13 Mart 2015 Cuma

Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR : YENİ ANAYASA GEREKLİ Mİ ???



Değerli arkadaşlar,
10.1.2012 tarihinde yazmış olduğumANAYASALARDA EVRİMLEŞİR !!! ve 14.2.2013 tarihinde yazmış olduğum YENİ ANAYASA İÇİN ACELE NEDEN ??? başlıklı yazılarımı, sizlere yeniden anımsatmak istedim.

Çünkü birçok ekonomik, siyasi ve sosyal sorunlarımız varken ve bunlar ulusal çözümler beklerken ve de çok önemli bir genel seçime giderken, yine yeni bir anayasa yapımını gündeme alıyoruz.

Umarım yöneticilerimiz ve danışmanları bu uyarılarımızı dikkate alırlar. Kazanan saygıdeğer halkımız ve güzel ülkemiz olacaktır.

Sevgi ve saygılarımla (13.03.2015)
Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

ANAYASALARDA EVRİMLEŞİR !!!

“Adalet ilkin devletten gelmelidir. Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.”
Aristo

http://t2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcQD_-RX8dpNOZFC5QTkJW0z561qhDxomJwTukxFopiOmUgwu-1hRQ

Değerli arkadaşlar,
Güzel ülkemizin kuruluşundan bu yana 1924, 1961 ve 1982 anayasaları yapılmıştır. Bunlardan 1961 anayasası dünyanın en iyi 5 anayasasından birisi olarak tanımlanmıştır. Ancak ne yazık ki bazı siyasetçilerimizce, 1961 anayasasının demokratik özellikleri iyi algılanamadı ve fazla demokrat bulundu. Bu anayasa bize bol geliyor diyerek şikayet edildi. Yapılan düzenlemelerle özgürlüklerimiz daraltılmaya çalışıldı.

Sonra 1982 anayasası bu mantıkla yeniden yapıldı. Günümüze kadar da 17 kez değiştirildi. Yapılan değişikliklerin amacı daha demokratik ve daha çağdaş bir anayasaya kavuşmak içindi.

Kısacası 1982 anayasası, üzerinde yapılan değişimlerle evrimleşmeye başlamış ve devam etmiştir. Dünyanın en eski anayasası sayılan ve 1789 da yapılan ABD anayasası da 21 kez değişime uğramış ve daha çağdaş hale getirilmiştir. Yani oda evrimleşmiştir.

Özellikle bağımsız, çağdaş ve demokratik bir ülke olarak vatandaşlarımıza önümüzdeki yıllarda daha özgür ve daha rahat yaşam sağlamak istiyorsak,yeni bir anayasa yapmak yerine, bu anayasamızın giderek daha da evrimleşmesi için çağdaş değişimlerle donatılması gerekiyor. Örneğin;
·         Siyasi ahlak yasasının çıkarılması,
·         Seçim yasasının düzenlenmesi (%10 barajı azaltılabilir),
·         Siyasi partiler yasasına ön seçim koşulun getirilmesi,
·    Dokunulmazlıkların sadece TBMM çatısı altında geçerli olması,
·      %98 i deprem bölgesi olan ülkemizde gereken önlemlerin yasalaşması,
·  Senatonun yeniden kurulması (TBMM’nin kendisine özdenetim ve yeniden değerlendirme olanağının sağlanması),
gibi eksikliklerimizin giderilmesi gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar,
Anayasamızda yapılacak değişim çalışmalarında, çağdaş ve ulusal devletimizi tanımlayan şu anki anayasamızın ilk 3 maddesi korunmalıdır. Bunları koruyan 4. Madde de aynen kalmalıdır (bu maddeler aşağıdadır).

Ayrıca 52 tane İslam ülkesi içinde tek laik ülke bizim ülkemizdir. Yüce önderimiz sayesinde kazandığımız laik ve demokratik ülke olma özelliğimizin önemini ve kıymetini tüm İslam ülkeleri daha yeni algılıyor.

Umarım günü yaşamak yerine, geleceğimizi düşünmek ve sorunlarımıza ulusal çözümler üretmek için her alanda gereken ulusal iş ve güç birliğini yaparız. Kazanan güzel ülkemiz ve değerli halkımız olacaktır.
Her güzel şey, yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyetinin birlik ve bütünlüğünü koruyarak, onu sonsuza dek yaşatmak için olsun !!!
Sevgi ve saygılarımla (10.01.2012)
Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

ANAYASAMIZIN İLK 4 MADDESİ:

MADDE 1. – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.

MADDE 4. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.


YENİ ANAYASA İÇİN ACELE NEDEN ???

Bir ulusun ruhu esir alınmadıkça, bir ulusun azim ve iradesi kırılmadıkça o ulusa hâkim olmanın olanağı yoktur. Oysa, asırların yarattığı ulusal bir ruha, kuvvetli ve daimî bir ulusal iradeye hiçbir kuvvet karşı koyamaz (01.09.1924).
Mustafa Kemal ATATÜRK
http://i.milliyet.com.tr/CizerlerEnBuyuk/2013/02/13/fft26_mf3035148.Jpeg

Değerli arkadaşlar,
Bildiğiniz gibi 6 sene evvel de yine yeni anayasa yapmak için uğraş verilmişti. Hatta Prof. Özbudun ve grubu tarafından hazırlanan taslak, halkımıza sunulmak yerine birilerinin onayı için yurt dışına götürülmüştü.

Güzel ülkemizin çok önemli ulusal sorunları varken ve acil çözüm beklerken, şimdi de Mart sonuna kadar yeni anayasanın çıkması için acele ediliyor. Aksi halde toplumsal uzlaşma yerine bireysel uzlaşma ile yeni anayasa yapılacakmış. Neden ???

Geleceğimizi ilgilendiren, yaşam koşullarımızı yönlendirecek olan Anayasamızın tümünün değişimi söz konusu ediliyor. Halbuki tüm canlılar gibi yasalarda evrimleşir ve gelişir, çağdaş yaşama yanıt verecek hale gelir. Nitekim halen kullandığımız Anayasamız da dünyadaki diğer anayasalar gibi değişerek güncellenmiştir. Ve bu güne kadar 17 kez değişmiş ve giderek evrimleşmektedir.

Şimdi ise bu evrimleşmenin devam etmesi yerine, acilen ve yeniden bir anayasa yapımı söz konusu. Birileri bu konuda bir şeyler konuştu, anlaştı ve sıra uygulamaya geldi galiba. Bence en önemli olan iki konuda görüş birliği var. Birincisi başkanlık sistemi gelecek ve ikinci olarak ta federasyon sistemi ile birilerinin dile getirdiği gibi demokratik özerklik oluşacak. Böylece AB-D emperyalizminin istediği gibi Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devleti bölünecek. Yani Türk ulusu ortadan kalkacak, Türklük kalmayacak.

Bu konuda duyduğum kaygıyı, Sayın Hasan Pulur,25.10.2013 günkü Milliyetteki köşesinde dile getirmiş. Özellikle Sayın Prof.Dr. Rona Aybayın başkanlığında Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan taslaktaki 39. Madde ile YURTTAŞLIKkavramı için çok önemli bir tanım yapılmıştır. Aşağıda sizlerin de bilgisine sunmak istedim.

Değerli arkadaşlar,
Anayasamızda yapılacak değişim çalışmalarında, çağdaş ve ulusal devletimizi tanımlayan şu anki anayasamızın ilk 3 maddesi korunmalıdır. Bunları koruyan 4. Madde de aynen kalmalıdır.

Ayrıca 52 tane İslam ülkesi içinde tek laik ülke bizim ülkemizdir. Yüce önderimiz sayesinde kazandığımız laik ve demokratik ülke olma özelliğimizin önemini ve kıymetini tüm İslam ülkeleri daha yeni algılıyor.

Umarım günü yaşamak yerine, geleceğimizi düşünmek ve sorunlarımıza ulusal çözümler üretmek için her alanda gereken ulusal iş ve güç birliğini yaparız. Kazanan güzel ülkemiz ve saygıdeğer halkımız olacaktır.
Her güzel şey, yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyetinin birlik ve bütünlüğünü koruyarak, onu sonsuza dek yaşatmak için olsun !!!
Sevgi ve saygılarımla (14.02.2013)
Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
YİNE TASA, ANAYASA…

Hasan PULUR- 25.01.2013-Milliyet

Şöyle bir baktık doğrusu ayıp etmişiz...
Kime? Anayasa’ya...
Kaç gündür gazetelerde, televizyonlarda hiç Anayasa lafı geçmiyor, olacak iş mi bu?
Biz Anayasa ile 1960 öncesi tanışanlardanız, o zaman bir adı da “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu” idi, Anayasa’dan şikayeti olan “Demokratlar” eski dile döndüler, Anayasa oldu, “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu” ve sürüp gitti.
“27 Mayıs” darbesinin en önemli simgesi“Anayasa” idi. Darbeciler “demokrat” milletvekillerini “Anayasa’ya karşı suç işlemekle” itham ediyorlardı, kısacası Anayasa’yı çiğnemişlerdi.
Yassıada duruşmalarının birinde Ağrı milletvekili Halis Öztürk, hemşehrisi eski bakanlardan Celal Yardımcı’ya sormuş:
“Anayasa’ya ne olmuş?”
Celal Yardımcı, “Halis Ağa”ya nasıl anlatsın:
“Sen Anayasa’yı çiğnemişsin!”
“Halis Ağa” telaşlanmış:
“Vallahi billahi ben böyle bir şeyi çiğnememişim!”
O günlerde bu anlatılırdı.
Evet, Anayasa kavgamız sürüp gitti, hâlâ da sürüyor ya!
“Şimdi tasa Anayasa” der geçerdik. Hâlâ da sürüyor.
Lakin en şanslı Anayasa “12 Eylül”ün anayasası oldu.
Zira hâlâ geçerli, darbeciler bile o anayasayla yargılanıyor.

Önümüzdeki günlerde “Anayasa” tartışılırken en önemli tartışmanın “Türk” kelimesi ve kavramı olacağa benziyor. Biz de geçenlerde bunu belirttik.

Okul arkadaşımız Hukuk Profesörü Rona Aybay kendisinin başkanlık ettiği Türkiye Barolar Birliği komisyonunun hazırladığı Anayasa taslağı önerisinden “yurttaşlık” maddesini hatırlatıyor.
Madde şöyle:
“Madde 39: Türk ulusu, Türkiye Cumhuriyetiyurttaşlarından oluşur. Yurttaş bir babanın veya ananın çocuğu Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıdır. Yurttaşlık, kanunun gösterdiği koşullarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen durumlarda yitirilir. Yurttaş, ancak vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunması nedeniyle yurttaşlıktan yoksun bırakılabilir; kişinin yurtsuz kalması sonucunu verecek hallerde bu işlem uygulanamaz. Yurttaşlıktan yoksun bırakma ile ilgili karar, işlem ve uygulamalara karşı yargı yolu kapatılamaz.”

Bu maddenin gerekçesi de var, lakin bu köşeye sığmayacak kadar ayrıntılı ve uzun. Öğrenmek isteyenler Türkiye Barolar Birliği’nin web sitesinden yararlanabilirler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder