31 Aralık 2014 Çarşamba

Cüneyt Şaşmaz : 2015?!



2015 HAYIRLI OLSUN!
YANGİ YİL BİLAN!
KIRIK KOLA YORGAN YANGI 2015 YILINGIZ BILAN!
HAPPY NEW YEAR!
с новым годом 2015!
BONNE ANNEE 2015!
GUTES NEUES JAHR!
BUON CAPODANNO 2014!
GELUKKİG NİEUWJAAR!



Yılmaz Özdil : 2015 falı

31 Aralık 2014
Fıtrat burcu: Liboş burcu insanıyla iyi anlaşır, nereye çekersen oraya giden koyun burcu insanını pek sever. Yalaka astrologlara göre, devamlı yükselen burçtur, asrın burcudur. “Şeyh uçmaz, astrolog uçurur” lafı, bunlardan çıkmıştır. Noel baba bile bu burçtandır, milletin anca kapısına kömür koyarken, bunların yatak odalarına ayakkabı kutuları, kol saatleri, para sayma makineleri bırakır.
*
Takke burcu: Jüpiter’e paralel geçelim, andromedaya sızalım falan derken, Mars’ın etkisi altına girdiler, iki mars bi ters oldular. Düne kadar aynı yörüngede dolaştıkları fıtrat burcu insanıyla negatif ilişki içine girdiler. Fuat Avni rasathanesinin verilerine göre, yakında takke’nin düşmesi ve aslında kel burcu olduklarının ortaya çıkması bekleniyor.
*
Liboş burcu: Burç tutmazlar. Bi bakarsın postal burcundan, bi bakarsın takunya burcundan olurlar. Oradan oraya kayan yıldızlar misali, yanar döner bi yaradılışa sahiptirler. Hangi burcun yükseleni yükselirse yükselsin, bunların kıçı göğe erer.
*
Molotof burcu: Tank burcuyla hiç anlaşamazlar. Toma burcu insanını görünce, yeni yıla ilk giren Avustralyalılar gibi devamlı havayi fişek fırlatırlar. Kürtçe anadilde “ho ho hoo” diyemeyen Noel Baba’ya gıcıktılar. Kandilli rasathanesine inanmazlar, Kandil rasathanesini dinlerler.
*
Sosyal demokrat kova burcuyla, olan biteni kuzu kuzu seyreden kurt burcundan hiç bahsetmiyorum. Meteorda bile hayat belirtisi olur, bunlarda gene olmaz.
*
Koyun burcu: Her zaman olduğu gibi, bu sene de sizin seneniz… Yandaş astrologları dinleyip dinleyip, kendinizi çok şanslı hissedeceksiniz. Hamdolsun ki bu burçtanım diyeceksiniz. Aşk hayatınızda pozitif gelişmeler olacak, en az üç doğuracaksınız. Hem ay tutulması, hem güneş tutulması, hem de akıl tutulması halindesiniz. Değil teleskop, hubble versek nafile birader… Satürn dünyaya çarpsa, haberiniz olmayacak, o vaziyettesiniz. Dolayısıyla, boşverin siz Noel Baba’yı filan, durmak yok Oruç Baba’ya Zuhurat Baba’ya Telli Baba’ya devam.

Bekir Coşkun : 2014, ikiye katlandı

31 Aralık 2014
Türkiye…
Güzel geçti sene…
İkiye katlandı her şeyimiz hakikaten…
*
İki millet çıktılar Türkiye’den:
Türkler…
Ve Kürtler…
*
İki devlet:
Komutan sokağa çıkamıyor memleketin öbür yarısında…
Pasaportu yok…
*
Bayrak iki:
Türkiye’nin yarısında kırmızı beyaz bayrağımız gündüz…
Öbür çaput gece…
*
İki ülke:
Türkiye…
Ve Cumhurbaşkanı açıkladı öbürünü:
“Kürdistan…”
*
İki yargı:
Paralel…
İmamınki…
*
Dil, hatta iki buçuk:
Türkçe…
Kürtçe…
Osmanlıca da konuşabiliyor, ama yazamadığı için yarım de…
*
Hükumet iki:
Çankaya’da Davutoğlu Hükümeti…
Kaçak Saray’da Erdoğan Hükümeti…
*
Din iki:
Birincisi; samimi Müslümanların, saf, temiz, sadece çıkarsız, menfaatsiz Allah sevgisini içinde barındıran İslam…
İkincisi; yolsuzluğun hırsızlık” sayılmadığı… Devleti soymanın günah olmadığı… Yetim hakkını yemenin hak olduğu… Durmadan insanlara yalanların söylendiği… Cipli, villalı, havuzlu, kasalı, kutulu olanı…
*
Ve iki insan:
Birisi; ışığını yitirmiş, umutlarını arar… Başına gelenin farkında dizlerine vurur, karanlığa isyanı vardır, içi kan ağlar…
Öbürü; umursamaz, uyanmaz, yoksulluğunu ve geri kalmışlığını asla sorgulamaz… Beleşi kollar ve zekası “soyuyorsa beni soyuyor sana ne?” diyecek kadar…
*
Dedikleri oldu; 2014’te ikiye katladı Türkiye…
Bakalım 2015‘te kaça katlar?..

30 Aralık 2014 Salı

Cüneyt Şaşmaz : NEFES NEFES'E!

"Renkler solar, tapınaklar harap olur, imparatorluklar çöker fakat doğru sözler ayakta kalır."
Edward Thorndike

Değerli okur'lar,
Değerli milyon'da 1'ler,
Değerli omuzdaş'lar,
HİÇ'lik mesabesinden yazan, okuyan, mücadele eden, siz'ler gibi Atatürk Türkiyesi'nden yana taraf, milyonlardan 1'isiyim.
Ne ön'de ne arka'da, omuz hizasında.
Yuvarlak masa.

Demem o ki:
"Her zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür."
"Sadece ter akıtmak yetmez, her daim neyi neden yaptığını bilmek elzem."
"Gördüklerinin yarısına, duyduklarının hiçbirine!"
"Her fani, zaafları kadar güçlüdür."
"Düşman kazık'ı yoktur dost kazık'ı vardır."
"İtimat kontrol'e mani değildir."
"Bilinç yarılması."
"Ortak akıl."
"Zihinsel çelişki."
"Buz gibi akılla masaya vurmak."
Vb.

Demem şu ki:
BOP kapsamında mücadele ederken karşı karşıya gelindi ise bu sebep'tendir.

Su'yun özenle bulandırıldığı 'istihbarat savaşları'nda (siber savaş, post modern harp)nüans'lar, hayat memat derecede önemliydi.
Kaldı ki, 2007 muamması ortada.
Gordion Düğümü.
Kor'düğüm.
Neo II. Dünya HAARP'i.
Nükleer kıyamet.

Sözün özü:
Önemli olan inanmak.
İnandığın yol'da, şartlar ne ise o şartlara uygun 24 saat üzerinden ölümüne mücadele etmek.
Her daim imece.
"Haklı olmak yetmez, stratejik akıllı olmak da elzem."

Hem perde arkasında hem de büyük satranç tahtası'nda hakikat'ten kazanmak için önce oyun'u anlamak, çözmek önemliydi, sonra da rakip'lerden daha iyi oynamak.

Nefes nefes'e.

Gazi, Milli Mücadele'yi kazandı ama retorik yapmadı, çağın ruhu'na hitap eden bir devlet kurdu, 'pozitif manada dönüşüm'ü tamamladı.

Şahika.

Netice:
"Hakkın kılıç'ı" Türk'ün, ateş'le imtihanı bitmez.
Sırtını Yaradan'a yaslamış bir Türk her zaman dünya'ya bedeldir.
Tarih, çağ'lar arası bir bayrak yarışı diye bakmışımdır, hep bu tür mücadelelere.

Dün Gazi & Akif, bugün ultra türkler, yarın bir başka geçmişi olmayan fani çıkar, "Sancak"ı yere düşürmez, düşmesine izin vermez!

Sancak yere düşeceğine, baş düşer, can düşer, canan düşer ama kefensiz yatanların emaneti, biz'i biz yapan değerlerin sembol'ü "bayrak" yere düşmez.

O yüzden, yeri geldiğinde, "Tarihte yaşayan tüm Atatürk'ler adına" diye vaz'etmişizdir.

Hayırlısı ile bu nefis harp'inden de Türk'lüğe yaraşır bir şekilde omuz omuza, hep birlikte çıkıyoruz.

Şimdi dünyanın neresinde olursak olalım, hem aynı dili konuşuyoruz hem de aynı duyguları paylaşıyoruz.

Nüans şurada:
Güç sahibine yaranma duygu'suna verilen ad, literatürde çok net olarak tarif edilen bir ruh hali.

Adımızı anmamaya yemin edenler, evlerine ekmek götürmek için üç maymun'u oynamadılar, lüks şarap, lüks araba, lüks ev vb sevda'dan kaynaklı "kolpaçino" bir bakış sözkonusu.

AKP iktidarında işsiz bırakılan gazeteciler'le ilgili rapor hazırlayıp kitap'ını basanlar, naçizane bu satırların yazarını takip ettikleri halde adını anmama konusunda istikrarlı iseler, cevap ortada.

BOP'ta, Atatürk Türkiyesi'nin taşınmazlarını satış'a çıkaranlarla kazan & kazan oynayanlar, kendi "itibar"larını, "namus"larını da satış'a çıkardılar, en yüksek ücreti veren'in ayakları altına serdiler.

Turkuvaz paspas.
Nefis Harp'i.

HİÇ'lik mesabesinden yazıp çizerken gurur, kibir yapmadık, önemsenmeme halini önemsemedik, vatan'ın bölünmez bütünlük'ü adına.

Eski defter eskide kaldı, birçok eski tanıdık mazi oldu, ne var ki, bu mücadele sırasında yeni dostlarım oldu, birlikte koca bir mücadele'yi "milli güvenlik"imiz adına, "ulusumuzun güvenlik'i" adına omuzladık, imece heyecanlarla paylaştık, yönlendirilen devlet'in tavan arasında, mahzen'inde dolaştık, açılmadık çekmece kırılmadık önyargı bırakmadık.

Ezcümle: LARP.

BOP'un final süreç'inin dil'i "Türkçe"!
Milli yazılım.
Siber savaş ve/veya sanal ortam üzerinden yürütülen gerçek savaş.
Şeffaf harp'in gizlisi saklısı kalmadı.

Nükleer soğuk harp!?
İsrail/İran makas'ı kapsamında, Rusya / ABD arasında "it dalaşı".
Çok sert.

Soru şu:
Kuzey Kore, Obama'ya 'maymun' dedi ise AKP'nin bu yeni durum'daki saf'ı nedir?!

Kuzey Kore, İran, Çin'i arkalayan Putin'in saf'ında mıdır ve/veya daha açık ifade ile "Soçi Antantı" kapsamında, Putin'in ricası üzerinden, "Türkiye'yi NATO'dan çıkmaya mı hazırlamaktadır?"!

Elcevap:
Kayan eksen nedir, ne değildir?!
Meteo: 27 Mayıs/28 Şubat.
LARP.

Her şey Uzan'la başladı.
Korku İmparatorluğu'nu yıktıklarını iddia edenler, Turkuvaz Korku İmparatorluğu'nu inşa ettiler.

5020 sayılı yasa'yı anlamadan, anlatmadan işdünyasının nasıl etki altına alındığını ortaya koymak mümkün mü?!

2007 seçimleri öncesinde oynanan kazan & kazan oyunu ve/veya aman ağzımızın tadı bozulmasın!

Şimdi yeni bir moda var, AKP, Erdoğan her şeyi tek başına yaptı!
Oysa ki, işdünyası karşı devrimciler ile kazan & kazan oynamamış olsa idi, AKP, Gülen devlet'i ele geçirebilir miydi?!

Hikaye kömür, un çuvalı yardımından ibaret değil, yağmalanan milli/ulusal sermaye nakit merkezleri de cabası!

"Aman bir yedik bir yedik, bir gezdik" vb sorma gitsin medyası.
Neo Lale Devri Pres!?

Dünya gidiyor kıyamet'e, nerede bunun süs'ü, püs'ü vaveylası!
"Laik olmadan da olur", denilerek geçen bu kaçıncı yılbaşı!?

Tunus, Mısır'ın zemini kaygan, Türkiye başka hikaye.
Ukrayna dilemması.

Demem o deme değil şu deme:
Dünyayı değiştirmek, ciddi'yet isteyen ve 24 saat üzerinden yaşanması, taşınması gereken bir iddia.

Nüans şurada:
Medeniyet, özgürlük, demokrasi adına dünya'yı değiştirmek.
BOP'ta, daha lüküs tüketim adına, sözde demokrasi vaad'i üzerinden kan banyosu yaptırarak değiştirdiler dünya'nın önemli bir kısmını...

Kaldı ki,Özkök'giller pantalon rengini değiştirdi, pembe'ye, buna rağmen dünya'da pembe'lik kalmadı.
Kanlı noel.

Hasılı:
2002 rakamları ortada.
2012, 2014 rakamlarına bakılacak olursa, dünya'nın bir kesimi demokrasi aşkı adına tepesine bomba yağarken, yağdırılırken, can derdindeymiş...

Dünyanın lüküs tüketen diğer kesimi ise yüzünü, memesini, dudağını gerdirmek için servet harcamış, haz'za saplanmış, fantezi yapmış.

"Yavaş öp çizilmesin, altın dişini satsan ödeyemezsin ameliyat ederini!"

Ezcümle:
Kalmayan sınır güvenlik'i kapsamında, Türkiye'nin lüküs tüketen caddeleri de güven'de değil!

"Biraz da onlar çalsın, hem de iş yapsın" derken, Türkiye mafya'nın elinde oyuncak oldu.

Narko PKK, enerji bazlı IŞİD'le kol kola giren'in hissesine düşen pay ortada.

AKP iktidarında, narko PKK "devlet"leşirken, mafya cirit atarken, Türkiye her geçen gün biraz daha devlet olma biliç'ini kaybediyor, ne o'smanlısı, şuursuzluk had safhada.

"Aman ağzımızın tadı bozulmasın!"
Ne var ki, "güvenlik" kalmadı.

Yani?!

"Hoşgeldin Başkaldırı"?!
Patron'lar Taksim'de Direniş'te.
Hayat memat nüans.

Neo 11 Eylül süreç'i nedir ne değildir?!

Büyük Satranç Tahtası'nda, Putin'i (eski SSCB'yi) ayağa kaldıran hamle'yi kim ya da kimler yaptı?!

Final süreç'inde "İran hamlesi" nedir, ne değildir?!

Türkiye'nin 11 Eylül'ünün "makul şüphelileri" kimlerdir?!

"Tıpkı 1941'de olduğu gibi" sözü Türkiye ve dünya için ne anlam ifade ediyor?!

Bumerang zamanlar?!

1 Mart Tezkeresi öç güncesi ve/veya Bush'giller dönüyor ne mana?!

Çözüm'ün A'sı B'si?!

Ve...
Son olarak...

Zaman Tüneli'nden "BOP, Bush, 11 Eylül, şer eksen'i" ve AKP'nin NATO konseptinde geliş/Ecevit'in gidiş sürecine dair birkaç enstantane:
"ABD’den İran’a ağır suçlama"
"TIME: Saddam’ın devrilmesi İran’a yarar" 
"Irak’tan ’11 Eylül’den beter olur’ uyarısı" 
"Ecevit’ten Saddam’a: Tehlike var"
"Gözler İran’a çevrildi"
"Hatemi: Bush tarihten ders almıyor"
"KUZEY KORE: ABD SAVAŞ İLAN ETTİ"
"Kuzey Kore Bush’a tehdit savurdu"
Zaman: Bush: İran şer ekseninde gerçek bir tehdit

Rice'ın 'şer ekseni'nde altı ülke var!?
ABD Başkanı George Bush'un Dışişleri Bakanlığı'na önerdiği Condoleezza Rice Küba, İran, Kuzey Kore, Zimbabve, Birmanya ve Belarus'u "despotizmin kaleleri" olarak niteledi.

Condoleezza Rice, "Dünyanın geri kalanıyla ilişkimiz monoloğa değil, diyaloğa dayanacak. 21'nci yüzyılın başlarında demokrasi yayılmalıdır. Amerika, tüm kıtalarda baskı gören halkların yardımına koşacak. Küba, Birmanya, İran, Belarus, Kuzey Kore ve Zimbabve tiranlık kalesi olmaya devam ediyor" dedi.

Rice, ABD'nin bu ülkelere demokrasinin gelmesini sağlamak için yardımcı olması gerektiğini söyledi.

Condoleezza Rice'un "despotizmin kaleleri" ifadesi George Bush'un "şer ekseni" tanımlamasını anımsatıyor.

Bush 2002 yılındaki bir konuşması sırasında İran, Irak ve Kuzey Kore'yi ABD'nin güvenliği için tehdit oluşturan şer eksenindeki ülkeler olarak nitelemişti.

Ferai Tınç: Şer ekseni Türkiye için ne anlama geliyor?

Ezcümle:
Hasta Ecevit'ti, hasta Erdoğan oldu.
Irak'tı Türkiye oldu, Saddam'dı neo Saddam RTE oldu.
Final süreç'inin ak saray'daki hasta adamı.
Sil baştan.
1 Mart Tezkeresi öç güncesi.
Soçi.
Bush'giller "Acem alacak" hesabını kapatmak için geri dönüyor.

Mazi kalp'te bir yaradır.
Final süreç'i çok sert.
2015 Şita ve/veya kanlı noel.
just now

Cüneyt Ülsever: Bazı komutanların yatacak yeri yok

Cüneyt Ülsever: Bazı komutanların yatacak yeri yok


Ergenekon-Balyoz Davalarında mağduriyete uğrayan askerleri nasıl savunduğumu okur bilir. Ama bu ülkede bazı komutanların yatacak yeri yoktur! Cüneyt Ülsever yazdı


Eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın, “Cumhurbaşkanı 5 Ocak’ta Bakanlar Kurulu’nu toplayacak”sözlerine Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç sert karşılıklar verdiler. Ancak, bu tepki “Haşa Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu’na Başkanlık etmez!” mealli bir tepki değildir. Yıldırım’ı kasten “Bu durumu açıklamak senin haddin değildir!” tepkisidir.        
Yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimlerden oluşan üç seçimli dönemin (2014-2015) ülkenin makus talihini en fazla etkileyecek dönem olduğunu birkaç yıldır söylüyorum.  
Bu seçimlerin önemi Türkiye’de rejimin değişmesine önayak olacak neticeler verme ihtimalidir. Bu ihtimal de çok yüksektir.
Kreşendo (müzikte sesin şiddetinin kademe kademe artırılması) en geç Haziran 2015’de yapılacak genel seçimle ile azami seviyesine ulaşacak!
                                ***
Türkiye’de rejimin illa ki değişmekte olduğunu 2007’de yapılan referandumdan beri 7 yıldır haykırıyorum. Üstelik değişiklik, hiçbir partinin programında olmadığı halde, sadece bir inatlaşma sonucunda, askerin “Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamaz!” diyerek bilmem kaçıncı kez haddini aşması üzere ortaya çıktı.
2013 yılına kadar da kimse benim gibi kişilerin uyarılarını iplemedi.
                                  ***
Cumhurbaşkanı’nı milletin seçmesine karar veren refernadumdan sadece 3 gün sonra 2007’de şöyle yazmıştım: 
“Rejim değişti farkında mısınız?
… 21 Ekim günü Türkiye’de rejim milletin oyları ile değişti! Ama merak etmeyin! Şeriat falan gelmedi.
Türkiye’de 21 Ekim 2007 günü parlamenter-demokratik rejim sona ermiştir.
Yerine başkanlık rejimi mi gelir, yarı-başkanlık rejimi mi gelir, şimdiden kestiremiyorum ama artık bu ülke parlamenter-demokrasi ile yönetilemez.
Millet cumhurbaşkanını kendisi seçmeye karar verdiği anda, ama bilerek-ama bilmeyerek parlamenter demokrasiye son vermiştir.” (Hürriyet-24.10.2007)
                                  ***
Kimsenin ciddiye almamasına rağmen“konuyu” yıllardır irdeliyorum.
Örneğin 12 Haziran 2011’de yapılan son genel seçimlerden önce şöyle yazmışım:
“Benim seçimle ilgili tahminim AKP’nin tek başına iktidar olmak için yeterli 276 milletvekili sayısını aşacağı ama tek başına Anayasa’yı değiştirmek için gerekli 330 milletvekili sayısına ulaşamayacağıdır! ...
Çeşitli defalar belirttim. Millet 2007’de bir sonraki Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesine karar verdiği andan itibaren zaten parlamenter demokraside tadilat yapılmasını otomatikman gerekli hale getirmişti.
Halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin Anayasa ve ilgili kanunlarda yeniden tarif edilmesi elzemdir. 
Bu anlamda Anayasa değişikliği cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçileceği 2014’den evvel mutlaka yapılmak zorundadır…” (Odatv-09.06.2011)
                                  ***
Seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın TBMM’ce “güven oyu yoklaması” ile atanmış Başbakan’a oranla daha yetkin olmasına bugünkü Anayasa da cevaz veriyor. O durumu da örneğin şu cümleler ile açıklıyordum:
“2014’de seçimle ilk cumhurbaşkanını seçtiğimiz andan itibaren ortaya şöyle bir ikilem çıkacak:
Genel seçimler partilerin milletvekili sayısını tayin eder. Başbakan milletvekili sayısının dağılımına göre Cumhurbaşkanı tarafından tayin edilir, TBMM’den güvenoyu alır.
Başbakan’ın en üstün irade olan halk tarafından seçilmesi söz konusu değildir… Siyaseten en güçlü yönü TBMM’de en fazla sandalyeye sahip partinin genel başkanı oluşudur. Bu özelliğini kaybettiği anda Başbakanlığı da sona erer. Örneğin eski Başbakanlardan Yıldırım Akbulut ANAP Genel Kurulu’nda parti liderliğini Mesut Yılmaz’a kaptırdığı gün Başbakanlığı da terk etmek zorunda kalmıştır.
2014’de seçilecek cumhurbaşkanı ise en üstün irade olan halk tarafından bizzat seçilecektir (Hiçbir makam onu görevden alamaz)… Açıkçası 2014’den itibaren cumhurbaşkanı başbakandan çok daha güçlü, çok daha meşru bir hale gelecektir. (TBMM’nin üzerine çıkacaktır.)
                                  ***
Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkilerini tayin eden 104. maddede şöyle bir ibare var:
‘Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulu’nu başkanlığı altında toplantıya çağırmak.’
… Eğer Cumhurbaşkanı ‘halk iradesini en güçlü temsil eden kişi (kurum değil) benim. Bundan böyle bütün Bakanlar Kurulu’na ben başkanlık edeceğim. Hali ile tüm Bakanlar Kurulu’nun gündemini ben belirleyeceğim’ derse buna engel olacak hiçbir yaptırım yoktur!” (Yurt Gazetesi-23.05.2013)
                                  ***
Türkiye rejim değiştirmeye bilinçli karar vermedi. Ama 2007 itibari ile cumhurbaşkanı TBMM’de seçilirken, TSK’nın bir kez daha milli iradeye müdahale etmeye kalkışması ve bu duruma AKP’nin “cumhurbaşkanını millet seçsin!” minvalli referandumlu tepkisi ülkeyi rejim değişikliğine götürüyor.
Ergenekon-Balyoz Davalarında mağduriyete uğrayan askerleri nasıl savunduğumu okur bilir. Ama bu ülkede bazı komutanların yatacak yeri yoktur! (en son bkz: 27 Nisan 2007 muhtırası!)
Bu tatsız ama çok önemli konuyu irdelemeye maalesef yeni yılın ilk günü de devam edeceğim! 
Not: Bu yazı yazıldıktan sonra Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu’nu 19 Ocak 2015 günü Beştepe’de toplayacağını ilan etti.
Cüneyt Ülsever / Yurt
Odatv.com