22 Ekim 2014 Çarşamba

Bekir Coşkun : “He” diye…


21 Ekim 2014
Rüşvetin aslında hediye olduğu anlaşıldı…
*
Hediyenin aslı “he” den gelir…
Ki alan “he” diye…
Halis muhlis Osmanlıcadır…
*
Affınıza sığınarak; diyelim ki büyük hırsızlardan birisisiniz… Bir yetim malına göz diktiniz çalacaksınız…
Her şey hazır…
Tezgah, plan, kâr, rant, para, pul…
Ama birisi lazım ki:
“He” diye…
*
Okumadınız mı:
“Öyle on eksik falan olmaz… Getirsin gerisini yanı şöyle koysun şeye… Bakarız o zaman yani he deriz…”
“He” diye işte…
*
Kafanız karıştı sevgili okuyucularım…
İçinizden “Biz de he desek olur mu?” diyorsunuzdur….
Olmaz…
Diyelim ki oğlan ayakkabı diye tutturduğunda… Eşiniz ucuzundan kışlık kaban almak istediğinde… Kız telefonu değiştirmeye kalktığında…
“He” dersiniz demesine de…
Tersine paranız gider…
Hem onları mutlu etmek, hem bütçeyi sarsmamak adına içiniz içinizi yer… Bir yandan sevdiklerinizi sevindirmek, bir yandan kendinizi sıkıntıya sokmak arasında gidip gelirsiniz, canımsınız…
“He” demeniz aksine pahalıya patlar…
Öyle elbise torbalarında, ayakkabı kutularında, çuvallarla, kamyonet dolusu para asla gelmez sizin“he”lere…
*
Bakın yargı arkadaşların rüşvetini “he”diye saydı…
Madem ki “he”diye, o zaman suç değil…
Ak’landılar…
*
Koy mu kapatacaksın, yeşil alanı mı çalacaksın, parkı mı yürüteceksin, kamu malına AVM mi yapacaksın…
Açıyorsun telefon:
“…Şimdi biz koyacağız ya milletin a…..”
“He…”
“…O da bir babalık yapsın he desin yani şeyimize…”
“Hımm…”
“…Öyle şettik mi, biliyorsun zaten…”
“He…”
“…Diyorum işte ya, he’diyesi varsa diyorsun… Yoksa he’diyesi tutmaz… He’diye desin diye vereceğiz yani şeyimizi… he’diyemizi…”
*
Batmışsın memleketim…
Batmışsın…
Bu rezilliklere “he” diyenler utansın…

Bekir Coşkun
Önce “insan” olaydın…
22 Ekim 2014
 “O bizden, bu bizden” demeyecektin….
Din…
İnanç..
Mezhep ayırmayacaktın…
Önce “insan” olsaydın…
*
“Sen nesin?” dediklerinde sıralarız:
Milliyet, din, ırk, şehir, cinsiyet, meslek, takım, renk…
“Ama önce nesin?” sorusunun yanıtındadır mesele…
İlk sıraya dini koyarsan, dinler arası asla bitmeyen kavgaların başladığı yerdir… Mezhebi koyarsan, işte görüyorsun kafaların kesildiği mezhep çatışmasıdır…
Irkı koyarsan, kanlı faşizmdir o…
“Önce takım” dersen, saldırırsın tribünde…
“Önce parti” dersen, al palayı salla öbür partiliye…
*
Sihirli kilittir…
“Önce nesin?” dediklerinde eğer “Önce insanım” diyebiliyorsan…
Açarsın barışın kapısını…
Korkma artık…
Sarıl boynuna…
*
(Bu dahi bize yetmez, hayvanlar vardır yer kürede… Bize kalsa “önce canlı” deriz ya, şimdilik neyse…)
*
“Önce erkeğim” dersen…
İşte çoban gibi önde gidersin, kadın arkadan gelir…
Bir mal gibi görürsün seni seven kadını, sandıktaki paran gibi paketleyip, sarmalayıp saklarsın… Ağzının içine bakar zavallı…
Önce “erkek”tir çünkü…
Senin için ömrünü harcayan annen dahi ikinci sınıftır…
*
“Önce benim teröristim” dersen…
İşte böyle eli satırlı teröristlerin kanı bulaşır yüzüne, insanlığın soracağı hesaptan asla kurtulamazsın…
“Önce benim hukukum” dersen…
Hukuka hasret acı çeken mazlumların ahı bırakmaz yakanı, milyonlar hesap sorar, sokağa çıkamazsın…
“Önce benim yandaşlarım” dersen…
Hırsızlıkları, yağmaları, talanları, soygunları birer yağlı kara leke gibi yakana yapışıp kalır, hesap veremezsin…
*
Kısacası “önce insan” demelisin…
*
Kime söylüyoruz, boşuna aslında…
Anlatamazsın…
Bu hesaplaşma, bu kavgalar, bu acılar, bu kan, bu gözyaşı, bu kıyım bitmeyecek gibi…
“Önce insan” olaydın…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder