20 Aralık 2014 Cumartesi

Cüneyt Şaşmaz : ADALET

"Dahi odur ki, sonradan herkes tarafından kabul ve takdir edilenleri söylediği günlerde herkes o sözleri deli saçması olarak düşünmüştür."
Atatürk

Meteo: 28 Şubat
Filmin Adı: Adalet/The Equalizer

Film'in mesaj'ı: Para'ya, mafya'ya, lobi'lere, rüşvet/hediye'ye dayalı ABD'deki sistem'in Rus mafyası tarafından nasıl ele geçirildiği anlatıyor.
Kahraman Şerif bu film'de de var.

Özetle, 2014 Türkiyesi bu film'de anlatılan öykü'den farklı değil!

Putin, "Erdoğan sağlam adam" derken akrasındaki güç'e atıf yapıyor.

Yani?!

Uk'rayna dilemması.

Putin, Erdoğan'ın arkasında saf tuttu.
Erdoğan'dan, Acem & Barzan alacaklı olanlar ise Davutoğlu'nun.

1 Mart Tezkeresi öç güncesi.
Meteo: 28 Şubat

Papa, Fransız arabasına bindi, yüksek siyaset ligi'ne mesaj çakıp "sembol bu" dedi.

Nasıl, Barzani'nin TBMM'de maaş'a bağladığı adamları var ise Putin'in de devlet katında, Soçi spin'i kapsamında, enerji bazlı maaş'a bağladığı av'lanmış adamları var.

CIA/FSB makas'ı.
Çok kanl final süreç'i.

Neo II. Dünya HAARP'i saflaşması kapsamında, IV. Güç'ün kalmayan güvenilirlik'i?!

Nedir, ne değildir?!

Sadece Türkiye'de değil, küre'de durum aynı.
Saf'laşma sert ve bıçak sırtı.

Gülen'giller kendilerine göre bir gazetecilik tanımı yapıyor.
Erdoğan'giller de öyle.
Sarıgül tayfa ayrı bir hikaye.

Yüksek demokrat PKK, Apo'giller derseniz, en özgür gündem medya onlarda!
Barzani, parası ile her zeminde yoklama çekiyor.

Demem o ki:
Demokrasi bir kurallar rejimidir.
Aynen futbol, basketbol, hentbol, beyzbol vb spor dalları gibi net olarak sınırları çizilmiş bir yönetim/yaşam biçimidir.

BOP'ta içi boşaltılmış "demokrasi" adı üzerinden başka bir oyun oynandı.
Futbol diye başlandı, basketbola dönüldü, golf üzerinden yüksel'indi, derken kötü oyuncu "Hakem" oldu, "Böyle şey olmaz" diyenlere, "Şimdiye kadar yaptıklarımı sineye çekerken oldu da, bu mu olmadı" cevabı verildi.

Saddam düştü, Barzani kaos'u derinleştirdi.
Isparmaça.
Ukrayna dilemması, Mısır ateş'i.

RTE, Çankaya'da, Davutoğlu Başbakanlık'ta, bu bir şaka ise hiç de gülünç değil!

"Demokrasi getiriyoruz" adı altında devletler yağmalandı, yönetimler devrildi, sınırlar ortadan kalktı.

Muhallebi yerken kırılan diş'ten mukaddem, oyun bitti.

Düne kadar izin verdikleri antidemokratik uygulamalar, yağmalamalar, rüşvet vb hadiseler'e şimdilerde izin yok ise sebep, kalmayan güvenlik ortamı.

Adalet filminde olduğu gibi sistem'in içine kontrol edilemeyen unsurlar girmiş.

Cevabı aranması gereken basit soru şu:
AKP'nin içinde PKK ne kadar var, Barzani ne kadar var, Putin ne kadar var, CIA & Gülen ne kadar var?!

2007 öncesi medya patronajı'na aktarılan paranın kaynağı sır değil!
2007 sonrasında, ex AKP & Gülen koalisyonunun badem gözlerine methiye düzen medya'nın para kaynağı da sır değil, ki şimdilerde o pınar'lar da kurudu.

Demem şu ki:
Erdoğan başbakan olmadan önce oğlu trafik kazası yaptığında medya nasıl üç maymun oynayıp görmezden geldi ise Sarıgül de benzer hikaye.

Üzeyir Garih neden öldürüldü, Alaton niye Erdoğan'ın gizli A Takım'ına üye oldu?!

Erdoğan'ın oğlu Bilal ile yaptığı ak'çasal görüş'meyi yayınlayan medya, Sarıgül'ün oğlu Emir ile kurduğu mafyatik örgütlenmeyi didiklemediği sürece, kamp'laşan okur neden basın'ı ciddi'ye alsın?!

The İmam, Başbakanlık'a yürürken, BOP kapsamında yürütülürken "medya" üzerine düşen görevi yapmış olsa idi, bugün "Al babacım, Alo Fatih" hikayelerini konuşuyor olmazdık.

Hasan Cemal, Erdoğan PR'ı yaptığı 3 Kasım 2002 günlerinin öncesinde nasıl kolpa yapıyor ise yani sorması gereken soruları sormayıp üç maymun oynamış ise bugün Sarıgül için de aynı üçkağıdı çevirmek istiyor.

PR gazeteciliği.

Aynı su'da iki defa yıkanılır mı?!

Erdoğan Saddam'laşırken, Türkiye Irak'laşırken (Filistinleşme, Yugoslavyalaşma, Uk'raynalaşma) kabahat'in en büyük'ü medya'da.

Hasılı, tuz da koktu, güvenlik de kalmadı.

Sözün özü:
Okur, seçmen, izleyici enformasyon bombardımanı altında.
Protein zehirlenmesi.

Gazeteler, tv'ler, mevcut akışı elekten geçirip kendi bakış açılarına göre okura/izleyiciye "Nedir, ne değildir"i doğru ve de net anlatmalı.

Düz haberi artık "ajans, tv, haber portalı, radyo, tivitır mecrası" veriyor, basın/tv geniş açı ile durum'u aktarmalı ki, okur'un/izleyici'nin dikkatini çekebilsin.

Ekrem Dumanlı'nın silahlı terör örgütüne üye ilan edildiği bir ortamda PKK gibi silahlı bir örgüt'ün elinde oyuncak olmuş ise siyasi iktidar, o basit soru muhatabını aramalı:
"AKP üzerinden Türkiye'yi hangi güç merkezleri yönetiyor ve/veya karıştırıyor?!"

Bunu yapmak için de önce zihinlerdeki kirli su boşaltılmalı.
Eski'nin başarı modellemesi eskide kalmalı.

Gazetecilerin gerçek işlerini yapmadıkları dönemler, genelde at izinin it izine karıştığı dönemlerdir.
Bu dönemlerde de en çok gazetecilerin canı acır, acıtılır.

Gazeteci'nin görevi amigoluk yapmak değildir.
Hakikat ne ise onu paylaşmaktır.

Emin Çölaşan'ın, Yılmaz Özdil'in yazamadıklarından fazlasını okur söylüyor zaten.

Bilal/Emir makas'ı.

28 Şubat süreç'inin 'iliştirilmiş mağdur'u Fehmi Koru, o günlerde "Bunu da yazsana şunu da yazsana" diye Uğur Dündar, Zafer Mutlu, Emin Çölaşan vb isimlere çağrı yapıp posta koyuyordu, dönem onların dönem ise sormak gerekmez mi, Koru'gilleri kim susturdu?!

Bu kibarlık'ın esbab-ı mucibesi nedir?!

Netice:
Çankaya'daki gibi hem oyuncu, hem hakem nasıl olunmaz ise hem taraftar hem de taraflı yayıncılık yanyana olmaz.
Eşyanın tabiatına aykırı.

Kuvvetler ayrılığı.
Amigoluk yapmak isteyen için tivitır alemi açık mecra.

Ezcümle:
Neo 1993 şartları.

Demokrasi hayat memat bir kurallar, sınır'ları rejim'i ise her unsur sınır'larını bilecek.

Demokrasi adı altında, faşizan bir kafa ile Neo Sevr oyun'u dayatılmak isteniyor ise mazi kalpte bir yaradır:
Her kim kılıç çeker, kılıç ile ölür.

“İhtilal ne iyi, ne de fenadır.
İhtilali şartlar yaratır.
Eğer şartlar ihtilale gebeyse ve eğer iktidarlar bu şartları gereği gibi değerlendirmezse, ihtilal olur!”
“Eğer, insan hakları yürütülemez, vatandaş hakları zorlanırsa, ihtilal behemahal olur!”
İsmet İnönü (18 Nisan 1960 söylevinden)

“1918’e kadar Fransızlar cumhuriyete inanıyorlardı.
1918’den sonra onları cumhuriyetten iğrendirmek, uzaklaştırmak, yerine ilk dokunuşta dağılıverecek bir demokrasi hayaleti koymak oyununa girişildi.
Dışarıdan düşmanların idare ettikleri oyun ince ve şeytaniydi.
Fakat bu oyuna içeride paraları üzerine titreyenler, iktidar mevkiine susayanlar, bütün hasetçiler, kıskançlar, kabiliyetsizler ve alçaklar kapıldılar.
Fransa’nın yaşaması için cumhuriyet batsın diyenler oldu.
Bu suikastçıların kullandığı başlıca silah basın oldu.
Demokratik bir rejimde basın yalan söylerse rejim de ölüme mahkum olur.
Zira hakimiyete sahip olan millet eğer doğru haber alamazsa hakimiyetini serbestçe kullanamaz.”
Pierre Lazareff

Nüans/fark şurada:
Günümüz medyası düz mantık yalan söylemiyor, kendi saf'laştığı güç merkezi adına hikayeyi bozarak, çarpıtarak yansıtıyor.

İnsan zekasına hakaret ve/veya tüketiciyi kandırmaya yönelik sahte bal operasyonu!

Örnek: "Futbol ayak'la değil el'le de oynanabilir, sopa ile de vurulabilir" dediğin an süreç Harlem üzerinden IŞİD demokrasisi'ne bağlıyor.

Bindiği dalı kesen, kestiren siyasi iktidar'ın başı, tiran'dan ziyade; malum medya'nın anlı şanlı yüz'leri.

Ardak ağaç'ın hikayesi ortada!
Acem barzan balta'nın sapı "IV. güç"ten çıkma!
Medya da siyaset gibi içten çürük.
Değişim elzem.
LARP.

FİNAL SÜREÇ'i: ABD & AB bir yanda Putin diğer yanda, Türkiye'ye UK'rayna muamelesi çekmek istiyorlar ve/veya Ahmet Özal parti kurdu, genel başkan Barzan?!

Bugün Cuma?!
Allah’dan, O’nun her dili bildiğini daha önce akıl edemediği kulları için af dileyelim.
Laf'ın tamamı budur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder