Yazar: Derya Kırıcı
Togan Yayınları/Bizim Avrasya Yay.
Ekim 2010
477 sayfa
20 TL
Kitabın satış yeri: KİPA
(...)
ARKA KAPAK:
“Bir ara gözüme yaşlı bir teyze takıldı.
Başındaki örtüsünün aydınlığı mı yüzüne yansımıştı, yoksa yüzündeki nur mu onu böyle aydınlatıyordu?
Kırış kırış ama apaydınlık yüzü, pazen elbisesi ve yün yeleğinin içinde hafifçe çökmüş omuzları ile işte karşımda bir Anadolu annesi duruyordu.
‘Teyzeciğim anlat bakalım senin ne derdin var’ dedim.
Teyzem sevimli yüz ifadesiyle biraz şaşkın, biraz alınmış gibi baktı; ‘Yavrum, ben buraya yardım etmek için geldim’ dedi.
Şaşırma sırası bendeydi.
Çünkü ben onu dış görünüşüyle değerlendirmiş, yardıma ihtiyacı olan bir ihtiyar sanmıştım.
Teyzem herhalde beş-on milyon ayırmış bir kenara onları getirmiştir derken, teyzeciğim cebinden bir tomar para çıkardı.
‘Kızım burada 500 milyon lira var.
Ben uzun zamandır sizin Kanal 7’deki Deniz Feneri Programını seyrediyorum.
Çok duygulanıyorum.
Benim eşim rahmetli oldu.
Onun maaşından kendime yetecek kadar ayırıyor, kalanını biriktiriyorum, işte biriken bütün paramı size getirdim’ dedi.
Duygularımı nasıl ifade edeceğimi bilemiyordum.
Karşımda bir Deniz Feneri vardı.”
İşte, insan hassasiyetlerini dini motiflerle istismar edenlerin örtü altında işledikleri en büyük ‘günahlar’dan biri değil miydi bu yukarıda anlatılan hikaye?
Vitrinlere bağış makbuzlarını, depolara kolileri yığan, ekranları insanların yakıcı hikayelerini boca edenlerin, sadece zenginlerden değil, yukarıdaki teyze gibi kuruş kuruş biriktirilmiş alın terlerini, hangi musluklara akıttıklarının yol hikayesi okuyacaklarınız.
Almanya’daki Deniz Feneri e.v’nin yargılanması ile para musluklarının nerelere nasıl akıtıldığı kanıtlandı.
Peki bu musluklara akacak parayı sağlayacak borular, hortumlar, nasıl döşendi, ‘suyun başı’ nerede kuruldu, vana ve musluklar kimlere emanet edildi?
Emanetçiler bu musluklarda hangi kapları doldurdular, hangi bileşik kaplara paylaştırdılar?
Kitabı bitirdiğinizde vicdanların imbiğinden geçmiş para ile edinilen devasa servetlerin, yol haritasının yanı sıra ‘büyük siyasetçilerin’ küçük hesaplarla edindikleri yüklü servetlerin ipuçlarına tanık olacaksınız.
(...)
Sayfa 5:
25 Aralık 1919
İngiliz Yüksek Komiserliği Baştercümanı A. Ryan’ın raporu:
“Amacımız bölmek ve hükmetmek olmalıdır.
Biz, bu gerçek ideali, dinmiş gibi davranacak çıkarcı bir grubu, idareci olarak takdim etmeye çalışacağız.”
(...)
Sayfa 23:
Aksiyon Dergisi’ne verdiği bir mülakatta aynen şu cümleyi kullanmıştı Bayram:
“Amerika’da kurduğumuz şirketin başına getirdiğimiz kadın, şirketin 15 trilyonunu iç etti.
Araştırdık, bu kadın CIA ajanıymış...”
(...)
Sayfa 24:
Örneğin o günlerde TGRT Ankara Temsilcisi olan Sebahattin Önkibar, bu kişilerden biriydi.
Kendisini telefonla arayan dönemin RP milletvekili Melih Gökçek, RP İstanbul İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir özel Tv kanalı kurma konusu için bazı teknik konularda kendisiyle görüşmek istediğini bildirdi.
(S. Önkibar, Topaç, Bir, MİT arka planlı!)
(...)
Sayfa 29:
Erdoğan, Belediye Başkanı olunca, BRT’nin hem frekansını hem de tüm teknik imkanları ve donanımı Yeni Dünya İletişim’e, yani Kanal 7’ye kiraladı.
(...)
Sayfa 35:
Abromowitz’in Tayyip Erdoğan’ı Belediye’deki makamında 15 Ekim 1996 günü ziyaret ettiği sırada sarf ettiği bir söz, aslında Türkiye olarak ileride yaşayacaklarımızın ipucunu içeriyordu.
Ancak Türk kamuoyu, ABD elçisinin bu sözlerini anlayacak olgunluktan henüz çok uzaktı.
Söyle demişti Abromowitz: “Siz İstanbul’u yönetip yıldızınızı parlatabileceğinize göre, Türkiye için de çok şey yapabilirsiniz!”
(...)
Sayfa 37:
AKP Samsun Milletvekili ve Grup Başkanvekili Suat Kılıç’ın kayınpederi de olan Ali Yüksel, bu çalışmalarının semeresini Erdoğan’ın başbakan olması ile alacak ve kendisine “danışman” sıfatıyla devletten yüklüce bir maaş bağlanacaktı.
“Allah bana hanımlar konusunda ikramda bulundu” diyerek ikinci bir eş alan Ali Yüksel, halen Faruk Çelik’in danışmanı.
(...)
Sayfa 44:
O Uğur Aslan ki, ekranda insanları ağlatarak ajite ederken, 1999’da sadece kendi cemaatine seslendiği ama sözde iyilik hareketine para yağmaya başladığı yıllarda, zengin işadamlarının bindiği 4 x 4 jeep kullanmaktan çekinmiyordu.
(...)
Sayfa 47:
O halde Deniz Feneri’ne Almanca’da “kamuya yararlı” kelimelerinin Almanca kısaltması olan “e.V” harfleri eklenerek, “Deniz Feneri e.V” kuruldu.
(...)
Sayfa 52:
Burak Erdoğan, 2001 yılında taksici Osman Ketenci’nin kızı Sema Ketenci ile evlenirken, Karaman’ın oğlu da, Ketenci’nin diğer kızı Şehriban Ketenci ile evlendi.
Kısacası, Karamanlar, Erdoğanlar, Akmanlar, Topbaşlar, Atalaylar aynı aile fotoğrafından yer almıştı.
(...)
Sayfa 80:
Bu operasyon sırasında çok önemli bir kasetin de ele geçtiği 3 yıl sonra ortaya çıkacaktı.
Erdoğan’ın önce inkar ettiği, sonrasında yayınlanan fotoğraflar üzerine susmak zorunda kaldığı Mehmet Gürhan’ı ziyaretine ilişkin bir kasetti bu.
6 Temmuz 2002 tarihli ve televizyon kameraları tarafından kaydedilen bir saatlik görüntüde Recep Tayyip Erdoğan ile Mehmet Gürhan, Frankfurt’taki Deniz Feneri ve Kanal 7 binasında görüşme yapıyorlardı.
Bu ham kasetle ilgili olarak Alman makamlarının yıllarca suskun kalması “Eserin sırrının” bu kaset olup olmadığı sorusunu akıllara getirdi.
(...)
Sayfa 92:
Fehmi Koru: Beyaz Holding’in eski ortağı olan gazeteci!
(...)
Sayfa 131:
Eylül ayının başında bir arazi tahsisi nedeniyle rüşvet aldığı kanıtlanan Şaban Dişli’nin partideki görevinden istifa etmesinin ardından...
(...)
Sayfa 152:
Mürekkep analizleri (Hessen Eyaleti Kriminal Dairesi Laboratuvarı) sahtekarlığı ortaya çıkardı!
Böylece belgeler üzerindeki tarihlerin, aynı günde farklı tarihler atılarak yazıldığını ortaya çıkardık.
(...)
Sayfa 153:
Sabih Kanadoğlu: AKP kapatılabilir!
(...)
Sayfa 159:
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın dünürü işadamı Mustafa Şevki Kavurmacı, Atasay Kuyumculuk’un sahibi Cihan Kamer ve eski Futbol Federasyonu Başkanı merhum Hasan Doğan, 17 Ağustos 2004’te, Eyüp Nişancı Mahallesi’nde, Kanal 7 binasının yanında bulunan “yeşil alan statüsünde”ki 5 bin 243 metrekarelik araziyi satın aldılar.
Araziye AKP il binası yapılacağı gerekçesiyle, plan tadilatına gidildi ve yeşil alan statüsündeki arazinin statüsü, ‘ticaret ve hizmet’ olarak değiştirildi.
Sonra çevredeki arsalar ‘yeşil alan’ ilan edildi.
Tapulu, imarlı mülklerinin değeri bir anda sıfıra inen mal sahipleri dava açarken, diğer arazide hisseler el değiştirdi.
(...)
Sayfa 227:
AKP artık “ak” değil!
(...)
Sayfa 236:
Gürhan’ın yurtdışında tutuklu bulunduğu dönemde, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’a usulsüz şekilde genel vekaletname vermekten yargılanan 10’uncu Noter Büyükkılıç, “resmi belgede sahtecilik” ve “görevi kötüye kullanmak” suçlarından beraat etmişti!
(...)
Sayfa 247:
Alman Savcı, Burak Erdoğan’ın Almanya’yı sık ziyaret ettiğini ve Deniz Feneri Derneği’ne uğradığını belirterek, çok önemli bir iddiaya dikkat çekiyordu:
"Bizzat oğul Erdoğan, derneğin bankadan yüklü para çektiği dönemlerde geliyordu..."
(...)
Sayfa 262:
ADALET MÜSTEŞARI VE VAKIFBANK GENEL MÜDÜRÜ İLE GÖRÜŞME SONRASI ALINACAK EKSPER RAPORU
İLETİŞİM TESPİT TUTANAĞI
Arayan ve Aranan Kişi: Ahmet Albayrak/X şahıs
Konu: Ekspertiz raporu
(...)
Sayfa 264:
VAKIFBANK GENEL MÜDÜRÜ’NE SORU: “İZMİR’DEKİ İŞLE İLGİLİ ADALET BAKANLIĞI’NDAN ARADILAR MI?”
İLETİŞİM TESPİT TUTANAĞI
Bilal KARAMAN: Ekspertiz için mi?
Ahmet ALBAYRAK: Evet
(...)
Sayfa 265:
“EKSPERTİZ İÇİN VAKIFLAR DOSYASI’NDAN GELECEKLER, YARDIM İÇİN DOSYAYI VERİN!”
İLETİŞİM TESPİT TUTANAĞI
Ahmet ALBAYRAK: Komple bir dosya!
Şafak: Komple bir dosya var elimde!
(...)
Sayfa 267:
VAKIFLAR BANKASI GENEL MÜDÜRÜ: ABİ ADALET BAKANLIĞI BAŞSAVCI’DAN ONAY ALMAK GEREK DEMİŞ...
İLETİŞİM TESPİT TUTANAĞI
Bilal KARAMAN: Alo
Ahmet ALBAYRAK: Dokuz buçuk itibariyle Adalet Bakanlığı bizden haber bekleyin bilmem Cumhuriyet Başsavcısı’ndan bir onay almamız gerekiyor demiş ama şu an itibariyle bilmiyorum ama isterseniz sorarım.
(...)
Sayfa 269:
‘Örtülü Ödenek’in parası nerede tutuluyor?
Bildiniz.
Tabii ki, Vakıfbank’ta!
Yani Recep Tayyip Erdoğan, Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı sırada, belediyenin akçeli işlerini çevirdiği bankanın müdürlerinden biri örtülü ödeneğin başında, diğeri de ödeneğin yatırıldığı bankanın başındaydı.
(...)
Sayfa 279:
Hollanda’ya da sıçradı!
(...)
Sayfa 322:
Mahkeme dosyasındaki belgelere göre kara para aklama ve uyuşturucu kaçakçılığı var.
Kara para aklayan ve uyuşturucu bağlantısı olduğu bilinen kişi Şükrü Gültekin.
Gültekin 1 milyon 290 bin Euro’yu ASTİM adlı şirkete aktarmış.
(...)
Sayfa 323:
BAŞBAKAN’IN OĞLUNUN GEMİSİNİN PARASI, DENİZ FENERİ İLE Mİ ÖDENDİ?
(...)
Sayfa 324:
Buna göre, dava dosyasında kara para aklama ve uyuşturucu bağlantısı olan Şükrü Gültekin...
(...)
Sayfa 330:
Deniz Feneri Derneği’nin ilanlarında Alman Yargısı, “şer odağı” olarak nitelendiriyordu.
(...)
Sayfa 361:
(Topaç & Bir arka planlı) Star Tv’den Murat Çelik’in sorusuna Gönül, “Herkes yorumunu yapmakta serbest” cevabını veriyordu.
(...)
Sayfa 366:
Elini öpmek isteyen Bakan Şahin’e, “Deniz Feneri ne oldu” diyerek elini öptürmeyen yaşlı kadının beklenmedik tepkisi...
(...)
Sayfa 368:
Dernek Başkanı Muhammed Demirci’nin verdiği rakamlar olayın vehametini de ortaya koydu.
Demirci’nin belirttiğine göre Avrupa’da 800 binin üzerinde “yeşil sermaye mağduru” vardı ve en az 30 milyar dolarlık bir dolandırıcılık söz konusu idi.
(...)
Sayfa 378:
Alman Savcılığı’nın Türk adli ve polisiye makamlarından yanıtının bulunmasını istediği sorular ise şöyleydi:
- Deniz Feneri e.V.’ye yapılan bağışlar, (ayni ve nakdi) Türkiye’de hangi şekilde dağıtıldı?
- Deniz Feneri Derneği e.V. ile Kanal 7 yöneticileri arasında hangi iş, organik irtibat ve sözleşmeler bulunmaktadır?
Bu sözleşmeler ne zamandan beri vardır ve hangi biçimdedir?
- Kanal 7 televizyon yayın kurumu (İstanbul ve Frankfurt/Main) ve zanlılar arasında hangi iş ve organik irtibat bulunmaktadır?
- Kanal 7 Televizyonu’nda resmi yönetim kurulu yanında fiili bir başka yönetim kurulu var mıdır?
- Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan ve Harun Kapıyoldaş’ın Türkiye ve Almanya’daki Deniz Feneri derneklerine etkisi var mı veya var mıydı?
- Deniz Feneri e.V. bağışçıları ve dernekten yardım alanlar hakkında ayrıntılı bilgi verilebilir mi?
(Bağış belgelerinin Türkiye ve Almanya’da muhtemel çifte kullanımının denetlenmesi ve belgelerin karşılaştırılabilmesi için)
- Alman Deniz Feneri’nden Türk Deniz Feneri’ne havale edilen bağış paraları nasıl kullanıldı?
- 2002-2007 yılları arasında yurt dışındaki (Yemen, Bulgaristan, Kosova vb.) yardım projelerinin faturaları elde edilebilir mi?
(...)
Sayfa 384:
Akman, Armada’nın yüzde 3,3’üne ortak!
(...)
Sayfa 402:
13 Mayıs (2009) günü CHP MYK Üyesi Ali Kılıç:
“Türkiye Deniz Feneri, aynı adı ve aynı logoyu kullanan Almanya’daki Deniz Feneri hakkında isim hakkıyla ilgili dava açmış mıdır?”
“Deniz Feneri Derneği’ne Müslüman Kardeşler Örgütü bağış yaptı mı?”
“Buradaki soruşturma bittiği zaman ipin ucunun kimlere kadar uzandığını hep birlikte yaşayacağız!”
(...)
Sayfa 412:
Deniz Feneri dosyasının tercümesinin tamamlandığı gün, Türkiye, ömrünü cehalet ve gericilikle savaşarak geçirmiş önemli bir Cumhuriyet kadınını Türkan Saylan’ı toprağa veriyordu.
(...)
Sayfa 416:
1 Haziran 2009 pazartesi günü Ankara’da Sabah Gazetesi alanlar, gazetenin şehir ekinde tam sayfa Deniz Feneri’ne ilişkin haberi görünce şok oldular.
Haberin başlığı: “İyilik Meleği Deniz Feneri!”
(...)
Sayfa 430:
Almanya’daki Deniz Feneri davasını karara bağlayan Mahkeme Başkanı Dr. Johann Müller:
“Talimatları verenler Türkiye’de!
Dolandırıcılığın arka planında Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik, Harun Kapıyoldaş ve Zahid Akman var” demişti.
(...)
Sayfa 433:
Dosyadaki Başbakan!
(...)
Sayfa 449:
Blackjack oynayan Milli Görüşçü!
(...)
Sayfa 477:
“Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır.
Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı’yı (Allah) kullanır!”
Giordano Bruno
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder