
“Düşünüyorum, o halde varım!” demiş Descartes (Dekart) 400 yıl önce.
Düşünebiliyor olmayı; var olmanın koşulu olarak koymuş ortaya. Bununla da yetinmemiş, kişinin kendi var olma bilincini ilk sağlam-temel bilgi kabul etmiş.
Akıl ve iradeyi, gördüklerini ve duyduklarını kabul ediveren bir araç olarak değil de; sorma ve sorgulama adına şüphe duyma yetisi olarak algılanması gerektiğini savunmuş. O gün bu gündür bu görüş bilimsel arenada korumuş yerini.
Öğrendiklerini, gördüklerini, duyduklarını ve inandıklarının hepsini büsbütün silerek; her şeyden kuşku duymakla; sıfırdan başlamış işe. Artık; bildiği gördüğü, duyduğu inandığı hiçbir şeyden emin değildir ama, bir tek şeyden kesinlikle emindir: O da düşünüyor olmanın mutlak olarak ortaya koyduğu varolma-benliği-kişiliği…Onu şüphe edemeyeceği noktaya kadar götüren de; “düşünmek var olmaktır!” dedirten de düşüncenin ortaya koyduğu mutlak varlığa olan sarsılmaz inancıdır.
Der ki:
"Kesin olan bir şey var.
Bilinenin, görülenin, duyulanın… doğruluğundan şüphe etmek.
Şüphe etmek düşünmektir.
Düşünmekse var olmaktır.
Öyleyse var olduğum şüphesizdir.
Düşünüyorum, o halde varım.
İlk bilgim bu sağlam bilgidir. DEVAM...
Mehmet Halil ARIK
Emekli Eğitimci
Denizli-Türkiye
Yazılarıma www. mehmethalilarik.blogcu.com adresinden de ulaşabilirsiniz.
Videolarıma www.youtube.com/ mehmethalilarik adresinden ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder