Çanakkale Savaşları, GEÇMİŞ Yüzyıl'ın Erişilmesi İmkansız Bir "Türk Destanı"dır.
Bu Destanın En Önemli Anısı;
“Türk Askeri Kaçmaz” Diyerek, Askerinin Önünde Duran, “DUUUR!” Komut’unu veren Yarbay Mustafa Kemal’i, “Türk Askeri'nin, Türk Milleti'nin Komutan Olarak Seçtiği An”dır.
“Türk’ün, Komutanı'nı Bulduğu Andır!”
Aşk İle Şevk İle Cesareti İle Türk Askeri'nin, Mehmetçik'in Doğuşu!...
Erişilmez Güce Eriştiği, Bir Yükü Yorulmadan Taşıdığı Gün'dür!...
Çanakkale Savaşları, Türk’ün erişilmesi imkansız bir destanıdır.
İki Önemli OLAY?!
İlki; Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, kritik bir tepeyi cephaneleri bittiği için bırakıp kaçan askerlerinin önüne geçerek, onlara “SÜNGÜ TAK!” Komutu vererek duraklatıp, sonra da düşmana dönerek, mevzi aldırarak, Conkbayırı’nın düşman eline geçmesini önlemişliğinin gözlemidir.
Nedenini sormayın bana?!
İşte yanıtı!
Olay şöyle gelişmiştir:
A- 261 Rakımlı Tepe, “SÜNGÜ TEPE”...
25 Nisan 1915’te, 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal’in verdiği emirle 57. Alay, saat 08:00’de Kocaçimen Tepe’ye doğru hareket etti.
Saat 09:40’ta buraya ulaşan Alay'a verilen 10 dakikalık molanın ardından, kendisi Conkbayırı’na çıktı; düşman karşısında, Balıkçı Damları Mevkii’nden geri çekilen Türk askerleriyle karşılaştı.
İşte burada, bu bölgedeki savaşın gidişatını değiştirecek bir olay gerçekleşti.
Kritik bir tepeyi, cephaneleri bittiği için bırakıp kaçan askerlerin önüne geçen Mustafa Kemal, onlara“SÜNGÜ TAK” komutu vererek, durdurarak ve düşmana dönerek, mevzi aldırıp, Conkbayırı’nın düşman eline geçmesini önlemiştir.
Yanında bulunan yaverini, 57. Alay’ın bölgeye ulaşarak savaşa girmesi emrini vermesi için geriye gönderir.
Aynı anda, saat 10:00’da, 57. Alay’ın bir taburunu düşmanın kuzey kanadını tutacak şekilde yerleştirir.
Bu kuvvetlere, Mustafa Kemal şutarihi emrini verir:
“Size Ben Taarruzu Emretmiyorum.
Ölmeyi Emrediyorum.
Siz Ölünceye Kadar Geçecek Zaman Zarfında, Yerimize Başka Kuvvetler Ve Kumandanlar Geçebilir”.
Bu emirle, buradaki kuvvetler taarruza geçer ve önüne çıkan Anzakgruplarını silip süpürür.
İŞTE, TÜRK’ÜN KOMUTANINI BULDUĞU AN!
Bu duraklamada, geriden gelen birliklerimiz Conkbayırı'nı kontrol altına almışlardır.
“İşte, O An, Savaşın Kazanıldığı An'dır.
Tarih, 25 Nisan 1915'tir.
O An, Aynı Zamanda Türk’ün Komutanını Bulduğu Andır.”
Kurmay Yarbay Mustafa Kemal’in, diğer bir deyimle “SÜNGÜ TAK”komutu, süngü takıp yere yatan askerleri gören düşmanı bir an tereddüt ettirmiş ve saldırıya uğrayacağını düşünerek ilerlemesini durdurmuştur.
Bu duraklamada, geriden gelen birliklerimiz Conkbayırı'nı kontrol altına almışlardır.
Bu olayı, bizzat Mustafa Kemal şu şekilde anlatıyor:
“NİÇİN KAÇIYORSUNUZ?” dedim.
“Efendim, düşman” dediler.
“Nerede?”
“İşte” diye 261 Rakımlı Tepe’yi gösterdiler.
Filhakika, düşmanın bir avcı hattı 261 Rakımlı Tepe’ye yaklaşmış ve kemali sebebiyetle ileri doğru yürüyordu.
Kaçan efrada:
“DÜŞMANDAN KAÇILMAZ” dedim.
“Cephanemiz kalmadı” dediler.
“Cephaneniz Yoksa Süngünüz Var” dedim ve “Bağırarak SÜNGÜ TAKTIRDIM, YERE YATIRDIM.”
Süngü takıp yere yatan askerleri gören düşman, bir an tereddüt etmiş, saldırıya uğrayacağını düşünerek ilerlemesini durdurmuştur.
Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, kritik bir tepeyi cephaneleri bittiği için bırakıp kaçan askerlerin önüne geçerek, onlara SÜNGÜ TAKkomutunu vermiş ve işte bu sözle,Süngü Tepe’ye nişanını takmıştır!..
SÜNGÜ TEPE NİŞANI!
Bu eylem, Türk’ün Komutanı'nı Bulduğu Andır!
İşte O An, Savaşın Kazanıldığı Andır.
Tarih; 25 Nisan, 1915'tir.
O an, aynı zamanda Türk’ün Komutanı'nı bulduğu andır.
Bu emirle, buradaki kuvvetler taarruza geçer ve önüne çıkan Anzak gruplarını silip süpürür.
“KAZANDIĞIMIZ AN, BU ANDIR” diye eklemektedir Mustafa Kemal.
O, Artık Albay Mustafa Kemal’dir.
Bir İngiliz Yazar, o günkü taarruzları şu şekilde anlatmaktadır:
“Müttefik Devletler için harekatın en kötü rastlantısı, bu deha sahibi küçük rütbeli (Yarbay Mustafa Kemal)Türk komutanının, tam o anda, o noktada (Conkbayırı) bulunmasıydı.
Çünkü, aksi taktirde Anzak Kolordusu, pekala o gün Conkbayırı’nı ele geçirebilirdi.”
B- Gelişen bir başka askeri olay!
Bu olaydan üç ay sonra Albay Mustafa Kemal, Cephe Komutanı oluyordu.
Savaşın kaderi o anda belli oldu.
08 Ağustos 1915...
İngilizlerin, sabah Conkbayırı'na şiddetli topçu ateşiyle başlayan taarruzu..
Conkbayırı tepesinin İngilizlerin eline geçmesi, durumun bölgedeki 9. Tümen'e ait kuvvetler açısından kritik hal alması...
Mustafa Kemal'in, saat 19.00'da,Kuzey Grubu Komutanı Esat (Bülkat)Paşa'ya Conkbayırı bölgesindeki kritik durumu belirterek, 5. Ordu KomutanıLiman von Sanders'in ikaz edilmesi için telefonla yaptığı öneri:
“Conkbayırı'ndaki durumun henüz önemli ve nazik olduğu anlaşılıyor.
Bu hususta Ordu Komutanı'nın ciddi surette dikkatini çekmeye aracı olmanızı, memleketin selameti adına dilerim.”
Conkbayırı'nda durumun kritikleşmesi üzerine, Mustafa Kermal'in 5. Ordu Komutanı Mareşal Liman von Sandersadına Kurmay Başkanı Albay Kâzım(İnanç) Bey tarafından telefon başına çağrılması ve vaziyeti nasıl gördüğü sorusuna cevabı:
“Bütün mevcut kuvvetlerin komutam altına verilmesinden başka çare kalmamıştır!”
5. Ordu Kurmay Başkanı'nın “Çok gelmez mi?” sözüne Mustafa Kemal'in cevabı: "Az gelir!"
Bu taarruzu, General HAMİLTON şu şekilde anlatır:
“Gebe dağlar, Türk doğurmakta devam ediyor.
Bizim mevzimizin en yüksek ve en merkezi yerine, birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlardı.”
Bu görüşmeden birkaç saat sonraMareşal Sanders, emrine uymadığını öğrenir öğrenmez, 8 Ağustos akşamıAlbay Fevzi Bey’i görevden almıştır.
Aynı gece saat 21:45’de, Kuzey Grup Komutanı Esat Paşa’ya telefonla, emrindeki 19. Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal Bey’in Anafartalar Grup Komutanlığı’na atandığı bildirilmiştir.
Mustafa Kemal Bey, kendi tümeninin komutasını Yarbay Şefik Bey’e teslim ederek, at sırtında iki buçuk saatlik bir yolculuğun ardından yeni karargahına, Çamlıtekke’ye, 01:30 dolaylarında ulaşmıştır.
O saatlerde, 7. ve 12. tümenler bölgeye tam mevcuduyla ulaşmış ve taarruz hazırlıklarını tamamlamışlardır.
Cephe Komutanı Albay Mustafa Kemal, bir gün sonrasını şöyle anlatıyor:
“10 Ağustos 1915’te, Conkbayırı’nı almak ve bütün Boğaz’a hakim olmak için İngilizler, 20.000 kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı.
Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzereydi.
8. Tümen Komutanı ve diğer Subaylarını çağırdım: “Mutlaka düşmanı mağlup edeceğinize inanıyorum. Ancak siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim, size kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız” diyerek, bu durumdan Askeri de haberdar etmelerini istedim.
Hücum, baskın tarzında olacaktı.
Sakin adımlarla ve sürünerek düşmana 20-30 metre yaklaştım.
Binlerce Askerin bulunduğu Conkbayırı’ndan çıt çıkmıyordu.
Dudaklar, sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu.
Kontrol ettim.
Kırbacımı Başımın Üstünde Kaldırıp Çevirdim Ve Birden Aşağı İndirdim.
Saat 04:30’da Kıyametler kopmuştu.
İngilizler, neye uğradıklarını anlayamamıştı.
'ALLAH... ALLAH" sesleri, bütün cephelerde, karanlıkta gökleri yırtıyordu.
Her Taraf Duman İçinde Ve Heyecan Her Yere Hakim Olmuştu.
Düşmanın Topçu Ateşi Büyük Çukurlar Açıyor, Her Tarafa Şarapnel Ve Kurşun Yağıyordu.
Büyük Bir Şarapnel Parçası Tam Kalbimin Üzerine Çarptı; Sarsıldım, Elimi Göğsüme Götürdüm, Kan Akmıyordu.
Olayı, Yarbay Servet Bey’den Başka Kimse Görmedi.
Ona, Parmağımla Susmasını Emrettim.
Çünkü Vurulduğumun Duyulması, Bütün Cephelerde Panik Yaratabilirdi.
Kalbimin Üzerinde, Cebimde Bulunan Saat Paramparça Olmuştu.
O Gün Akşama Kadar Birliklerin Başında Daha Büyük Bir Hırsla Çarpıştım.
Yalnız Bu Şarapnel, Vücudumda, Kalbimin Üzerinde Aylarca Gitmeyen Derin Bir Kan Lekesi Bırakmıştı.”
Komutanını Bulan Türk Askeri İçin Artık Zafer Yakındı.
Gelen zaman dilimlerinde, sonrasımalum olan sonuçtur:
ZAFER!
ZAFER!
Trakyalılar Vakfı Başkanı olduğum sıralar, Çanakkale ve Anzaklarserüvenini anlatım içine aldığımızda, yönetimdeki arkadaşlarımızın araştırmaları ve de hazırlayacağımız kayıtta görebildiğimiz kadarıyla, Kahraman Türk Subaylarından aldığımız feyizle bir çok Çanakkale Savaşı notu elde ettik.
Bu arada sessizce, şahsen kendimce, komutan bir araştırmacı kardeşimden aldığım bugünkü anımın içindeki bilgileri sizlere sundum.
Demem o ki, Çanakkale Savaşları'nın bir önemli algısı da; düşman saldırısında, Vatan toprağının nasıl korunması gerektiğinin, Dünya Milletleri'ne öğretisi olduğudur.
Çanakkale Savaşı, Asker Mehmet'in, Mehmetçik oluşumu belgesidir.
Mustafa Kemal'in, Komutanı olduğunun kanıtıdır.
Mehmetçiğin, İslamın Askeri oluşunun nişanıdır.
Vatan Sağ Olsun.
Türk Milleti'ni Tanrı Korusun...
Nusret DEMİRAL
DGM Onursal Cumhuriyet Başsavcısı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder