CİA Başkanı John Brennan; “Kimse Şam’daki hükümetin çökmesini istemiyor” demişti. Şimdi de ABD Dışişleri Bakanı Kerry’den bir itiraf geldi ve, “ABD Esat ile müzakere etmek zorunda kalacak” dedi. Bu itirafı sözcüsü düzeltmeye çalışsa da, niyet ortaya çıkmıştır.
Dün Esat gitsin diyen ABD, bugün neden Esat kalsın diyor?
Bazıları bu durumu İŞİD ile ilişkilendiriyor. Oysa İŞİD’in babası zaten ABD’dir. İŞİD, İsrail-ABD- İngiltere şeytan üçgeninde tezgahlandı. Türkiye’yi yönetemeyen zavallılara da kucaklattırıldı, baktırıldı, tedavi ettirildi. Türkiye’den İŞİD’e katil devşirilmesi için ortam yaratıldı. İŞİD’e dünyanın dört bir yanından katılan katiller, ajanlar için Türkiye tehlikesiz otaban geçişi oldu.
İŞİD bütün savaş silahlarını kullanabilen profesyonel bir terör örgütüdür. Eğitim ve mali destek almayan hiçbir örgüt bu kadar güçlü bir şekilde savaşamaz. Özel eğitim isteyen savaş silahlarını kullanamaz. İŞİD’e saha temizliği yaptırıldı. Irak ve Suriye yakılıp yıkıldı. Maddi ve kültürel varlıkları yağmalandı. Türbeler, camiler, müzeler, kütüphaneler, el yazması eserler yakıldı, yıkıldı, soyuldu. Manevi değerleri yıkılan, kültürel değerleri yok edilen bir devletin alsında ruhuna tecavüz edilmiş demektir. 21. Yüzyılın Haçlı seferlerine katılanların 11. Yüzyıl Haçlı Seferlerine katılanlardan hiçbir farkı yoktur. Sadece kullanılan silahlar farklıdır.
İŞİD bahanesi ile Türkmen varlığını kazıma, sürme, yerlerine Peşmergeyi yerleştirme planı da sinsice yürütüldü.
Hep dedik ki, asıl operasyon Türkiye ve Türk varlığına yapılıyor.
Irak’ta yaşayan Türk varlığı nedeniyle Kerkük, Musul, Felluce Misak’ı Milli sınırlarımız içinde sayılırken, Musul, Kerkük ve Felluce’yi Peşmerge’ye terk ettik. Yani, geri çekildik.
Kimin çıkarı için geri çekilmiş olduk? Barzani’yi büyütmek, “Nil’den Fırat’a Büyük İsrail hedefi” nin gerçekleşmesi için geri çekildik. Yani, İsrail’in hedefine hizmet ettik.
Suriye’de yaşayan Türk kardeşlerimiz geçmişten günümüze, Türk hükümetleri tarafından pek gündeme getirilmedi. Suriye’ye teröristler aracılığı ile açılan savaş sonrasında Türkmen varlığı ancak konuşulur oldu. Türk adını duyunca “su görmüş şeytana dönen” Erdoğan, Suriye’de yaşayan Türkmen varlığını gündeme getirdi ama nasıl?
Türkmenlere sahip çıkıyor gibi görünerek Türkmenleri Esad’ın hedefi haline getirdi. Yüzlerce Türkmen kardeşimizin öldürülmesine neden oldu. Türkmenlerin durumu Esad ve baba Esad döneminde de iyi değildi. Birçoğu yerlerinden sürüldü. Hapishanelerde ölüme terk edildi. İşkence gördü. Suriye’nin en eğitimsiz bırakılan kesiminin Suriye Türkmenleri olduğunu da Suriyeli Türkmen kardeşlerimizden öğrendik. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, Suriye’de yaşayan Türkmenlerin durumu bugünkünden daha iyiydi. Esat ile savaşmak yerine ilişkileri geliştirseydik, Türk kardeşlerimiz için de bazı haklar talep edebilirdik. Türkiye’nin Haçlı ittifakın yanında yer almasıyla birlikte Suriye’de yaşayan Türk varlığı da tehlikeye girdi.
Haçlı-Siyon şer ittifakı içinde yer alan AKPKK hükümeti, çevremizde bulunan bütün kapıları kapattı. Ülkemizin nefes borularını kesti. Kesmeye de devam ediyor.
Irak’tan başlayıp Hatay’a kadar olan bütün sınırlarımıza PKK ve muadillerini yerleştirip sınırlarımızı terörize etti. Bütün terör gruplarının uyuyan hücreleri Türkiye’ye dağıldı. Libya’dan Irak’a kadar olan coğrafyanın kan gölüne çevrilmesine ayakçılık yaptı. Üzerimize mazlum insanların kanı sıçradı.
Eskiden eşkıya gözüne kestirdiği güzel kadınları dağa kaldırır, namusunuzu beş paralık ettim demek için de, kadının donunu ya köy meydanına, ya da ailenin avlusuna takarmış. İslam coğrafyasında tecavüze uğrayan kadınlarımızın donu şu anda hükümet edemeyen AKPKK’nın başında geziyor. Bu kepazeliğe destek veren herkes, mazlum kadınların ayaklar altına alınmış şerefinin donları kafasında geziyor. Ve bu ah asla yanlarına kalmayacaktır. Bunu kimse unutmasın!!.
Libya’yı petrol devleri talan etsin diye ayakçılık yapan AKP sayesinde Libya’dan atıldık. Hiçbir zaman çok iyi ilişkilerimiz olmayan Mısır ile iyice kötü olduk. Suriye’yi İsrail’e yem yaptık. Irak’ı parçalatıp Barzani’yi egemen kıldık. Yani, Türkiye çıkarlarına savaş açarak, Siyon protokollerine hizmet ettik. İsrail düşmanlığı üzerinden siyaset yapıp iktidar olanlar, İsrail çıkarları adına Türkiye’yi hançerlemiştir. Manevi kayıplarımızın hesabını bugün yapacak durumda değiliz. Gelecekte manevi hesap önümüze geldiğinde, daha net ortaya çıkacaktır. Maddi kayıplarımıza gelince;
Kendi ticaretini baltalayan bir hükümetin ablukası altında, kaba hesap 36-40 milyar dolar civarında zararımız vardır.
ABD, İsrail, İngiltere hedefine ulaşmıştır. Bölgenin maddi değerlerini ele geçirdiler. Bölgeye ait olan kültürel damgaları kazıdılar. Yetişmiş aydınlarını yok ettiler. Aydınları yok olan bir millet ancak üç kuşak sonra fikir üretebilir. Öncü konumuna gelebilir. O da normal koşullara geri dönülürse.
Filistin’e en fazla destek veren Suriye zayıflatıldı. O şehirlerin imarı, maddi varlıkların yerine konabilmesi için en az bir 30 yıl ister. Suriye önündeki 30 yıl kendi yaralarını sarmak için uğraşacak, çevresi ile ilgilenemeyecektir.
İsrail geçmişte Türk Hükümetlerine GAP projesini hayata geçirmesi için telkinde bulunurken, Suriye’ye de;
“GAP projesi Suriye’yi susuz bırakmak için yapılıyor” diyerek telkinde bulunuyordu. Bu telkinler Suriye’nin sınırlarını PKK’ya açma kararında etkili olmuştur.(Dr. Ramazan Kaan Kurdoğlu)
Bütün emperyalist ülkeler, bağımsızlığa kavuşan eski sömürgeleri ile ilişkilerini en üst düzeyde sürdürürken, daha yüz yıl önce Osmanlı’dan kopan devletler ile Türkiye aynı ilişkileri sürdüremiyordu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümü ile önemli noktaları ele geçiren masonik yapılar, Türkiye’yi Ortadoğu ülkelerinden hep uzak tuttu. Oysa Atatürk Türkiye’nin komşuları ile özel ilişkiler geliştirmek için özen gösteriyor, birlikler, paktlar kuruyordu.
Küresel çete eskiden Türkiye üzerinde yürüttüğü sinsi projelerini, AKP sayesinde açıktan yürütecek cesarete kavuştu. Ortadoğu’dan dışlandık. Terörist devlet konumuna sürüklendik. Ortadoğu halkları üzerinde bıraktığımız travma, yıllarca sürecektir. Tıpkı Cezayir halkının Türkiye travması gibi… Türklerin Suudi travması gibi…
Cezayir’in bağımsızlığı oylanırken de Menderes hükümeti hayır oyu kullanmıştır. Libya’yı ABD bombaladığında da Özal hükümeti ABD’nin yanında yer almıştır. Erdoğan neden Menderes-Özal diyor şimdi anladınız mı? Aynı memeden beslendiler. Dul kadının çocukları… Memeyi emerken ısıran gümledi. Hesabını da Türk Milletinden soruyorlar. Sanki dul kadının kucağına düşerken Türk Milleti’ne sordular…
Yaşadığınız şekilde ölürsünüz. Küresel mafya ile iş tutacaksın. Destek alıp bütün nimetlerinden faydalanacaksın. Efendiye hizmette kusur edince de topuğundan yediğin kurşunun hesabını da Türk Milletine keseceksin öyle mi?
Su testisi suyolunda kırılır.
İşin özeti, Türkiye’nin nefes boruları ülke yönetimini gasp edenlerce tek tek kesiliyor. Türk Milleti Anadolu’ya hapsediliyor.
Bir ev yapılırken saçak payı bırakılır. İşte o saçak paylarına kadar elimizden gitti. Küresel çete şimdi AKPKK eliyle, keyfine düşkün yandaş muhalefetin bonkörce desteğiyle kapımızı yumrukluyor.
ABD ve küresel çete aslında hedefine ulaşmıştır. Esat kalacak ama bazı tavizlere de mecbur bırakılacaktır. Suriye’nin Kuzeyine yerleşen teröristler için imtiyazlar talep edilecektir. Suriye Devleti Filistin’den elini çekmek zorunda kalacak, İsrail rahatlayacaktır. Türkiye’nin payına da sorunlu 911 Km. lik bir sınır kalacak, Suriye’den dışlanacaktır. Süleyman Şah Türbesi’nin terk edilerek Türk Bayrağının indirilmesi, gelecekte yaşayacaklarımızın öncü dalgasıdır.
Asıl operasyon Türkiye’ye yapılmıştır. AKPKK kullanılarak Türk Milletine kurşun sıkılmıştır.
CİA’nın yönettiği bir operasyonlarla Türk Ordusu kafeslenmiş, en gizli sırlar ortaya saçılmıştır. Türk Ordusu moral açısından Osmanlı’nın Balkan bozgunu öncesindeki durumuna getirilmiştir. Bu demektir ki, Türk Milletine ait hesaplar bitmemiştir. Büyük bir operasyon bizi bekliyor. Türkiye’yi bölünme sürecine sokan çete, Türk Milleti’nin direnme ihtimaline karşı hazırlık yapmakta, düşürülen uçaklar üzerinden de, güç gösterisi yapmaktadır.
Dün “geldiği gibi gidenler”, gene geldiği gibi gideceklerdir.
Emperyalist devletlerin kuyruğuna takılıp, “Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan olan Ermenilerin ” akıbetine, PKK ve yandaşları da uğrayacaktır.
KISSADAN HİSSE: Eşek İle Karga
Eşek ile karga uçakla yolculuk yapmaktadır. Karga gagasıyla düğmeye basıp görevli hostesi çağırır. Hostes;
“-Buyrun efendim, ne istemiştiniz” diye sorunca karga, “-hiiiç” diye cevaplar. Hostes, “o zaman neden çağırdınız” diye sorduğunda karga gülerek;
“-Puştluğumdan” der.
Aynı şey birkaç defa tekrarlar. Bu durumdan keyiflenen eşek de düğmeye basar. Hostes gelip ne istediğini sorduğunda kargaya özenerek, “-hiiiiç” diye cevap verir. Hostes, “neden çağırdınız o zaman” deyince eşek;
“Puştluğumdan” der. Hostes hızla giderek pilotlara durumu bildirir ve bu iki yolcudan şikayetçi olur. Pilot, “kapıyı açıyorum. Atın onları aşağı” der. Eşek ve karga yerinden kaldırılıp kapıya götürüldüğünde karga eşeğe dönerek sorar:
“-Sen uçma biliyor musun?”
Eşek;
“-Yooo..” der. Karga gülerek eşeğe ibretlik bir ders verir;
“Madem uçma bilmiyorsun, o zaman puştluk senin neyine?”
Esat ile uzlaşmayı planlayan küresel çete, uçmayı bilmeyenleri “cami avlusuna bırakılan gayri meşru bir çocuk gibi” ortada bıraktı. Kimse de;
Madem Esat ile anlaşacaksınız, o zaman bu “EĞİT-DONAT” işi ne hikaye diye sormuyor. Soramıyor. O zaman ben sorayım:
Türkiye kendine yönelecek bir silahı eğitip-donatıyor olabilir mi?
Bal gibi olur.
Bugüne kadar olmaz dedikleriniz neler oldu değil mi?
Ülkeler artık terör ile düzenleniyor. Eğit Donat ile profesyonel asker yapacağımız asker görünümlü teröristler, yüzer-gezer lejyoner askeri olacak, hedef ülkelerde kullanılacaktır. Türkiye’de hedef ülke olduğuna göre, bugün eğittiklerimizle yarın savaşacağız demektir.
15 gün içinde Şam Emevi camisinde namaz kılmayı planlayanlar için Suriye “SUR” olabilir mi? Biliyorsunuz, dine göre SUR’a üflenince kıyamet kopacak denir. Kim bilir, belki de bunların kıyameti SUR-iye olacaktır.
NOT: Bir okurum Ulusal Kanal, Halk TV için şöyle bir eleştiri getirerek yazmamı istedi. Der ki;
Güya muhalifler ama, muhalefet liderlerini bir defa anıyorlarsa, Erdoğan’ı 30 defa konu başlığı yapıyorlar. Eleştirdiklerini düşünüyor olabilirler ama, farkında olarak veya olmayarak Erdoğan’ın reklamını yapıyorlar. Reklamın iyisi-kötüsü olmaz derler. Bu da öyle… Haberleri dinlediğinizde aklınızda kalan; Ülkede sadece Erdoğan’ın olduğu algısıdır!!…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder