TÜRK YURDU DÜŞÜYOR!
Kardeşim, biz senle neyi konuşuyoruz boş yere?
Ayn El Arap'ı bir anda "Kobani" diye anmaya başlayan ve öyle deyince üç tane Kürt oyu alacağının hayalini kuran kişiler şu an senin ülkenin başında, partinin başında... Birisi birilerinin aklına uyup senin Diyarbakır'ına "Amed"dese başka memleketlerde, bundan mutlu olur musun? Sen de deme...
30 yıldır verilen binlerce şehide rağmen o sınıra bir türlü yığılamayan bugünkü toplar, tüfekler, tanklar senin paranla alınmadı mı? Sen çocuğunun şehit cenazesini kaldırırken, üstüne senden bir de yıkama parası istemediler mi? Sen değil miydin, PKK kurşunuyla bacağından yaralanan oğlun otobüsle gönderilince otogarda onu karşılayan?
Meclis'te seni temsil ettiğini düşündüğün partilerde kimler var peki?
Tunceli Milletvekili olup da Meclis formları dahil olmak üzere her yere "Dersim Milletvekili" yazan, birkaç gün PKK'nın kaçırıp mağarada ağırlamasından(!) sonra "Kardeşlerim bana çok iyi davrandılar." diyen Hüseyin Aygün kim oluyor?
Daha bir ay olmadı; ABD'de Selahattin Demirtaş'la birlikte yürüyüp konferans veren Sezgin Tanrıkulu kim?
Bugüne dek AKP'nin her kritik oylamasında olduğu gibi, tezkere oylamasında da "evet" diyen ve dedirten Devlet Bahçeli kim kardeşim?
"Dersimliyim ve Dersimli olmaktan gurur duyuyorum"u duyduğun ama Kemalizm'i geçtim, ağzından bir kez "Atatürkçüyüm"ü duyamadığın, "altı ilke"yi duyamadığın, "Cumhuriyet devrimleri"ni duyamadığınKemal Kılıçdaroğlu kim?
Bayrağın yerlere atıldı, kaç kez indin sokağa? Bugünlerde sağı solu yakıp yıkan, Atatürk'ün heykelini ateşe verip büstlerini parçalayan köpekler, senin boş bıraktığın meydanı doldurmuyor mu? Onlara kızma, kendine kız. Ben onu yapıyorum...
Cebinde "ay fon" taşıyan ama Silivri'deki eyleme gidileceğinde ya da Atatürkçü bir derneğin etkinliği olduğunda üç kuruş harcamaktan korkup, diğer cebinde taşıdığı "ay pardon" ile mazeret üreten sen değil miydin? Sen değilsen bile; senin çocuğun, eşin, dostun, akraban değil miydi?
Bakmayın siz dünya efendilerinin "demokrasi" palavralarına; başka ülkede olacak, varsa "Atatürk"lerinin heykeli yakılacak... Var ya, adamı tek darağacında asmazlar, iki darağacı arasında etini sündürürler...
Bakmayın, Amerikan bayrağını don yapıp giyebildiklerine, sen o bayrağı git New York'un ortasında bir yak, önce beyninde uçuşan 52 yıldızı saydırırlar sana, sonra da oturduğun sandalyeye verilen elektriğin voltajını ölçtürürler kıçınla. Sen Türk bayrağını hiçbir yerde kullandırtmıyorsun yasanla, iyi, güzel, harika... Yerlere atılan ne peki? Yakılan ne? Beyaz desenli kırmızı bir paçavra mı?
Biz boşa konuşuyoruz şu an. Türk yurdu düşüyor...
PKK'dan yıllarca kurşun yiyen Mehmetçik'i PKK'ya yardıma göndermek için an kolluyorlar... Sen 100 metrekarelik Süleyman Şah Türbesi'ni korusan ne olur, Süleyman Şah'ın aldığı ve sana emanet ettiği yurdu koruyamadıktan sonra?
IŞİD zihniyeti Uğur Mumcu'yu öldürdü. Bir tane Kürt partisi, derneği çıkıp da kınamadı... Defalarca Teröre Lanet Mitingi'ne çağırdık, bir tanesi çıkıp gelmedi...
Senin aldığın ürünlerle zengin ettiğin işadamları, senin aldığın kasetlerle adam(!) ettiğin şarkıcılar, korkularından ağızlarını açamadılar ve hatta el altından PKK'ya yardım ettiler.
Sen gittin, mahallendeki kasabın eti üç kuruş daha pahalı diye, yine de, bile bile onun marketinden almadın mı etini? Hay o kırılası elinle yıkasaydın da çamaşırı, onun makinesini almasaydın be kardeşim! O zaman "o" demesi bilseydin, şimdi "onlar"dan konuşmayacaktık senle...
Hatırlar mısın kardeşim, 1993'te senin ülkenin televizyonundan "Şırnak düştü" diye altyazı geçti... Koca tugayı basacak kadar azıtan bu "Kobani"ciler, değil miydi? Peki o gün bu "Kobani"cilerin onda biri kadar sokağa döküldün mü? Hadi sen sokağa çıktın diyelim; eşinin, dostunun elinden, eteğinden çektin mi?
Farkında mısın? Düşen, senin yurdun, Türk yurdu...
Savaş, Suriye ya da Irak'ta değil, artık senin ülkende...Kobani'sinin içine tüküreyim, sen gidiyorsun, sen! Ve sen kendi öz yurdunda artık bir garip gibi dolaşmaya daha ne kadar sabredeceksin?
Vatansever çizgide olan tüm partileri artık bu mide bulandırıcı çekişmelerden ve gerizekalı didişmelerden kurtulmaya çağırıyorum.
CHP ve MHP'nin 180 milletvekilini, en azından BDP'nin 35 milletvekili kadar "cesur" olabilmeye çağırıyorum.
Oy verdiğiniz partilere, belediye başkanlarına, milletvekillerine bu baskıyı artır kardeşim...
Sen belki bu güzel vatanı bir şekilde yaşadın; ama çocuğuna vatan bırakmayacak bu alçaklar, torununa "Eski Türkiye" diye bir masal anlatacaklar...
Git, parti başkanına git, gerekirse bağır, çağır...
Milletvekilinin yakasından çek, konuş... Unutma; yüzlerine tükürülecek adamcıklardan daha çoksun, yüzüne tükürebilecek adamlar olarak...
Ve şunu bil, canın dışında kaybedecek bir vatanın vardı... Artık o da yok olmak üzere...
Artık canını ortaya koy be kardeşim!
UTKU ERİŞİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder