" demek için guruldayıp, "hayır" demek için miyavlasalardı, ya da buna benzer bir kuralları olsaydı da, biraz sohbet edebilseydik!
Ama birisi her zaman aynı şeyi söylüyorsa onunla nasıl anlaşabilirsiniz ki?!
(...)
Sayfa 123:
Bu hayranlarından biri Albert Einstein'dı; bir arkadaşına şöyle demişti:
"Dirac'la başım belada.
Deha ile delilik arasında baş döndürücü yolda tutturduğu denge felaket."
(...)
Sayfa 128:
"Tanrı zar atmaz."
(...)
Sayfa 131:
Ocak 1927-1927 İlkbaharı

"(1923'te yaşanan aşırı enflasyondan sonra genç Almanların) amacı gününü gün etmekti; bir de bedava olan her şeyin sonuna kadar tadını çıkarmak: Güneşin, suyun, dostluğun ve vücutlarının."
STEPHEN SPENDER, Wold Within World (Dünya İçinde Dünya), 1951
(...)
Sayfa 139:
Çin yin-yang sembolü altında Latince "zıtlar birbirini tamamlar" cümlesi yer alıyor.
(...)
Sayfa 143:
1927 İlkbaharı-Ekim 1927

Hitler Führerimiz, önüne atılan
Altın ödülü almaz Yahudi tahtından
İntikam günümüz geliyor, bir gün özgür olacağız
(...)
İlk Nazi marşlarından birinden, 1927 dolayları
(...)
Sayfa 174:
"İngiltere'de acayiplik kültü gibi bir şey var.
(...)
Birden fazla Avrupalı'nın dediği gibi, bizim (Amerikalıların) özelliklerimiz bireyselden çok ulusal planda ayırt edilir."
Gardner L. Harding, New York Times, 17 Mart 1929
(...)
Sayfa 178:
"Avrupa hayatını, Amerikan acelesine getirmek" üzere...
(...)
Sayfa 195:
375 sayfalık The Principles of Quantum Mechanics (Kuantum Mekaniğinin İlkeleri) ne bir tek diyagram vardı, ne dizin, ne kaynak listesi ne de ek okuma önerisi.
(...)
Sayfa 212:
Einstein'ın "Tanrı kurnazdır ama kötü niyetli değildir" sözünü Almanca olarak yazdırmıştı Veblen.
(...)
Sayfa 223:
Paul Dirac karakteri sahnelerde ilk olarak, Alman edebiyatının Hamlet'i olan Faust'un özel bir uyarlamasında görüldü.

Goethe'nin yazdığı drama, Dirac'ın geceleri yalayıp yuttuğu dümdüz anlatımlı Agatha Christie romanlarının edebi antitezidir.
(...)
Sayfa 262:
Ertesi gün Stockholm'de gazete satıcıları "Otuz Bir Yaşındaki Profesör Dirac Kızlara Asla Bakmaz" gibi manşetler taşıyan gazeteler sattılar.
(...)
Sayfa 269:
Ocak 1934-1935 İlkbaharı

"Oruç tutmak, çalışmak ve kadınlara hiç bakmamak
O muhteşem gençliğe düpedüz hıyanet."
WILLIAM SHAKESPEARE, Aşkın Emeği Boşuna, IV. Perde, III. Sahne
(...)
Sayfa 277:
Hem Dirac sigara içenlerden uzak durma eğilimindeydi; gerçi Einstein Kasım sonunda, bu huyunu hiç de beğenmeyen karısına iradesini göstermek adına pipo içmeyi birkaç haftalığına bırakarak bu engeli kısa süreliğine kaldırmıştı.
"Bak işte" diye şikayet etti bir komşusunda, "artık pipomun kölesi değilim, şo kaaadının kölesiyim!"
(...)
Sayfa 291:
1935 İlkbaharı-Aralık 1936

STALİN: Siz, Sayın Wells, belli ki bütün insanların iyi olduğu varsayımından yola çıkıyorsunuz.
Halbuki ben birçok kötü insan olduğunu unutmuyorum.
Stalin ve (H.G.) Wells arasında geçen bir konuşma, New Statesman, 27 Ekim 1934
(...)
Sayfa 296:
"Dirac, çağdaşları arasında özgünlüğüyle öne çıkıyor."
(...)
Sayfa 328:
On gün önce, ailesiyle Fransız Rivierası'nda tatilde olan Dirac, Stalin'in Hitler'le saldırmazlık anlaşması imzaladığını okumuştu.
George Orwel'in "asrın gece yarısı" dediği andı bu.
(...)
Sayfa 329:
Sonbahar 1939-Aralık 1941

Ben yazarken, son derece medeni insanlar tepemden uçuşuyor, beni öldürmeye çalışıyorlar.
Kişisel olarak bana karşı bir düşmanlıkları yok, ben de onlara düşmanlık hissetmiyorum.
Onlar sadece "görevlerini yapıyorlar".
(...)
GEORGE ORWELL, Aslan ve Tekboynuz , 1941
(...)
Sayfa 329:
Her ne kadar Cambridge'deki bazı insanlar Almanların böyle güzel bir şehri bombalayabileceğine inanmasa da, havacılık teknolojisindeki ilerlemeler İngiltere'nin havadan bombalanmasını kaçınılmaz kılıyordu.
(...)
Sayfa 330:
"Haberin yok mu savaş var!"
(...)
Sayfa 333:
Frisch ile Peierls gizli gizli, bir "Süperbomba"nın özelliklerini ve nasıl yapılacağını iki yere daktilo ettiler, vardıkları sonuçları büyük boy altı dosya kağıdına sığdırarak, kendilerine sadece tek bir karbon kopyasını sakladıkları bu mektubu İngiliz Hükümeti'ne gönderdiler.
(...)
Sayfa 347:
Manci, Cambridge'de tanıdığı insanlara Dirac'ın "şifre çözme" üstüne çalıştığını söylemişti.
(...)
Sayfa 361:
"Amerika'da gençler, kendilerinden yaşlı olanları tecrübesizliklerinden sonuna kadar faydalandırmaya her zaman hazırdır."
OSCAR WİLDE, Amerikan İşgali, 1887
(...)
Sayfa 363:
Arthur Miller'ın 1949 tarihli Satıcının Ölümü adlı oyununun baş karakteri olan 63 yaşındaki satıcı.
Yıllardır aynı firmada çalışan Loman'ın önce ücreti düşürülür sonra da işten kovulur.
Yaşlı ve yenilmiş Loman, kendine hayali bir dünya yaratır.
(...)
Sayfa 384:
... atomaltı parçacıklarını en sevdiği oyunla (satranç) ilişkilendirdi:
Her satranç taşının kendine özgü bir hareket şekli vardır ve o taşla ilgili önemli olan tek şey budur.
Bütün satranç oyunu bunun üstüne, çeşitli satranç taşlarının hareket etme şekilleri üstüne kuruludur.
(...)
Sayfa 385:
Hem ön sıradaki fizikçiler hem de konunun uzmanı olmayan dinleyiciler, Dirac'ın kuantum mekaniğinin temellerini kırk dakikada özetlemesini memnuniyetle karşıladılar.
(...)
Sayfa 389:
... ve 1939'ların sonundaki paranoyak, içe dönük milliyetçiliğinin yerini ABD'nin ön alıcı nükleer saldırıda bulunmasından duyulan büyük korku almıştı.
(...)
Sayfa 390:
Dirac bu ricayı kırmadı.
Karatahtaya şöyle yazdı:
FİZİK KANUNLARI MATEMATİKSEL GÜZELLİĞE SAHİP OLMALIDIR.
(...)
Sayfa 391:
1958-1962

Nasıl, kimi ölüp gitti, kimi beni terk etti,
Kimini de aldılar benden; göçtü gitti hepsi;
Hepsi hepsi kayboldu, eski aşina yüzlerin.
CHARLES LAMB, Eski Aşina Yüzler, 1798
(...)
Sayfa 410:
Dirac okurlarına, "Tanrı çok yüksek seviyede bir matematikçidir ve Evren'i inşa ederken çok ileri seviyede matematik kullanmıştır" görüşünü sunuyordu.
(...)
Sayfa 451:
"At gibi uyutulmak istiyorum" dedi Manci, Doktor Watt'a.
(...)
Sayfa 467:
Dyson özetliyor:
Diğer kuantum öncülerinin büyük makaleleri

Dirac'ınkilerden daha dağınıktı, onun çalışmaları kadar mükemmel şekillendirilmemişlerdi.
Dirac'ın büyük keşifleri, birbiri ardına gökten inen, incelikle işlenmiş mermer heykeller gibiydi.
O sanki saf düşünceden doğa kanunlarını çıkartabiliyordu - onu benzersiz kılan da işte bu saflıktı.
(...)
Sayfa 468:
Genellikle nanoteknoloji (Yunanca nanos, yani "cüce" kelimelerinden gelir) denen, giderek gelişmekte olan ultra - minyatür teknoloji alanında kuantum mekaniği, klasik mekanik Brunel için nasıl vazgeçilmezdiyse öyle vazgeçilmez.

Bu yeni teknolojinin bir dalı olan spintronikte (spine dayalı elektroniğin kısa adı)...
(...)
Sayfa 470:
Popüler bir kitap yazmak anlaşılan Dirac'ın hiç aklına gelmemişti.
Hawking'in yaptığı gibi medyanın spot ışıklarını doğrultacağı adımlar atmak da Dirac'ın düşüneceği bir şey değildi; Hawking gibi Uzay Yolu'na veya Simpsonlar'a çıkmaz, Londra'da bir gece kulübünün dans pistinde boy göstermezdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder