9 Nisan 2015 Perşembe

DEMİRAL Gözü İle: ÇAĞDAŞ TÜRKİYE NASIL OLMALI: YENİ Mİ, ÇAĞDAŞ İÇİNDE YENİ Mİ?!

Görev adı: "CUMHURİYET SAVCISI"!
Lütfen, "CUMHURİYET SAVCISI" diyelim.

Savcılık Makamı'nda görev alanların, Makam Adı'nı söylerken lütfen, lütfen “CUMHURİYET” ibaresini kullanalım!
Ne olur, lütfen!

Çünkü "Cumhuriyet" adıyla, ne meşakkatler çekilerek, Misaki Milli hudutlarımız içinde, Anadolu ve Trakyamızı vatan toprağımız seçerek, Aziz TÜRK Milleti evlatlarımızın şehit, gazi kanı akıtarak devlet kurduğumuzu hiç ama hiç unutmadan sürekli anılarımızda bir Türk destanı olarak oluşturduğumuzu, CUMHURİYET kelimesini içtenlikte söylemeyi unutmamalıyız.

Zira, Cumhuriyetimizi koruma görevini, iki "Kutsal Makam"daki görevlilerin (Şanlı Türk Askeri ve Cumhuriyet Savcıları'nın) yapacağını bilmeliyiz,

Savcıların, görevi gereği makamları başındaki kelime, "Cumhuriyet" kelimesidir.
Bu kelimenin o makamın önündeki ifadesi, "Ey SAVCI, Cumhuriyeti sen koruyacaksın, sen kollayacaksın, yasal yoldaki görevinin son kelimesi de Cumhuriyetimizin sürekliliğini yasaların çizgisinde sen sağlayacaksın", anlamında geliştirilerek görevinin kutsallığı simgeleşmiştirilmiştir.

Görevimiz sırasında bizler, "Cumhuriyet" kelimesini söylemeden, yalnız SAVCI kelimesini söyleyen meslektaşlarımıza, sürekli "Cumhuriyet" kelimesinin önemini bir kez daha işaret ediyorduk,

Geçmiş zaman dilimlerinde, makamımızda biz Cumhuriyet Savcıları'na resmi ziyarette bulunan yabancı misyonlara dahi, sürekli bu "Cumhuriyet" kelimesini işareti bir borç biliyorduk.
Öyle görev süremizi bitirdik.

Bizdeki, sadece "Savcı" kelimesi olarak söylenişindeki intibağı, bir şeyi ifade etmiyordu.

Demem o ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde, Yargı içindeki Savcılar'ın görevinin adı "CUMHURİYET SAVCISI"dır!

Görev gereği "Cumhuriyet Savcıları"nın görevlerini yaparken; "Gözünde Vatanını, Gönlünde Atatürkün Yargı İle İlgili Bütün Sövlevlerini Hatırlayıp Tutarak, Vicdanında Dinini Saklayarak Atatürk Milliyetçiliği, Laik Sosyal Devlet İlkelerini çizgisinde Görev Yapanlardan Olduklarına” özen göstermeleri esastır.

Vatanımızın, bilinmeli ki, Yargı Erki'mizin İçinde görevli olan Cumhuriyet esaslarına uyarak kollanması, korunması, sürekliliğinin yasal konum içinde sağlanması, Cumhuriyet Savcıları'mızın görevidir.

Son günün gözlemindeki Cumhuriyet Savcımız olan “Mehmet Selim KİRAZ” meslektaşımızı, "Yargı'nın son şehidi olması" dileklerimizi tazelerken, bilinsin ki, aziz vatanımız ve milletimiz için şehitlik mertebesine erişmesi tek tesellimizdir.

Allahımız ona gani gani rahmetini esirgemeyecektir.
Hakkını helal et, Savcı kardeşim Mehmet Selim KİRAZ!

Ey görevliler, sizler terörü tanımıyorsunuz, İşte sizlere terör içindeki militanı teröristin eylem şekli, ayrıca koruma görevini üstlenenlere bir ders işareti olacağının ümidini taşıyorum.

SİZLER, TERÖRÜ, TERÖRİSTİ TANIMAKTA GECİKİYORSUNUZ,
BİLİNİZ Kİ, SORUMLU gene SİZLER OLACAKSINIZ!

Gerçek yüzümüzü göstermek istediğimiz açık sayfada 
BİZLER, TÜRK VATANDAŞI OLARAK,
Anadolu ve Trakyamızda oturanlar olarak, Misaki Milli hudutlarımızdaki insanlar olarak,
Türk Toplumu'na,
Türk Devleti'ne,
Türkiye'nin kaynaklarına,
Devletimizi Kuranlara,
Zarar verenlere,
Türkiye Cumhuriyeti'ni isteyenlere,
Özellikle öndeki Lider Büyük Atatürk'e,
Göz koyanlara karşı cevabımız;
Devletimiz sınırları içinde, dahası sinesinde yetişerek başa taç ettiğimiz Siyasiler içindeki Fertler;
Dıştan ve içten gelecek,
Yıkmayı açıkça ifşa edecek her eyleme,
Karşısında olma borcunu,
Karşı çıkma cesaretini gösterdikleri zaman,
Vatandaşımızın ÇAĞDAŞLIĞA yürümelerine hiçbir engel göremeyiz.

"Devlet Görevi"ni üstlenenlerin,
Görev başında olduklarında,
Her şeyin demokrasi aynası olamayacağını,
Açıkça bildiklerini öğrendikleri zaman,
Bizler onlara TÜRK Vatandaşı olarak sinemizde her zaman ve zeminde yer açarız.

Demem o ki,
Vatandaşımızın ilk sözü,
Demokrasideki çözümün üstüne yazılanlar, söylenenler karşısında:
Bir başka olumsuzlukta,
Devletinin Ülkesi ve Milletiyle Bölünmez bütünlüğüne karşı Terör Örgütü Kurup Eylemlere geçersen,
Vatandaşın huzurunu ve rahatını bozarsın.”

Evet, Eğer sen, ey vatandaşım;
Bu eylemleri, Devletim Ülkesi ve Milletiyle Bölünmez Bütünlüğü karşısında bir Terör örgütü ile işe koyulursan,
işte o zemin ve zamanda Devletimiz içinde bu zor ortamdan çıkılması güçleşir.

Ama sen yasalara her türlü uymayan aykırı bir tutumla,
Günümüzdeki PKK terör örgütüyle, ideolojik yapıdaki terör örgütleriyle de,
Siyasi zemin içinde güç oluşturmaya kalkarsan,
Devletin iç ve de dış güvenliğini sarsan,
Dahası bölen bir alan görüntüsünü bil ki, çizersin.

Bu yanlış ve de kötü eylemlere dönmeden,
“Gönülden,
Sinende Biriken
Yönetimdeki Yanlışları Söyleyip Yapmamak Gerektiğini Haykırıp,
Özellikle Düşünce Hürriyeti Sınırında Gösteriye Girersen,
Görünürsen,
Ama Böyle Düzgün Yürürsen,
Yasalara Uyularak Toplantı ve de Gösteriye Girişirsen,
Yasalara Uygun Eylem Sergilersen”,
İşte demokrasinin ilk şartlarından birisi de bu ortamdaki gözlemlerdir.

O zaman, sana kimse bir söz söylemeye ve seni önlemeye yetecek devlet gücünü görüntüleyemez.

Büyük ATAMIZ; dileklerini, isteklerini, onun sözleriyle pekiştirerek bir mektup çerçevesinde,
"Siz Beni Hala Anlayamadınız,
Ve Eskimiş Söylevle Beni Övüyor,
Övüyorsunuz.
Mustafa Kemal’i Anlamak Bu Değil,
Beni Seviyorsanız Ve Eğer Anlıyorsanız,
Bilim Ağartsın Saçlarımızı, Kitapta,
Ancak Böyle Aydınlanır,
O Sonsuz Karanlıklar,
Labaratuarlarda Sabahlayın Kahvelerde Değil"
Duygusuyla gönlümüz taşan özlenmiş ümitlerle doluverir.

Onun,
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün
Bilinmeli ki; onun deyimi ile,
"MUSTAFA KEMAL ÜLKÜSÜ SADECE SÖZ DEĞİL"dir.

Geliştirilmek istenen "Başkanlık" savı üstüne,
Gündemle ilgili söyleyeceklerim içinde,
Demokrasimizin yörüngesi,
Yukarıda gözlediğim şartlar içinde,
Atamızın sözleri çerçevesinde,
"Cumhur Başkanı" yörüngesine daha yakışacağını söyleyebiliriz.

Yenilik,
Bilinmeli ki;
Çağdaşlık zemini için kişilerin,
Kendi ideolojileri dışında çizgisinde gözlenirse,
İşte Her zaman o yorum çerçevesinde,
Kabul göreceği de açıktır.

Dolayısıyla;
Yeni Türkiye ismi isteklerde daha çok çağdaş olma yolunda kendine iyi bir zemin bulur.

Yoksa TÜRKİYE çağdaşlık yolunda politikacının ideolojik sathında kendine yer ararsa çağdaşlıktan çok uzakta, ideolojinin oyuncağı, kurbanı olur.

Devlet çarkı içinde, Türkiyemizde sözün gelişi ile sürekli  çerçeveyi çizersek,
Görünecek odur ki;
Bir yanda
Cumhuriyetçilik görüşü,
Diğer yanda da,
Muhafazakar görünüm işlevi,
Karşımızdaki en doğru hedeftir, yoldur…

Bu hal ve şartlar görünümünde artık Devletimizi sulh içeren barışık bir zemin içinde büyüteceğini kabul etmeliyiz.

Biz; Devletimizin büyüdüğü,
Ayrıca isteriz ki,
Günümüzde, yeni şartlar ile tabiiki, ölçülmelidir.

Dolayısıyle,
Devletimizin politik kültürü geliştirilmeden,
Yükselmeye girişmekle,
İlericilik fikrini geliştiremeyiz.

Örneklersek;    
Devletler arası, Tarihsel gelişiminde,
Görürüz ki,
ABD, kendi halkı içinde oluşan ve devleti yoran
"İç Savaş"ın İzlerini sildikten sonra,
"Dünya Gücü" Olmayı seçmiştir.

İngiltere, tarihi geleneğini demokrasi içinde muhafaza ederek, kendini, dünya devletleri arasında kültürel güç oluşturup, Cihan şumul bir devlet görünümüne bürünmüştür.

Büyük önder, Başkomutan,
Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK;
Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken,
Anlatım içine aldığımız güce kavuşmak,
Ulaşmak için söylediği sözleri kenara bırakıp,
Güç gösterisini sergileme yollarını hep araştırmıştır.
Ve de bulmuştur.

Şimdi, kabule şayan bir biçim ve tarz içinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin son 15 yılın içindeki Yöneticilerin çalışmaları, ancak dünyayı her bakımdan tanıma azminin gösterimindedir.

"Türk" ismiyle kurulan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin;
"Üstün Güç" oluşturacak tarihi yapısı ele alınarak,
İşbaşı yapan İktidar ve muhalefetteki siyasiler
Kavgadan uzak,
Kişisel rant, politik, kurumsal çıkarlar bir yana konularak,
ATATÜRK örnek alınarak UNESCO’nun Dünya Lideri Olarak seçtiği kişilik içindeki belirlediği sözler dayanağında, harekete geçildiğinde,
Kendi Ulusumuzun tarihi-kültürel zenginliğini,
"Cumhuriyet"imizin ilk safhasındaki,
Devlet adamlarımızın dünyamızda aldığı kavi yerinin süsleyicisi olan sözlerini öne çıkararak, özetleyeceğimiz öndeki devlet eylemimizde,
Dış "küresel güç olabilmiş üstün devletler"in örneğini kenara koyup,
Devlet sınırımız içindeki ve dışındaki, Huzuru kaçıran bölücü zihniyeti dışlayarak,
Birleştirici,
Kardeş kardeş birlikte yaşamayı
Öneren tutum ortamın varlığında,
Cesaret yaratan yaşam zemini ölçüsünü yaratmamız güç olmayacaktır.

Dünya bize gıpta ile bakıp örnekleyerek de,
İşte sizlere kavgasız,
O yolda Üstün Güç diyecekler,

İşte sizlere,
"Başkanlık" durumu çerçevesi budur diyeceklerdir.

Vatanımızda Bizler Türk Vatandaşı olarak,
Gözümüzü açıp, bakmakla kalmayıp,
Süper Güç emelimizi, "yürürlükte tutma" işini önemsemiş olmaktan mutluluk duyacağız..

Böyle bir Devlet Zemininde bizlerde ÇAĞDAŞ Türkiye’yi Yeniliklerle oluşturmaya hak kazanmş olacağız!..

Sonra da sevinerek Tanrımız Birdir, Devletimiz Birdir, Bizleri, Türkiye’yi TÜRK’ü korusun demeye hakkımız olsun diyebiliriz.

Aksi yol çizgisini hayal edersek,
Hüsran bizlerle olur.
Onu da unutmamalıyız.

Ne Mutlu Türk’üm Diyene,
Tanrımız Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi korusun.
Tanrı TÜRK’Ü Korusun!..
Nusret DEMİRAL
DGM Onursal Cumhuriyet Başsavcısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder