Tarihi bir çelişkiyi bir farklı açıdan ele almak istiyorum.
ABD ve Avrupa hem İslam’a hem de Rusya’ya düşmandır.
Elbette şunu biliyoruz. Emperyalizm, millet, din, etnik gurup ve coğrafyaya bakmaksızın, çıkarlarını esas alır.
Hem İslam ülkelerinde petrol ve gaz var. Hem de, Rusya’da petrol ve gaz var.
Rusya’nın kendini ve dolayısıyla petrolünü savunacak gücü var. Ve direniyor.
İslam ülkelerinin kendisini savunacak gücü yok. Amerika ve Batı, gelip İslam ülkelerinin petrolünü alıp gidiyor.
İslam ülkelerinin kendi aralarında birlik olmalarını, ABD’ye yakın İslam-i yöneticiler sebebiyle, Arap ülkeleri kendi aralarında birlik olamıyorlar. Dolayısıyla, teker teker lokma oluyorlar.
İslam ülkelerinin yöneticileri de, ABD’ye teslim olunca, İslam ülkelerindeki halkların çaresizliği ortaya çıkıyor.
Çaresiz halkların elinde, bir tek savunma ve saldırı aracı olarak, terör kalıyor. Terör ise dünyanın geldiği bugünkü anlayış ve yaşam koşullarına göre, akıl dışı kalıyor.
Akıl dışı kalmayan mücadele yöntemlerini bile, Batı terör tanımı içine sokarak, meşruiyet dışına çıkarıyor. Ve kendi saldırısının gerekçesi yapıyor.
ABD, bu akıl dışı kalmışlıktan yararlanarak, kendi menfaatlerine aykırı davranan kişi ve kurumları terörist ilan ediyor.
Böylece kime terörist denir, kime denmez tarifini de, kendi tekeline almış oluyor.
Batıya göre, aynı şiddet yöntemlerini kullanan PKK ve onun Suriye kolu, PYD terör örgütü değil, ama IŞİD terör örgütüdür.
Bir farklı devlete dikkatinizi çekmek isterim.
İran.
İran’da da petrol ve gaz var. ABD, İran’ın petrolünü de alıp götürmek istedi. Olmadı.
Neden olmadı?
Birincisi, yöneticileri ABD’ye satılmadılar. İkincisi akıllıca bir yol izleyip, Rusya ve Çin ile iyi ilişkiler kurup, müttefik oldular.
Siz kendi ülkenizi savunursanız, güçlü müttefikler de bulabilirsiniz.
Ülkesini savunmayıp, ABD’ye teslim olanı kimse savunmaz. Ölçü önce kendinizi savunacaksınız.
Eğer biz, Mustafa Kemal’in vasiyetine uyup, Ruslarla ilişkilerimizi, ABD çıkarları adına bozmasaydık. Komşularımızla iyi geçiniyor olacaktık. İyi ticaret yapıyor olacaktık.
Neyse bunlar geçti.
Şimdi gündemimizde ne var?
IŞİD.
IŞİD’ı havadan Amerika bombalıyor. Havadan bombalamakla olmayacağını, bizzat ABD Genelkurmay Başkanı Demsey söyledi.
Peki, kara harekâtını kim yapacak?
Görünüşe göre; Irak ordusu yapacak. Peşmerge ve PKK yapacak.
Peşmerge ve PKK’nın, IŞİD karşında hava gazı olduğu ortaya çıktı. Peşmerge’yi de, Almanya eğitecek de onlar da IŞİD ile savaşacaklar.
Ölme eşşeğim ölme işi…
Irak ordusuna gelince; bu gün Irak parlamentosunda(Meclisinde) yeni kurulan hükümet güvenoyu aldı.
Güvenoyu almasının bu kadar uzaması; Savunma Bakanının yani ordunun başının, Sünni mi Şii mi olacağı tartışıldı. Daha doğrusu ABD ille de Sünni olmasını istedi.
Öyle de oldu.
Sünni Savunma Bakanı, Sünni IŞİD’a karşı kara savaşı yapacak!!!
Irak’ı, Irak halkı hiç yönetmedi ki, şimdi yönetsin.
Emperyalizm bu bölgeden atılmadan bölgede yaşam normale dönmez. Bu gün IŞİD olur, yarın başka bir şey.
Meşhur cümlemi bir daha söyleyeyim.
Saldıran ülke ile işbirliği yaparak ülkenizi savunamazsınız.
Irak bu gün kendini savunamıyorsa, ABD ile işbirliği yaptığı için savunamıyor.
Bundan sonra da savunamaz.
Aynı mantık Türkiye için de geçerlidir.
19.10.2014, bulentesinoglu@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder