7 Şubat 2015 Cumartesi

Mustafa Nevruz SINACI : Başkanlık Sistemi Paranoyası, Çelişkiler ve Gerçekler


                                                                                                       
Gelinen nokta itibarıyla Türkiye'de siyaset tıkanmış, mutat eşhas ve siyaset kurumları Cumhuriyet tarihi'nin en kaotik bunalımına sürüklenmiş bulunmaktadır. Burada sorun sadece iktidar veya muhalefet değil, bütünüyle siyaset hukuku ve politik kurumlardır. Zira sıkıntı, milli (medeni) siyaset geleneğinin bilinçsizce terk edilerek evrensel insanlık davası, hak-hukuk, adalet ahlâkı ve "insana hizmet" felsefesiyle bağdaşmayan çıkar odaklı ve batı eğilimli karanlık mecralara girilmesinden kaynaklanmaktadır.
Yaşanan kronik sorun: 'Zulümle abâd' ve "demokrasinin dışlanması" meselesidir.
Güncel politika, devlet idaresinde millet iradesini hâkim kılmaktan uzak, demokratik hak-özgürlük ve güvenlik kavramlarında çelişki içindedir. GSMH-refah payının hak kavramı ve adalet ahlakı yönünde tabana yayılmasında etkisiz; Batıcı bir zihniyetle 'artı değerin' belirli ellerde toplanmasına taraftar olmakla bu; Evrensel hukuk, milli hars, insani boyut, bilinç toplumu, siyaset felsefesi ve yönetim biliminin temel (insani ve sosyal) ilkelerine aykırıdır.
Dolayısıyla halka hizmet, adalet ve hukuk normlarında zaafa düşen siyaset sisteminin ivedilikle restore-rehabilite edilmesi; "Türk İnkılâbı" ile vazedilen objektif ve orijinal ilkelere dönülmesi gerekir. (Atatürk ilke ve inkılâpları) Aksi takdirde 48 yıldır sürüp giden yozlaşma, çürüme, maruz kalınan dezinformasyon, psikolojik savaş, anarşi-terör ve tedhiş, telâfisi kabil olamayacak kadar büyük toplumsal travma, zarar ve hasara neden olabilecektir.
Bu nedenle, sürekli gündeme taşınan sivil Anayasa yerine, bunu sağlıklı, kalıcı-akılcı ve sürdürülebilir kılacak; Namuslu, dürüst ve demokrat millet temsilcilerinin seçim şartlarını oluşturmak çok daha önemli, acil-gerekli ve 'sistemin rehabilite edilmesi' zorunludur. Bu amaçla: AB süreç ve müktesebatının da (siyasi kriterler) gereği 2820 sayılı "SPK" ve seçim mevzuatı köklü bir değişikliğe tabii tutulmak, Siyasi Partilerde kesinlikle Başkanlık sultası önlenmek; Başkanlık süresi iki dönemle sınırlanmak; Siyaset ahlakına aykırı ittifaka teşebbüs, oy kaybı yahut seçimlerden kaçınmada görev hitamı; Mutlak üyelik aidatı; imtina halinde seçme ve seçilme hakkının kaybı; Halkın rıza ve muvafakatine aykırı; Haksız, yolsuz, keyfi, tek taraflı ve antidemokratik bir tasarruf; İnsan hakları, adalet-hukuk nizamının tahakkuk, demokrasinin tesis ve tedavülü (kurumlaşabilmesi) bakımından 'hazine yardımının' derhal ve bütünüyle kaldırılması gerekli ve zorunlu olup;
Marjinal, statükocu, yalancı-talancı, şirket görüntülü "antidemokratik vesayet-emanet, sahip-sulta partileri" (diktatörlükler) yerine "halka-millete ait, (milli irade kaynaklı) atılımcı, açılımcı, katılımcı, adalet ve hukuka saygılı, ilmi zihniyete dayalı, ilkeli, namuslu, dürüst ve demokrat" kitle partilerinin yolu açılmalıdır. Zira siyasi partiler; halka dayalı olmak, milletten kuvvet almak, gündemi tabandan belirlenmek, üyelerce denetlenmek, parti içi demokrasiyi tam yaşamak, yaşatmak ve milletin nabzını ve iradesini mutlaka yansıtmak zorundadır.
Bu bağlamda, Parti içi demokrasi kesin ilke ve kurallara bağlanmalı, mevcut zorunlu organlara ilâveten "Denetleme Kurulları" kurulmalı, her tür kongre organ seçimi hür irade ve genel seçimlerde uygulanan tercihli-çarşaf liste ile yapılmalı, kulis yapanlar ve anahtar liste çıkaranların ihracına ilişkin hüküm konulmalı ve tüzükler buna göre tahkim edilmelidir.
Siyasi Partiler vaat, taahhüt ve projelerini YSK ve YCBS'na beyanla tescil ettirmeli, zamanaşımı olmadan vaatlerinden sorumlu tutularak siyasete onur, saydamlık ve sorumluluk kazandırılmalı, böylece toplumsal bilinç, ilim, yetenek ve kalite desteklenerek, gerçek hukuk devleti ve kavi demokrasilerde olduğu gibi, insan hakları ve adalet sisteminin gelişmesine katkı sağlanmalıdır. Ki, başkanlık sistemi tartışmalarının yerini akıl ve mantık alabilsin.
Ayrıca iktidar, uygulamadığı proje, yerine getirmediği vaat ve taahhütten dolayı aleyhlerine dava ikame, tazminat, icra-i takip ve kapatma dâhil her türlü yasal hükümle SPK tahkim edilmeli. Açılacak davalar ücretsiz olmalı, adaylar ve Partilerince açıklanan hususlar Seçim Kurulları, Cumhuriyet Savcıları, mülki idare ve mahalli güvenlik kurumları tarafından belgelenip, tescil edilerek takibe konulmalıdır.
Kitle Partileri Nizamı ve Sistemin Rehabilitasyonu
Mustafa Nevruz SINACI
Siyasi partiler içinde vaki olaylar, hak gaspı, ihlal ve ihtilâflar ile bunlara karşı ikame edilebilecek davalar fevkalade mahdut, muğlâk ve merci-i muhataptan yoksundur. Oysa vuku-u halinde bu itiraz, şikâyet-takip ve davalara süre kaydı olmaksızın derhal bakmaya yetkili özel ihtisas mahkemeleri kurulmak zorundadır. Bu, üyeler yönünden bir hak ve acil ihtiyaçtır.
298 Sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkındaki kanunla 2839 Sayılı milletvekili seçimi kanunu da sorunludur. Bu kanunlar bütün usul, esas, ruh ve ilkeleri ile bütünüyle değiştirilerek "temsilde adalet, yönetimde ilmi, insani ve demokratik istikrar" ilkesi esas alınmalıdır. Değişiklikte iki turlu dar bölge sistemi esas alınarak her bölge bir vekil çıkaracak şekilde düzenlenmeli, bakanlık sayısı zaten de'facto varit (örtülü olarak mevcut) başkanlık sistemine geçiş doğrultusunda yeniden düzenlenmelidir.
Sistemin yapılanmasında mutlaka "yedek vekillik" ihdas edilerek; Ölüm, yüz kızartıcı suç (cürüm), istifa (istifa müessesesi hukuken tek taraflıdır) ve parti değiştirme halinde derhal ilişik kesme ve yedekten çağrı esası uygulanarak, mevcut kokuşmuşluk, yozlaşma-çürüme ve dejenerasyona karşı radikal önlemler alınmalı, suiistimalci, din tüccarı, siyaset simsarı ve ihanet şebekelerince oluşturulan "ahlâksız vekil pazarları" dönemi ebediyen kapatılmalıdır.
Böylece, ara ve erken seçim sorunu ortadan kalkacak, büyük ölçüde maddi tasarruf sağlanacak;.Ülke gerçek istikrar, barış-huzur, ve devlet umuruna kavuşacaktır. Kemali basiret, adalet-hukuk ve insaniyet bu şekilde hâkim olur. Aşamalarla başkanlık sistemine geçilmesi halinde; Milletvekillerinin Yasama ve Denetleme-Araştırma-Soruşturma görevi hariç olmak üzere, bakanlık görevi dâhil yürütme de yer almaları mümkün olamaz. Bakanlık isteyenin ve bakan olanın milletvekilliği sona erer. Böylece Partiler, kitle ve halk iradesine rücu eder.
Kürsü masuniyeti hariç tüm ayrıcalık dokunulmazlık ve imtiyazların tamamına son verilmesiyle "namuslu-dürüst-ilkeli-kaliteli, onurlu-sorumlu demokrat" rejim imkân ve ortamı yakalanabilir. Dahası, TBMM kadrosu beher 10 vekile bir sekreter düşecek tarzda yeniden düzenlenmeli, meclisin bütün çalışan ve görevli sayısı azami vekil sayısı ile sınırlanmalıdır.
Ayrıca, Milletvekili maaşı asgari ücrete endekslenmeli "milletvekilleri asgari ücretin katlarına endekslenmeli, emeklilik ve özlük hakları SGK'ya tabii vatandaştan farklı olamaz" hükmü "değiştirilemez bir kural" olarak ilgili yasa, tüzük ve Anayasaya konulmalıdır. Sosyal adaletin temini ve ücretler arasında denge bu kriterin konulması ve uygulanmasına bağlıdır.
Buna paralel yapılacak bir ekleme ve düzenleme ile de; Milletvekillerinin kamu kurum ve kuruluşları üzerinde cari tasallut, takip ve tahakkümlerine son verilmeli, vekillerin rüşvet yahut iltimasa teşebbüsleri suç sayılmalıdır. Zira asiller için suç teşkil eden fiil, faili olmaları halinde vekillere "ağırlaştırılarak" kapsama alınmazsa adaletin sağlanması, hukuk devletinin sağlıklı-kalıcı kılınması kabil değildir. Siyasette ve siyaset kurumlarında üretim, kalite, onur, ilke ve erdemi yakalamanın başkaca bir yolu yoktur.
Bu bağlamda il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliği de "mahalle muhtarlığı" ile birleştirilerek belediyeler siyasetten soyutlanmalıdır. Uygulanacak iki turlu seçinin 1. turunda köy-mahalle muhtarları ile bağımsız belediye başkanları seçilmeli, ikinci turda (seçilememesi halinde) en fazla oy alan 2 başkan adayı yarışmalı, aynı zamanda birinci turda seçilmiş olan muhtarlar arasından belediye meclisi ve il genel meclisi üye seçimleri yapılmadır.
Hedef: Yerel yönetimlerde katılımcı demokrasi, uzlaşma kültürü ve etkin hizmet yolunun açılmasıdır. Mevzuat bu doğrultuda yeniden ve yerinden yönetim ilkesi ile bireysel sorumluluk ve hukukun üstünlüğü adalet ve demokrasi ilkesi esas alınarak yapılandırılmalıdır.
Bu taktirde kalite yönetime taşınacak, yönetim kalitesi artacak, yerel imkân, kaynak ve potansiyel maksimize edilecek ve bu güne değin belediyelerce yapılan haksızlık, yolsuzluk ve suiistimaller önlenecektir. Sistemle katılımcı demokrasi, adaletli karar, sorumlu uygulama ve etkin denetim süreci başlatılabilecektir. Şu kadar ki, Vekiller için geçerli ilişik kesme-yedek yöntemi bu düzeyde de geçerli olmalıdır. İşte 'irade-i milliye ve kitle partisi' nizamı budur.
Seçim Kanunlarında hedef, evrensel demokrasinin norm ilke, standart ve kriterlerine ulaşıp, kurumlaştırmak suretiyle bir daha kesinlikle değiştirilmesini önleyecek tedbirler almak ve uygulamayı insan onuruna yakışır biçimde ve en adaletli şekilde (kalıcı ve sürekli olarak) sağlamaktır. Sanırım acele etmeye gerek yok !...
Önce hak, adalet ahlâkı, hukuk ve demokrasi yolu açılmak zorundadır.
Sonra! Temiz toplum ve temiz siyaset için "TEMİZELLER OPERASYONU"
Namuslu, dürüst, ilkeli, onurlu, sorumlu; gerçek demokratlar yönetime gelmeli ve eğer yapılacaksa "sivil anayasa" (sonra) dürüst bir kadro tarafından yapılmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder