22 Ocak 2015 Perşembe

Cüneyt Şaşmaz : Atatürk’ün "Yurt Gezileri"nin Kamuoyu Oluşturmadaki Rolü/7

Atatürk, yaptığı inkılâplarla çağdaş bir seviyeye ulaştırmaya çalıştığı yeni Türkiye Devleti'nin, artık, Avrupalının hafızasında yer eden üzeri çarşaflı, başı fesli, her açıdan geri kalmış bir millet olmadığını tüm dünyaya göstermek istemiştir.
Seyyar Sergi–Karadeniz Vapuru bu düşüncenin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
Kaynakça
42. Milliyet Gazetesi, 01 Haziran 1926;
Vakit Gazetesi, 01 Haziran 1926;
Hâkimiyet-i  Milliye, 02 Haziran 1926;
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c.II, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1997, s. 258.
43. Hâkimiyet-i Milliye, 03 Haziran 1926–07 Haziran 1926;
Kocatürk, age, s.275.
44. Hâkimiyet-i Milliye, 09 Haziran 1926;
Vakit Gazetesi, 09 Haziran 1926;
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c.III, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, s.118.
45. Hâkimiyet-i Milliye, 11 Haziran 1926;
Vakit Gazetesi, 11 Haziran 1926;
Önder, Adım Adım Türkiye, s. 88.
46. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara 1999, s.153.
47. Karesi Gazetesi, 14 Haziran 1926.

Atatürk, Türkiye’yi dünyaya tanıtacak bir proje fikrini 1925 yılında ortaya atmıştır.

Bir müddet tartışılan fikir daha sonra rafa kalkmış ancak dönemin Hariciye Vekili Ali Cenani Bey vasıtasıyla Seyyar Sergi projesi ortaya atılarak, Karadeniz Vapuru hayata geçirilmiştir.

Türkiye’yi temsilen pek çok ürünün (Hereke halısı, Kütahya çinileri, Hacı Bekir lokumları ve hatta canlı tiftik keçisi vb) sergilendiği gemi 12 Haziran 1926’da Türkiye’yi temsil eden 258 kişilik mürettebatı ile İstanbul’dan Mudanya’ya gelerek yolculuğuna başlamış, 12 ülkede 16 şehri ziyaret eden gemi 86 gün süren yolculuk sonrasında 5 Eylül 1926’da yurda dönmüştür.48

Mudanya’dan Karadeniz vapuruna binen Atatürk, gemi ile Bandırma’ya giderek, yolculuk boyunca Karadeniz vapurunu incelemiştir.

Gazi Paşa on bir buçukta Karadeniz’in merdivenine binmiş bulunuyorlardı...

Seyyar sergide bulunan Riyaseti Cumhur Orkestrası selam havasıyla büyük Gazi’mizi selamladı...

Gazi Paşa hazretleri sergi tertip heyetinin yol göstermesiyle evvela serginin teşhir kısmını geçerek mamul ve sanat eserlerimizin ayrı ayrı pavyonları karşısında her birini dikkatle incelediler.

Sergi komiseri, Gazi’ye sırlı cam üretimi hakkında izahat verdi.
Büyük Gazi “çok güzel, çok güzel” diyorlardı.
Sonra satış kısmına geçildi.

İş Bankası’nın şubesi bilhassa fevkalade dikkat çekici bir şekilde süslenmişti.
Reis-i Cumhur Hazretleri takdir ettiler.
Fındıklarımız, pamuklarımız ve bilhassa madenlerimiz üzerinde fazla meşgul oldular.

Sergi daireleri tamamen gezildikten sonra Gazi Paşa Hazretleri Rauf Bey’e dediler ki:
‘Muvaffak olmuştur.
Her halde iyi tesir bırakacak eserdir.
Müteşebbislerini tebrik ederim.’
Nihayet incelemeler bittikten sonra yukarı kattaki güverteyi teşrif ve orada sergi hakkında memnuniyetlerini beyan ederek serginin defterine şunları kaydettiler:49

“Sergi, başarıya ulaşmış bir eserdir.
Bende gayet iyi izlenimler meydana getirdi.
Sunuş tarzı çok iyidir.
Hazırlayıcısını takdir ve tebrik ederim.”50

Karadeniz Vapuru ile ulaştığı Bandırma’da durmayarak Balıkesir’e geçen Gazi Paşa aslında İzmir’e gitmeyi planlamıştır.

Fakat bu plandan İzmir Valisi Kazım Bey’in (Dirik) telgrafı üzerine vazgeçmiştir.
Çünkü bu telgrafta, İzmir’de Atatürk’e bir suikast girişiminin ortaya çıkarıldığı ve bu yüzden de Atatürk’ün İzmir’e gelişinin ertelenmesi rica edilmektedir.

Suikast girişiminden dolayı çok üzüldüğü bilinen Atatürk durumu çevresine yansıtmayarak programına devam etmiştir.

Her zamanki gibi önce resmi ziyaretlerini yapan Atatürk evvela Belediye, Öğretmenler Derneği ve Türk Ocağı’nı ziyaret etmiş ardından İdman Yurdu Lokali’ne giderek gençlerle sohbet etmiştir.51

Atatürk, inkılâpları çok yönlü düşünmüştür.
Ama her şeyin başında bu inkılâpları gelecek nesillere  aktaracak gençler gelmektedir.

Bu yüzden gittiği her yerde gençlerle de konuşarak, fen, ziraat, tıp gibi alanlarda olduğu kadar sanat ve spor alanında da gençleri teşvik edici olmuştur.

Sanata verdiği gibi spora da önem vermiştir.
Her şey, modern ve yeni bir ulus inşası içindir.

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren modern spor bilgisi ve uygulamaları ülkeye taşınarak jimnastik, artistik danslar, tenis, gülle ve trapez gibi spor dalları öğretilerek çağdaş ve modern bireylerden oluşan bir ulus yaratılması hedeflenmiştir.
Beden eğitimi ve yeni spor dallarını topluma tanıtacak ve geleceğin beden eğitimcilerini yetiştirecek etkin şahsiyetlerin gayretiyle dönemin gereksinimleri karşılanmaya çalışılmış, dönemin başarılı öğrencileri eğitim için Avrupa’ya gönderilirken Avrupa’nın ünlü spor adamları da resmi olarak Türkiye’ye davet edilmiştir.

Kaynakça
48. Ayrıntılı bilgi için bkz. Nesrin Atıcı, 1926 Yılı Türk Basınında Gazi Mustafa Kemal ve Türk İnkılabı, (Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Sakarya 2010;
Ayrıca bkz. “Karadeniz: Seyr-i Türkiye Belgeseli”, NTV, 21 Nisan 2007.
İlgili makale için bkz. “KARADENİZ: Seyr-i Türkiye” NTV’de, http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/405924.asp#storyContinues(ET: 17/12/2014).
49. Milliyet Gazetesi, 14 Haziran 1926;
İkdam Gazetesi, 14 Haziran 1926;
Cumhuriyet, 15 Haziran 1926.
50. Hâkimiyet-i Milliye, 14.06.1926;
İkdam Gazetesi, 14 Haziran 1926;
Cumhuriyet, 15 Haziran 1926.
51. Hâkimiyet-i Milliye, 14 Haziran 1926–16.06.1926;
Kocatürk, age, s.275–276;
Önder, Adım Adım Türkiye, s.63.

Yurdun her yerinde -köylere varana kadar- sporu özendirici girişimlerde bulunulmuştur.52

Atatürk’e göre dünyada spor hayatı, spor alemi oldukça mühimdir.
Dünyada olduğu kadar Türkler için de mühimdir çünkü bu yalnızca bir spor değil ayrıca bir ırk meselesidir.

Irkın ıslahı ve küşayişi açısından önemli hatta biraz da medeniyet meselesidir.53

İdman Yurdu’nu ziyaretinden bir gün sonra yani 15 Haziran’da Orduevi’ni ziyaret eden Atatürk, ziyareti esnasında suikastçıların bir kısmının tutuklandığı haberini alır almaz Balıkesir’de daha fazla kalmayarak aynı günün akşamı, 21.00 sularında İzmir’e hareket etmiştir.54

Hasan Rıza Soyak’ın anılarına göre, suikast ilk olarak, Gazi Bursa’da iken düzenlenmek istenmiş, suikast komitesi bu maksatla Laz İsmail’i ve Gürcü Yusuf’u Bursa’ya göndermeye karar vermiş fakat Gürcü Yusuf bunu kabul etmeyince, Laz İsmail, Nimet Naciye isimli bir bayanı güya eşiymiş ve tedavi amaçlı götürüyormuş gibi yanına alıp Bursa’ya gitmiştir.

Ancak Bursa’da yaptığı incelemeler sonucunda suikastın icrasının mümkün olmayacağını anlayıp geri dönmüş, daha sonra gazeteler Gazi’nin bir haftaya kadar Bursa’dan Balıkesir yolu ile İzmir’e geçeceğini bildirince suikastın icrası İzmir’e bırakılmıştır.55

Bu sırada halk henüz olaydan haberdar değildir.
Ancak olayı haber alan resmi merciler, Gazi’ye üzüntülerini dile getiren telgraflar göndermeye başlamıştır.

Hükümet suikast girişimini 18 Haziran’da gazeteden halka beyan ederek, Gazi’nin İzmir gezisi esnasında yapılması planlanan suikast girişiminin Gazi’nin İzmir’e varışından bir gün evvel ortaya çıkarıldığını, suçluların, bomba ve silahları ile ele geçirildiğini, cezalarının verilmesi için ne gerekiyorsa derhal yapılacağını, belirtmiştir.56
Satır içi resim 1
Hükümetin yayınladığı tebliğ, insanları şaşırttığı kadar öfkelendirmiştir de, suikast tertiplenmeye çalışıldığı haberi üzerine İzmir başta olmak üzere yurdun dört bir yanında halk ayağa kalkmıştır.

Ülkenin çeşitli illerinden Gazi’ye “geçmiş olsun” telgrafları gönderilirken diğer yandan basın vasıtasıyla halk suikast karşıtı gösterilere çağrılmıştır:57

Gazi, olay halka tebliği edildikten sonra, resmi bir basın açıklaması yapmak durumunda kalmış ve bu açıklamanın içinde tarihe geçen o meşhur sözünü dile getirmiştir:

“Benim değersiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır.”58

Açıklamanın yayınlandığı gün olan 20 Haziran’da, Mustafa Kemal, başvekil İsmet Paşa’ya telgraf çekerek derhal yanına gelmesini buyurmuştur.

Suikast haberine hayli üzülmüş olan İsmet Paşa, derhal trene binip yola koyulmuş Atatürk’e bulunduğu İzmir’den katılmıştır.
(Devamı var)

Kaynakça
52. Makbule Sarıkaya, “1925 Prag Pedagoji Kongresinde Bir Türk: Selim Sırrı Tarcan”, Atatürk Yolu Dergisi, sayı:42, Kasım, ss.301-310, s.302.
53. Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c.II, s.259-263.
54. Hâkimiyet-i Milliye, 14 Haziran 1926–16 Haziran 1926;
Kocatürk, age, s.275–276;
Önder, Adım Adım Türkiye, s.63.
55. Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, c.I, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1973, s.366.
56. Hâkimiyet-i Milliye, 18 Haziran 1926.
57. Çağrılar ve protestolar için bkz. Hakimiyet-i Milliye; Ahenk Gazetesi, 21-22 Haziran 1926.
58. Hâkimiyet-i Milliye, 20 Haziran 1926.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder