30 Ekim 2014 Perşembe

Sayin Ucar, düsündüklerimi kaleme dökmüs, ellerine saglik.

Sana Çok Kızgınım Atatürk’üm

Zahide Uçar

Bugün Cumhuriyetin kuruluşunun 91. Yılı. Cumhuriyet ne durumda dersen Atatürk’üm, Cumhuriyetin adı kaldı. Sakın; “bu hale nasıl geldiniz” diye sormayın. Çünkü “sizin yüzünüzden(!)” diyeceğim…
Osmanlı Devleti’ni; Ingiliz, Italyan, Yunan, Fransız, Amerika işgal etti. Ingiliz Donanması silahlarını Vahdettin’in sarayına çevirdi. Sen ve silah arkadaşların ne yaptı? Istanbul’u ikinci defa fethettiniz. Bütün Anadolu’yu düşmandan temizlediniz. Bu millete şerefiyle yaşayacağı bir vatan armağan ettiniz. Buraya kadar tamam da, e be Atatürk’üm, Padişah olmak varken ne diye Cumhuriyeti ilan edip, bu millete kendi kendini yönetme hakkı verdiniz(!)? Döneminizde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni kuran Lenin bütün Çar ailesi ve muhalifleri yok etti. Sonraki süreçte Stalin binlerce insanı tanklar altında ezdi. Siz dönemin çok üstünde insani bir yaklaşımla, ne diye Saray efradını yurt dışına sürdünüz? Padişahların bırakın isyan edenlere merhamet etmeyi, “devletin bekası” diyerek kendi torunu-yeğeni olan emzikli bebeyi öldürtüyordu. O Padişahları onaylayanlar sizi zalim ilan ediyor ya? Işte ona yanıyorum. Bütün vatan hainlerini kökleri ile birlikte niye temizlemediniz Ata’m? Yurt dışına sürgün edip, bebesini-beliğini başımıza bela ettiniz(!)… Oysa atalarımız;
Yılan eğrilir-bükülür, deliğine girer. Soy soya, bulgur suya… Katrandan olur mu şeker, soyunu s…m soyuna çeker.” Diyerek bizleri uyarmıştır. Kur’an bütün peygamberlerin temiz bir soydan geldiğini söyler. Demek ki soy önemlidir. Oysa sizler; Ingiliz, Fransız, Yunan ve diğerleri ile işbirliği yapan hainlerin ailelerini ellemediniz. Kişi suçundan kendi sorumludur, suç bireyseldir dediniz… Bulunduğunuz yüzyılın 100 yıl ötesinden kararlar verdiniz. Iyi etmediniz.. Işte o hainlerin çocukları şimdi başımıza bela oldu. Çünkü sadece ana gövdeyi kesmek piç dalların daha gür çıkmasına neden oldu. Padişah ve Osmanlı ailesi sürüldü. Oysa dünyada hiçbir devrim böyle olmadı. Fransız ihtilalinden sonra kral ve kraliçenin, yüzlerce saray efradının kafası giyotinde kesildi. Fransa demokrasiyi böyle oturttu. 80 yıldır Osmanlı ailesi için ağlayan münafıklar,13 yaşında cephede şehit olan bebelerimize hiç ağlamadı. Mezun veremeyen okul çocuklarımıza ağlamadı. Namusu kirletilen Müslüman Türk kadınlarına hiç ağlamadı. Çünkü onların birçoğunun dedesi Yunan askeri adına pezevenklik yapıyordu. Merhamet edip kökünü kurutmadığınız işbirlikçilerin torunları Osmanlıcılık üzerinden ülkeyi parçalamaya götürdü. Cumhuriyet düşmanlığı geçer akçe oldu. Bizde de hiç kabahat yok değil hani. Cumhuriyet armağan edildiği için mirasyedi çocuklar gibi keyfini sürerken, düşman sinsi sinsi çalıştı. Onları küçümsedik, Cumhuriyetimize bir şey olmaz sandık ama oldu.
150’likler vatana ihanet ettiği için yargılanıp sürüldü. Suç belliydi; VATANA IHANET… Oysa Osmanlı Padişahları, Ingiltere Saray yargısı, sonrasında Lenin, Stalin, Mao, Mussolini, Hitler olsaydı bir günde hepsini sülalesi ile birlikte yok ederdi. Sürgün edilen 150’likler, yani hainlerin sömürüsünü yapan sahtekarlar, sahte mahkemeler kurdu. Sahte suç delillerini de kendileri uydurdu. Boğazlıyan Kaymakamı milli şehidimiz Kemal Bey’i idam eden kadıların mirasçıları yeniden ortaya çıktı.
Demokrasi dedin, cumhuriyet dedin, seçme-seçilme hakkı verdin. Her din ve mezhepten, her etnik yapıdan insana eşit haklar verdin. Padişahlık olsa değil yönetici, saraya kapıcı olamayacak adamlar bugün Cumhuriyet sayesinde elde ettikleri makam ve maddi varlıkların şımarıklığı ve terbiyesizliği içinde… Nankörlük diz boyu. Cehalet örgütlü hale geldi. Eşkıya ülkeye hükümdar oldu. Artık;
Selam verince, rüşvet değil diye almıyorlar.
Padişah olsaydın, keyfine baksaydın ya Atam… Bu hainlerin hepsi kulun olacaktı. “Padişahım çok yaşa” diye yalakalık yapacaktı. Bütün devletin sahibi olacaktın. Bu millete örnek olsun diye kendi cebinden üç kuruşa aldığın ve milletine bıraktığın çiftlik ve tarım arazilerini diline dolayan Türk isimli yabancı istihbarat elemanları bugün konuşamayacaktı. Zaten ülke sizin, bu zerzevatlar da kullarınız olacaktı. Izin verdiğiniz kadar konuşacak, aksi takdirde kelleleri vurulacaktı…
Merhamet ettiğin hainlerin çocukları şimdi Türk Milleti’nin çocuklarını toplu toplu öldürüp mezara koyuyor.
Ah be atam, bir bahçe dikene kesmişse eğer, o diken budanınca bahçe kurtulmaz ki… Neden Fransa Ihtilalini örnek almadın? Ülke zehirli dikene kesti. Çünkü biz bize bıraktığın insani duygularla hareket ettik. Dün hoş gördüklerimiz bugün canımızı, malımızı, ülkemizi, özgürlüğümüzü istiyor.
Demokrasi dedin, eşit hak dedin… Gene de adın diktatöre çıktı. Keşke gerçekten diktatör olsaydın da, bütün yılanların soyunu kurutsaydın…
Sadece sokanı yargıladın, ki yaşanılan tarihi dönemin şartlarında yargılamayı bile hak etmiyorlardı … Şimdi geride kalanlar;
Yılanların Öcü” filmini oynuyor. Ülke toptan Kara Bayram’a kesti.
Velhasıl sevgili Ata’m, bir 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 91. Yılında sana seni şikayet ediyorum.
Sana çok kızgınım sevgili Atatürk’üm(!)…
Mezarında bile seni rahat bırakmadığımız, eserine sahip çıkamadığımız için bizleri affet.


Satır içi resim 3




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder