“Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?” diye sordu.
Öğrenciler, ’50gr!’ …. ’100gr!’ …. ’125gr’ cevabını verdiler.
“Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem” dedi profesör ve
devam etti:
“
Ama, benim sorum şu:
Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?”
- Hiçbir şey
- Tamam, peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?
- Kolunuz ağrımaya başlardı.
- Haklısın; peki ya 1 gün boyunca tutsam ne olur?
- Kolunuz iyice ağrır, adaleniz spazm yapar, belki de
çözüm bulmak için hastaneye gitmek zorunda kalırsınız.
Sorularına cevap alan profesör, can alıcı noktaya temas etti:
- Peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme ortaya
çıktı mı?
Öğrenciler bir ağızdan cevapladılar:
“Hayır.”
- Peki o takdirde, zaman içinde kolun ağrımasına ve kas spazmına yol
açan olay neydi?
Profesör ikinci bir soru daha sordu:
- Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir bu durumda?
- Bardağı bırakırsanız, rahatlarsınız.
Profesör beklediği cevabı almıştı.
Öğrencilerini kutladı ve bütün bu soruları sormasına sebep olan
açıklamayı yaptı:
“Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Onları kafanda birkaç dakika
tutarsan, bir sorun yaratmaz.Uzun bir süre düşünürsen, başın ağrımaya
başlar. Ama hiç aklından çıkarmazsan,artık başka bir şey düşünemez
hale gelirsin; bu seni bitirir. Elbette hayatınızdaki sorunları
düşüneceksiniz; halletmeye çalışacaksınız.Ama en önemlisi, onları, her
günün sonunda, uyumadan önce yere bırakmaktır.Bu şekilde strese
girmez ve sabah taze bir beyinle uyanırsınız. Taze bir güne,yeni
sorunlarla mücadele azmini kazanarak başlamış olursunuz. Bu yüzden
arkadaşlarınıza vereceğiniz en önemli tavsiye,
‘Bardağı yere bırak’ olmalıdır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder