Kitabın adı: ZEYTİNDAĞI
Yazarı: Falih Rıfkı Atay
Hürriyet, Kasım 2012
Pozitif Yayınları
169 sayfa
(...)
Sayfa 33:
Harbe nasıl, niçin ve ne hesapla girmiştik?
Bunu bir adam biliyor: Enver!
(...)
Sayfa 50:
Bir Fransız Raporu diyor ki:
“Lübnanlılar ihtilal yapmazlar.
Bizden bir vakitler silah istediler, verdik.
İsyan çıkaracakları yerde, silahları çöl araplarına
sattılar!”
(...)
Sayfa 55:
Bir Fransız vesikası der ki:
“Lübnanlı Hristiyanlar Fransız dostudurlar.
Hıristiyanları sevmedikleri için Lübnanlı
Müslümanlar da İngiliz taraflısıdırlar.
Beyrut Arapları’nın çoğu Fransa’yı sever.
Fakat Ortodokslar Ruslar’a bağlanmışlardır.
Niçin?
Hiç...
Kendilerine göre Osmanlı bayrağından daha şerefli
ve nüfuzlu herhangi bir bayrağa bağlanmış olmak
için...”
(...)
Sayfa 58:
Eski hikayedir:
Kurban Bayramı’nda hatip arapça olarak ve
makamla, şeriata göre koyunun nasıl yatırılıp
kesileceğini anlatıyordu.
Sıra arasında bir Arnavut ağlamaya başladı.
Yanındaki sordu:
“Ne ağlıyorsun?”
“Baksana neler söylüyor!”
(...)
Sayfa 82:
İyi asker olmayan Cemal Paşa mükemmel
levazımcılık yapıyor.
(...)
Sayfa 84:
Bu bir damla elmanın hikayesi!
Bir müddet sonra Enver Paşa “Birinci Ferik”
olmuştu.
Bu da Dördüncü Ordu Kumandanı için ağır bir
darbe idi.
İki gün sonra Enver Paşa, Cemal Paşa’nın Birinci
Ferik’liğini tebrik ediyordu.
Bu da iki santim sırmanın hikayesi!
(...)
Sayfa 86:
Sınır boylarındaki şeyhlerin göğsünde İngiliz ve
Alman nişanı yanyana idi.
Şeyh, size kim olduğunuzu sorar:
- İngiliz misiniz?
- Yaşa İngiliz!
- Türk müsünüz?
- Yaşa Türk!
(...)
Sayfa 87:
İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan
Bedeviler, dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp
İngilizlere satarlardı.
(...)
Sayfa 94:
Cemal Paşa yolsuzluk yapmazdı.
Fakat ihsanları da boldu.
Mesela hatırı sayılır ziyaretçilerine İstanbul’a
ipekli kumaş götürmek izni verirdi.
Herkes işin içyüzünü bilmediğinden, düşmanları
bundan faydalanarak Cemal Paşa’nın ticaret
yaptığı dedikodusu bile çıkarırlardı.
(...)
Sayfa 97:
Cemal Paşa, Boyacıköyü’ndeki yalısındaki son
günlerinden birinde:
“Bir şey yapmak istiyorum, kanun karşıma çıkıyor.
Kanun nedir?
Ben yaptım, ben bozarım.”
Bu Enver’in bir sözünü hatırlatır:
Yok kanun, yap kanun!
Der ve anlamayanlara izah ederdi:
- Yaparım olur, bozarım olmaz.
(...)
Sayfa 107:
Almanlar Büyük Harb’de Türkiye’ye kendi
teğmenlerinin ismini koymuşlardı:
Enver’land!
(...)
Sayfa 113:
Mustafa Kemal’in orada seçtiği savunma hattı, Milli
Misak’taki Türkiye sınırı idi.
(...)
Sayfa 113:
Haleb’den Bağdad’a giden Fon der Golç Paşa’ya
Baron Oteli’nde bir ziyafet vermiştik.
İhtiyar General:
“İngilizleri mensup oldukları denize dökmeye
gidiyorum, demişti.
Bir müddet sonra kendisinin kara tabuta kapanmış
cesedini yine Haleb istasyonunda selamlamıştık.
(...)
Sayfa 115:
Cemal Paşa değil; Suriye düşüyordu.
Yalnız rütbeye, nişana ve sırmaya fazla itibar eden
bir memleket olduğu için, Anadolu köyleri gibi
sessiz ve kimsesiz değil, başkumandan, mareşal ve
nazır üniformalarına sarınarak, daha gösterişli ve
debdebeli düştü.
(...)
Sayfa 116:
Karargahın içinde: “Kudüs düştü!” sözü ölüm
haberi gibi yayıldı.
(...)
Sayfa 117:
“Benim Ahmed’i gördünüz mü?” diyor!
(...)
Sayfa 118:
Fakat biz Ahmed’i kumarda kaybettik.
(...)
Sayfa 116:
Cemal Paşa artık ordu kumandanı değildir.
Mütareke yakındır.
Artık, harbe niçin girdiğimiz tartışılabilir, büyük
adamların adam yerine saymak ve onlarla
görüşmek sırası gelmiştir.
Arkadaşım Y.K. bahriye çatanası içinde
Büyükada’ya giderken sordu:
“Paşam, söyler misiniz, bu harbe niçin girdik?”
Ve üç dört yıl içinde bunalttığı bir nefesi boşalmış
gibi ohlayarak bekledi.
İşte cevap:
“Aylık vermek için!”
Ve ilave etti:
Cemal Paşa'ya sorulan:
“Hazine tamtakırdı.
Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli,
ya öbür tarafla birleşmeli idik.”
Kırtasiye ve maaş imparatorluğunun tarihi işte
böyle biter.
(...)
Sayfa 169:
Yemen kahramanları ne yapıyor?
...
Ve...
Son olarak...
Ezcümle:
“Ne var ki, kan ve ihanet günleri sona ermemişti.
Şimdi çok daha korkunç bir karar daha
alınmalıydı.”
(Büyük İskender III, Makedonya’dan Anadolu’ya, Valerio Massimo
Manfredi, Can Yayınları, Sf 238)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder