27 Kasım 2014 Perşembe

Su

Profesör, elinde, içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı.

“Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?” diye sordu.


Öğrenciler, ’50gr!’ …. ’100gr!’ …. ’125gr’ cevabını verdiler.



“Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem” dedi profesör ve

devam etti:

Ama, benim sorum şu:

Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?”

- Hiçbir şey

- Tamam, peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?

- Kolunuz ağrımaya başlardı.

- Haklısın; peki ya 1 gün boyunca tutsam ne olur?

- Kolunuz iyice ağrır, adaleniz spazm yapar, belki de

çözüm bulmak için hastaneye gitmek zorunda kalırsınız.

Sorularına cevap alan profesör, can alıcı noktaya temas etti:

- Peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme ortaya 

çıktı mı?

Öğrenciler bir ağızdan cevapladılar:

“Hayır.”

- Peki o takdirde, zaman içinde kolun ağrımasına ve kas spazmına yol 

açan olay neydi?

Profesör ikinci bir soru daha sordu:

- Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir bu durumda?


- Bardağı bırakırsanız, rahatlarsınız.

Profesör beklediği cevabı almıştı.

Öğrencilerini kutladı ve bütün bu soruları sormasına sebep olan 

açıklamayı yaptı:

“Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Onları kafanda birkaç dakika 

tutarsan, bir sorun yaratmaz.Uzun bir süre düşünürsen, başın ağrımaya 

başlar. Ama hiç aklından çıkarmazsan,artık başka bir şey düşünemez 

hale gelirsin; bu seni bitirir. Elbette hayatınızdaki sorunları 

düşüneceksiniz; halletmeye çalışacaksınız.Ama en önemlisi, onları, her 

günün sonunda, uyumadan önce yere bırakmaktır.Bu şekilde strese 

girmez ve sabah taze bir beyinle uyanırsınız. Taze bir güne,yeni 

sorunlarla mücadele azmini kazanarak başlamış olursunuz. Bu yüzden 

arkadaşlarınıza vereceğiniz en önemli tavsiye,

‘Bardağı yere bırak’ olmalıdır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder