Tayyip Erdoğan’ın son zamanlardaki konuşmalarında, gündemi değiştirmek için gaf üstüne gaf yaptığı görülmektedir. 17 - 25 Aralık Yolsuzluk Haftasını unutturmak için, sürekli ve gereksiz konuşmak kendileri için uygun olabilir ama ne olursa olsun, ne söylerse söylesin, Türk halkı bu Yolsuzluk Haftasını nasıl unutabilir? Ayakkabı kutularındaki paralar, paraların sıfırlanması, evde bulunan para sayma makineleri, rüşvetler, yolsuzluklar unutulmadı ve asla unutulmayacaktır. Bu siyasi iktidarın ve yöneticilerinin bundan kurtulma şansları hiç yoktur.
Amerika’yı müslümanlar keşfetti demek, paranoyanın başlangıcıdır. İlkokul çocuklarına siyasi İslam’ın simgesi olan türban taktırmak, yolsuzluklarını türbanla örtmektir. Kadınların, erkeklerle eşit olmadığını söylemek, ortaçağın karanlık zihniyetinde yaşayanların içlerindeki sapkın duyguların dışa vurumudur. Çocuklarımıza Osmanlıca’yı öğretmeye uğraşmak, suya yazılan yazı gibidir. Doğum kontrolünü ihanet olarak nitelemek, ihanetin tanımını bilmemektir.
İhanet, emperyalist devletlerin büyük işgal planının eş başkanı olmaktır. İhanet, ülkemizin ulusal değerlerini özelleştirme adı altında yandaşlara peşkeş çekmektir. İhanet, sahte ve düzmece kanıtlarla Türk ordusuna ve Türk aydınlarına kumpas kurmaktır. İhanet, ülkemizin ayrıştırılmasına, bölünmesine ve parçalanmasına aracılık etmektir. İhanet, terör örgütüyle pazarlık yaparak, ülkeyi iç savaşa sürüklemektir.
Türkçe ile bilim ve felsefe yapamazsınız demek, bilgisizliktir ve aşağılık kompleksidir. Üstelik iki yıl önce diller arasında ayrımcılık yapmak ırkçılıktır derken, bugün tersini söylemek ne yaptığını, ne dediğini bilmemektir. “Bir gece yattık, sabah kalktık baktık ki o dil yok” söylemi ise, öncelikle harf devrimine karşı çıkmaktır. Asıl amaç, Atatürk Devrimlerini yok saymaktır; özlemini duydukları Arap dili alfabesine dönmek ve ortaçağ karanlığında yaşamaktır.
Bugün tüm seçmenlerin %37 oyuyla cumhurbaşkanı makamında oturan kişinin milyarlık saraylar yaptırıp, herşeye karışarak, kendini padişah sanmak zavallılığından kurtulması gerekir. Zaten tüm bu eylem ve söylemlerden sonra, özendiği Osmanlının 1. Mustafa (1591-1639), 1. İbrahim (1613-1648) ve 5. Murat (1840-1904) adlı padişahlarına benzediği belli olmaktadır. Cumhuriyet ve demokrasiye inanmayanların, ileri faşizme doğru yol aldıkları görülmektedir.
Dindar ve kindar nesiller yetiştirme hedefinde olanların, aydınlanmadan, bilimden, çağdaşlıktan, felsefeden, sanattan ve kültürden payını alamamış olanların ülkemizde yönetici olmaları, üstelik en üst makamda bulunmaları çok büyük bir talihsizliktir. Doğum kontrolü ile uğraşmak yerine, ülkenin kontrolüyle uğraşması gerekenler, yolsuzlukların unutulması için boş yere çaba harcamaktadırlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, sonları paralelcilerle birlikte Yüce Divan olacaktır.
Milletçe yaşadığımız bütün bu olumsuzluklara karşın, 2015 yılının ülkemize ve tüm dünyaya aydınlık, barış, kardeşlik ve mutluluk getireceğine inanıyorum. Yeni yılda, yine Kemalist ilke ve devrimler ışığımız olacak ve yolumuzu aydınlanacaktır.
İlk Kurşun Gazetesi, 29 Aralık 2014.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder