ATATÜRK'Ü AN(I)LAMAK !
Dil ve Atatürk
Değerli arkadaşlar, Orta Asya, Horasan (Mâvera'ün-nehr) bölgesinde bölgesinde yaşayan Türk kavimleri, istilacı Müslüman Araplar tarafından MS 670-740 yılları arasında, kitleler halinde imha edilerek soykırıma uğratılmış, Kentleri talan edilmiş, genç erkekleri esir ve kızları cariye olarak Arap Ülkelerine götürülmüştü... Bu barbarlığa fazla direnemeyen Türkler sonunda İslam'ı Din olarak kabul etmek zorunda kalmışlardı (bkz. Türkler nasıl Müslüman oldu?-Erdoğan Aydın)
Kara Hanlı Devleti (840-1200) tarihte ilk Müslüman-Türk Devletidir. İslam Dinine geçen Türkler -doğal olarak- Arapların kültürel egemenliği altına da girdiler. “Müslümanlaşmak” adına Arap gelenek ve görenekleri, Arap yazısı, Arap dili, Arap yaşam biçimi (Araplaşmak) yavaş yavaş Türk kültürünü silmeye başladı. Devlet geleneği yerini Ümmet anlayışına bıraktı... (Son 40 yılda bu süreç yeni bir ivme kazandı)
Bu kadar uzun bir girişi neden yaptım?
Arap kültür emperyalizminin en büyük etkisinin DİLalanında olduğunu bir örnekle vurgulamak için.
“...Bağımsızlığını korumayı bilen Türk Ulusu, Dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır”
diyen Büyük Önder Mustafa Kemal'in Alfabe ve Dil Devrimine*rağmen, bugün bile Türkiye Türkçesinde kullanılan sözcüklerin dörtte biri Arapça kökenlidir. (dörtte bir kadarı da Fars, Kafkas, Balkan ve Avrupa dillerinden alıntı sözcüklerdir. Sözlüğümüzün ancak yarısı Öz-Türkçe kökenli sözcüklerden oluşmaktadır.)
Örneğin, “Aile” Arapçadır. “Toplumun temel ögesi sayılan ve Ana-baba-oğul dan oluşan en küçük birimin Türkçe karşılığı olmayışı Türklerde böyle bir kavram olmadığını gösterir” yanılgısına düşmeyelim. “Aile” nin Türkçe karşılığı, bir araya gelmek kökü -Oğ- dan türetilmiş “Oğuş” tur; Ancak ne yazık ki Oğuş diye bir sözcüğü insanlarımızın çoğu bilmez ve kullanmaz… (Oğuş aile, Oğuşluk hane halkı anlamına gelir.)
Bir dilin yabancı bir Dil egemenliği altında özünden nasıl ayrıldığına nasıl yozlaştığına çok güzel bir örnektir bu “aile” kelimesinin öyküsü. Şimdi de benzer etkiyi İngilizce altında yaşıyoruz.
Arapçanın Türkçeyi bozan olumsuz etkisine bir başka örnek “Hatıra” (Anı) sözcüğüdür. Türkçeye Hatıra ve Hatıra’dan türetilmiş “hatırla-mak” eylemi girince bir anlam kayması da yaşandı ve “An-ı-lamak” “Düş-ün-mek” yerine kullanılır oldu, Düşünmek de “Ögünmek” ‘in yerine kaydı… Sonuçta Ögünmek gerçek anlamıyla kullanılmaz oldu ve dilimizden düştü.
Değerli arkadaşlar,
Büyük Atatürk'ün Türk milletine veciz sözü “TÜRK, ÖĞÜN, ÇALIŞ, GÜVEN” içerisinde (yumuşatılmış haliyle) geçen “öğün” sözcüğü, çok kimsenin yanlış bildiği şekliyle, övünmek böbürlenmek, anlamında bir sözcük değildir.
Orta Asya Türkçesinde “ögünmek” bu gün bizim Anadolu Türkçesinde “düşünmek” kelimesiyle belirttiğimiz kavramdı. “fikir” anlamına gelen Arapça sözcüğün Türkçe karşılığı “ög” (bazı Türk lehçelerinde ök, öğ, öy, oy) şeklindedir.öğ-üt ( ar. ders, nasihat) ve öğ-leten -> öğretmen (fikir veren) kelimeleri bu sözcükten kalıntılardır. Türkçe “oy vermek” Arapça “fikrini beyan etmek” anlamına geliyor...
ORTA ASYA ANADOLU
ÖG-ÜN-MEK <--> DÜŞÜNMEK
DÜŞ-ÜN-MEK <--> ANLAMAK
AN-GI-LA-MAK <--> HATIRLAMAK
(Anımsamak kelimesi maalesef Türkçe Dil kurallarına pek uygun olmayan, iyi niyetli bir uydurmacadır)
Dilin arınmasını amaçlayan, Öz Türkçeyi yeniden canlandırmak isteyen Büyük Atatürk, Bilge Kağanın 1200 yıl önceden Türk ulusuna seslenişine benzer şekilde,
“Türk, öğün, çalış, güven” demiştir; bunun açılımı kısaca şöyledir;
Önce düşün, kafanı çalıştır,
Sonra kolunla, bedeninle çalış ve üret;
İşte o zaman geleceğe güvenebilirsin…
Övünebilmek için önce ögünmek gerekir. æ
"Türk, Ögün. Çalış. Güven" 1935 M. Kemal Atatürk
"Ey Türk Budunu, Ögün..." 735 Bilge Kağan
İşte Mustafa Kemal’i hep andığımızı (yani hatırladığımızı) ama doğru dürüst düşünmediğimizi (yani anlamadığımızı) gösteren küçük bir örnek vermiş oldum...
***
Değerli arkadaşlar, Kavramsal birliktelik olmadan söylemsel ve eylemsel birlikteliğin olmayacağını biliyoruz. Türkiye’de yaşanan sosyal sorunların temelinde Mustafa Kemal’in erişmek istediği Dil birliğinin eksikliğini görüyorum. Laiklik, Millet, Cumhuriyet, Devrim, Halkçılık, Özgürlük, Demokrasi, Bağımsızlık, Tarafsızlık, Adalet, Eşitlik vb. onlarca Kavram çok sık kullanılıyor ama çok farklı algılanıyor.(Üniversite Giriş sınavında en düşük notları alanların girdikleri Türkçe Öğretmenliği bölümünden mezun yeteneksiz ve gönülsüz Dil öğretmenlerinin elbette büyük kusuru var bu konuda)
İşte bu nedenle Büyük Önder ilk defa Dünya’da Örneği tek olan Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesini kurmuştu. Çünkü Mustafa Kemal Ortak bir Coğrafyada Ortak geçmişi olan bir toplumun ancak Ortak bir dille anlaşarak barış içerisinde birlikte yaşayabileceğini düşünmüştü. Şöyle demişti Dil ve Ulus bağlamında;
“…Ulusal duygu ve dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir…”
Son olarak size Hayyam’dan bir şiir gönderiyorum; “Hayyam’ın da sırası mı şimdi?” demeyin… Bence Hayyam da 800 yıl öncesinden sanki Mustafa Kemali aramıştı...
Sevgilerimle. æ
Bir insan olmalı, hem dinleyen, hem dinleten,
Söz'ü sesli de, sessiz de ileten,
İziyle yürüten, gözüyle titreten...
*
Bir insan olmalı, Güneş'e ışığını yansıtan...
Gölgeye, ötedeki aydınlığı anlatan,
Hayalin acısına, gerçeğin tadını katan…
*
Bir insan olmalı, en yalın haliyle, en zor anlaşılan,
Gönlüne sırça bir körpüyle ulaşılan,
Bazan uzaklaşan, bazan da uzlaşılan...
*
Bir insan olmalı, hem ateşi, hem suyu barındıran,
Gâh durgun, gâh bir volkanı andıran,
Zıtları barıştırıp, dengeye inandıran...
*
Bir insan olmalı, İnsanlığa ulaşan,
Amaçları aşan, salt üretip, yaşayan...
Bir insan ki, İnsanlığa yaraşan...
Hayyam
MUSTAFA KEMAL
DAĞ BAŞINI EFKÂR ALMIŞ
GÜMÜŞ DERE DURMAZ AĞLAR
GÖZ YAŞINDAN KANA KESMİŞ GÖZLERİM
BEN AĞLARIM ÇAYIR AĞLAR ÇİMEN AĞLAR
AĞLAR AĞLAR CİHAN AĞLAR
MIZIKALAR İNİLER IRLAM IRLAM DÖVÜLÜR
ALTMIŞ ÜÇ İLİMİZ ALTMIŞ ÜÇ YETİM
YILLAR GELİR GEÇER KUŞLAR GELİR GEÇER
HER GEÇEN SENİ BİZDEN PARÇA PARÇA GÖTÜRÜR
MUSTAFA'M MUSTAFA KEMAL'İM
*
DİZ DÖVDÜM
GÖZLERİM ŞAVKI AKTI SAKARYA'NIN SUYUNA
SAKARYA'NIN SULARI NÂMIN SÖYLEŞİR
HEMŞEHRİM SAKARYA ÖKSÜZ SAKARYA
ANKARA'DAN UÇAN KUŞLAR
KEMAL'İM DER GÜNLER GÜNÜ ÇAĞRIŞIR
KAHROLUR BULUTLARA KARIŞIR
GÖK BULUT YAŞMAK BULUT
UCA DAĞLAR DEV BOYUNLU MORCA DAĞLAR
DİVAN DURMUŞ BEKLEŞİR
MUSTAFA'M MUSTAFA KEMAL'İM
*
NASIL BÖYLE VARIP GELDİN HOŞ GELDİN
ÇINGI KAYMIŞ YALAZLANMIŞ GÖZLERİN
ŞOL YÜZÜNDE GÜNEŞ SÜDÜ SICAKLIK
ELLERİNDEN ÖPERİM MUSTAFA KEMAL
SENİN DALIN YAPRAĞIN BİZ SENİN FİDANLARIN
BİZ BUNLARI YAPMADIK
SEN ELBETTE BİLİRSİN BİLİRSİN MUSTAFA KEMAL
ELSİZ AYAKSIZ BİR YEŞİL YILAN
YAPTIKLARINI YIKIYORLAR MUSTAFA KEMAL
HANİ BİR VAKİTLER KUBİLAY'I KESTİLER
ÇÜN BUYURDUN KESENLERİ ASTILAR
SEN UYUDUN ASILANLAR DİRİLDİ
MUSTAFA'M MUSTAFA KEMAL'İM
*
KARALAR KUŞANMIŞ KARADENİZ AKMAM DİYOR
DOKUNMAYIN AĞLAMAKTAN BIKMAM DİYOR
BU GECE KIYAMET GECESİ BU VAPUR BANDIRMA VAPURU
YATTIĞI YER NUR OLSUN MUSTAFA KEMAL
BEN ÖLÜMDEN KORKMAM DİYOR
KORKMAM DİYEN DİLLERİ TOZ OLDU TOPRAK OLDU
DEĞİRMEN DÖNDÜ DOLANDI YILLAR OLDU
BİR KUSUR İŞLEDİK BAĞIŞLAR MI KİM BİLİR
O BİZE ÖĞRETMEDİ KAZAN KALDIRMASINI
GÜNAHI VEBALİ ÖĞRETENİN BOYNUNA
ERDİRİP OLDURANA ANA AVRAT SÖVMESİNİ
YÜREĞİM KIRILDI KANIM KURUDU
VAR GİT KARADENİZ VAR GİT BAŞIMDAN
MIZIKA ÇALINDI DÜĞÜN MÜ SANDIN
BİR YOL KOYUP GİDENİ GELİR Mİ SANDIN
MUSTAFA'M MUSTAFA KEMAL'İM
*
ANKARA'NIN TAŞINA BAK
TUT Kİ BAKTIM UZAR GİDER EFKÂRIM
ÇAYIR AĞLAR ÇİMEN AĞLAR BEN AĞLARIM
GÖZLERİMİN YAŞINA BAK
ANKARA KALESİ'NDE RASATTEPE'DE
BİR AKÇA ŞAHAN GEZER DOLANIR
YAŞIN YAŞIN MEZARINI ARANIR
ŞU DÜNYANIN İŞİNE BAK
MUSTAFA'M MUSTAFA KEMAL'İM
GÜMÜŞ DERE DURMAZ AĞLAR
GÖZ YAŞINDAN KANA KESMİŞ GÖZLERİM
BEN AĞLARIM ÇAYIR AĞLAR ÇİMEN AĞLAR
AĞLAR AĞLAR CİHAN AĞLAR
MIZIKALAR İNİLER IRLAM IRLAM DÖVÜLÜR
ALTMIŞ ÜÇ İLİMİZ ALTMIŞ ÜÇ YETİM
YILLAR GELİR GEÇER KUŞLAR GELİR GEÇER
HER GEÇEN SENİ BİZDEN PARÇA PARÇA GÖTÜRÜR
MUSTAFA'M MUSTAFA KEMAL'İM
*
DİZ DÖVDÜM
GÖZLERİM ŞAVKI AKTI SAKARYA'NIN SUYUNA
SAKARYA'NIN SULARI NÂMIN SÖYLEŞİR
HEMŞEHRİM SAKARYA ÖKSÜZ SAKARYA
ANKARA'DAN UÇAN KUŞLAR
KEMAL'İM DER GÜNLER GÜNÜ ÇAĞRIŞIR
KAHROLUR BULUTLARA KARIŞIR
GÖK BULUT YAŞMAK BULUT
UCA DAĞLAR DEV BOYUNLU MORCA DAĞLAR
DİVAN DURMUŞ BEKLEŞİR
MUSTAFA'M MUSTAFA KEMAL'İM
*
NASIL BÖYLE VARIP GELDİN HOŞ GELDİN
ÇINGI KAYMIŞ YALAZLANMIŞ GÖZLERİN
ŞOL YÜZÜNDE GÜNEŞ SÜDÜ SICAKLIK
ELLERİNDEN ÖPERİM MUSTAFA KEMAL
SENİN DALIN YAPRAĞIN BİZ SENİN FİDANLARIN
BİZ BUNLARI YAPMADIK
SEN ELBETTE BİLİRSİN BİLİRSİN MUSTAFA KEMAL
ELSİZ AYAKSIZ BİR YEŞİL YILAN
YAPTIKLARINI YIKIYORLAR MUSTAFA KEMAL
HANİ BİR VAKİTLER KUBİLAY'I KESTİLER
ÇÜN BUYURDUN KESENLERİ ASTILAR
SEN UYUDUN ASILANLAR DİRİLDİ
MUSTAFA'M MUSTAFA KEMAL'İM
*
KARALAR KUŞANMIŞ KARADENİZ AKMAM DİYOR
DOKUNMAYIN AĞLAMAKTAN BIKMAM DİYOR
BU GECE KIYAMET GECESİ BU VAPUR BANDIRMA VAPURU
YATTIĞI YER NUR OLSUN MUSTAFA KEMAL
BEN ÖLÜMDEN KORKMAM DİYOR
KORKMAM DİYEN DİLLERİ TOZ OLDU TOPRAK OLDU
DEĞİRMEN DÖNDÜ DOLANDI YILLAR OLDU
BİR KUSUR İŞLEDİK BAĞIŞLAR MI KİM BİLİR
O BİZE ÖĞRETMEDİ KAZAN KALDIRMASINI
GÜNAHI VEBALİ ÖĞRETENİN BOYNUNA
ERDİRİP OLDURANA ANA AVRAT SÖVMESİNİ
YÜREĞİM KIRILDI KANIM KURUDU
VAR GİT KARADENİZ VAR GİT BAŞIMDAN
MIZIKA ÇALINDI DÜĞÜN MÜ SANDIN
BİR YOL KOYUP GİDENİ GELİR Mİ SANDIN
MUSTAFA'M MUSTAFA KEMAL'İM
*
ANKARA'NIN TAŞINA BAK
TUT Kİ BAKTIM UZAR GİDER EFKÂRIM
ÇAYIR AĞLAR ÇİMEN AĞLAR BEN AĞLARIM
GÖZLERİMİN YAŞINA BAK
ANKARA KALESİ'NDE RASATTEPE'DE
BİR AKÇA ŞAHAN GEZER DOLANIR
YAŞIN YAŞIN MEZARINI ARANIR
ŞU DÜNYANIN İŞİNE BAK
MUSTAFA'M MUSTAFA KEMAL'İM
Attila İlhan
Bu şiiri fotograflar eşliğinde Atilla İlhan'ın kendi sesinden dinlemek isteyenler aşağıdaki erişkelere tıklayabilirler.
*Mustafa Kemal’in önderliğindeki Dil Devrimi olmasaydı, bugün “Bir üçgenin alanı taban uzunluğu ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir.” yerine, “Bir müsellesin mesaha-i sathiyesi, kaidesinin irtifaına hâsıl-ı zarbının nıfsına müsavidir” diyecektik.
MUSTAFA KEMAL FOTOGRAF ARŞİVİNDEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder