Buna rağmen, basının ısrarla çizmekte olduğu mutlu portre, Atatürk, devrimler ve inşa edilmeye çalışılan “Yeni Türkiye” adına olumlu bir kamuoyu yaratmak için oldukça mühim olmuştur.
Bu sebeple Atatürk devrimleri yerleştirmek için ne basını kontrol etmeyi bırakmış ne de öldüğü ana (1938 Haziranı'na) kadar yurt gezilerine çıkmaktan vazgeçmiştir.
Atatürk’ün yapmış olduğu bu konuşmaya göre gidilen her yerde yalnızca dert ve şikayet dinlenilmekte, her yerde büyük ve derin bir yokluk yoksulluk var olmaktadır.
İnsanlar gerek maddi gerekse manevi bir perişanlık içindedir.
Ferahlatıcı çok az şeye rastlanmaktadır.
Ve memleketin gerçek durumunun bu olması Atatürk’ü oldukça üzmektedir.
Belki de ferahlatıcı tek yanının bu yokluk ve perişanlığın kendisi ile alakası olmamasıdır, Osmanlı'nın dünyanın gidişinden bihaber insanları yüzünden memleket bu halde olduğunu dile getiren Atatürk’e göre memurlar da henüz istenilen seviyeye gelememiştir.
Halk ise batıl inanç ve görüşlerin etkisindedir, üstelik ne yazık ki her şeyi devletten bekleme durumu zihninde kökleşmiştir (bkz. Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, c. II, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1973, s. 405).
Tüm hayatı boyunca yaptığı “yurt gezileri” sırasında toplamda 52 ili ziyaret etmiş olan Atatürk, yapmış olduğu bu geziler esnasında illerin çoğuna bir defadan fazla ziyarette bulunmuştur.
Hazırlanan il yıllıkları yapılan bu gezilerin amacını açık şekilde ortaya koymamakla birlikte, Atatürk’ün farklı dönemlerde yapmış olduğu bu gezilerin, belli programlar çerçevesinde farklı ama planlı mesajlar içeriyor olması, gezi tarihlerinin bazen iç ve dış tehditlerin öncesi ve sonrasına ya da devrimlerden önce ve sonrasına denk düşmesi, Atatürk’ün siyasi kararlarının öncesinde, halkı devrimlere hazırlamaya çalıştığı, devrimlerden hemen sonra yaptığı gezileri ise, halkın nabzını yokladığını düşündürmektedir.
Atatürk’ün cumhuriyetin ilanından sonra çıkmaya başladığı ilk yıllara ait yurt gezilerinde halkın birlik ve bütünlüğüne dair mesaj vererek kamuoyunu bu yönde aydınlatmaya çalıştığı görülmektedir.
20’li yıllar özellikle cumhuriyeti tesis edip, yerleştirme girişim ve söylevleri ile geçerken 30’lu yıllara gelindiğinde bu söylevler yerini ekonomik sorun ve söylevlere bırakmıştır.
30’ların hızlı kalkınma çabaları ve önlemleri halka anlatılmaya çalışılarak, devletçi ekonomiye geçme teşebbüsleri ve bu ekonominin yaratacağı önemli neticeler üzerinde durulmuştur2.
Bu tabloya bakıldığında görünen, yapılan tüm bu gezilerin halka yapılanları anlatmak, halkı yapılanlar konusunda ikna etmek olduğu kadar halkı yapılanların içine katıp onların da onayını almak arzusu olduğudur.
1926 yılının 7 Mayıs’ında Ankara’dan yola çıkan Mustafa Kemal, 8 Mayıs’ta Konya’dan başlamak üzere 10 Temmuz 1926’ya kadar sürecek bir Güney Anadolu gezisi planlamıştır, gezi durakları içinde Tarsus, Silifke, Mersin, Adana, Bilecik, Bozüyük, Bursa ve İzmir vardır.
Gezinin temel amacı, giriş kısmında da belirttiğimiz gibi halka inkılâpları anlatmak, yapılan ya da yapılacak inkılaplar konusunda onların desteğini almak olduğu kadar, ayrıca yapılan hükümet çalışmaları ve yatırımlarının da durumunu incelemektir.
Özellikle Akdeniz Bölgesi’ndeki Tarsus, Mersin, Adana, Silifke, Taşucu gibi merkezlerde üreticilerle görüşüp onların istek ve beklentilerini dinleyerek, gezi rotasındaki diğer yerlerin sorunlarını öğrenmektir.3
7 Mayıs’ta Ankara’dan yola çıkan Atatürk’e Tarsus, Silifke, Mersin ziyaretleri esnasında eşlik edenler arasında, Sabiha (Gökçen) ile Rukiye ve Zehra adında iki manevi kızı, Özel kalem Müdürü Hasan Rıza Soyak, Genel Sekreteri Tevfik (Bıyıklıoğlu) ve başyaveri Ruhi Bey bulunmaktadır.4
8 Mayıs’ta Konya’da olmayı planlayan heyet Afyon, Akşehir yolunu kullanıp aynı gün içinde Konya’ya varmıştır.
Tren Afyon istasyonuna uğradığında Gazi Paşa ile bir ihtiyar arasında geçen ve basına yansıyan şu konuşma Mustafa Kemal’i memnun etmiştir:
- Nasılsınız, iyi misiniz baba?!
- Çok şükür Paşam, sayenizde çok iyi ve rahatız.
Yurdumuzu kurtardın, düşmanları kovdun, çıkardın ve hepsinin hadlerini bildirdin.
Senden Allah razı olsun.
Artık ölsek de gam yemeyiz.5
Konuşmanın ardından hareket eden tren, hedeflendiği gibi aynı gün içinde Konya’ya ulaşmış, Mustafa Kemal ve yanındaki heyet Konya’da hızlı bir tetkikte bulunarak, bir gün sonrasında şehirden ayrılıp Tarsus’a varmıştır.6
(Devamı var)
Kaynakça :
2. Farklı yıllarda yapılan yurt gezilerinden örnekler ve amaçları için bkz Muhittin Gül, “Atatürk’ün Yurt Gezilerinin Kamuoyu Oluşturmadaki Rolü”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Dergisi, cilt VIII, s. 3, ss. 51-72.
3. Durmuş Yalçın vd, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi II, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2005, s. 379.
4. Mehmet Önder, Atatürk’le Adım Adım Türkiye, Kültür Ofset Yayıncılık, Ankara 1984, s. 266.
5. Konuşmanın tamamı için bkz. Cumhuriyet, 13 Mayıs 1926; İkdam Gazetesi, 13 Mayıs 1926.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder