BOP'ta değerler erezyona uğratılsa da, ibnelik
orospuluk "yeni yükselen değer" olarak medya
üzerinden topluma dayatılsa da, aldatan'lar,
sadakatsizler de İsrail/İran makasında.
Türkiye'yi BOP götürüyor.
Peki sorun nerede?!
Hayat memat nüans şurada:
"Siyasal Kürtler" de bir karar verecek, ya vatan'ı
bölmek isteyenlerle beraber olacaklar ya da
vatan'ın bölünmez bütünlüğünü savunanlarla!
28 Şubat 1'in "bukalemun" (alaman fikir ırgat'ı,
çakma fransız degüstatör) Ertuğrul Özkök'ü,
şimdilerde siyasal kürtçülerden sorumlu yazar
misyonu taşıyan (alaman, ingiliz, fransız, yahudi,
pkk, gülen önüne gelen kullanıyor, istihbari
manada "anten" gazeteci) Fatih Çekirge'sinin
ortaya koyduğu duygu sel'inin Türkiye'yi getirdiği
"milli güvenliksiz" ortam ortada: Ha Türkiye'de
Uğur Mumcu'yu vurmuşlar ha Paris'te mizahçıları
katletmişler; aradaki fark nedir?!
Kaldı ki, Mumcu'nun katilleri hala yakalanamadı
ise baş'ta eşi, oğlu olmak üzere TBMM üzerinden
yapılan siyasal rant'sal yani narko ticani iktidar
koalisyonuna gözatmak yeterli!
Yeni CHP'den Aziz Kocaoğlu, İzmir'de, seçim'i
kazanmak için ticani ve narko teröristlerle
iş'birliği yaptı.İzmir'in kalbi "Konak", PKK
yerleşkesi oldu.
Yani?!
"Orospu Çocukları", Hakkari'de, Diyarbakır'da
Türkçe konuşturmuyor, okul yakıyor, asker, polis,
öğretmen, hemşire öldürüyor ise artık başta İzmir
olmak üzere, İstanbul, Ankara, Antalya, Trabzon
zaten mümkün değil, Yozgat vb adres'lerde
"kürtçe aşk türkleri" söylemek mümkün değil!
Neden?!Bir elinizle vatan'ı bölenlerle iş tutarken,
diğer elinizle Batı'da güvenli şekilde aşk türküsü
söyletmezler adama.
Orospu çocukları, büyük şehirlerde araba yakıyor,
mafyalaşmış haraç topluyor, havadan kazandığı
para ile elinde mikrofon türkü söylüyor.
Kaldı ki, bundan sonra bu tür ortamlarda kavga
çıkar, kan çıkar, yangın çıkar, kürtçe aşk şarkısı
söylüyor olsa da adam'ın mekanını başına
geçirirler, mikrofon'u manadına sokarlar öyle
söyletirler.
Tam saha adam adama pres!
Nüans şurada:
Uçmayı bilmiyorsan ibnelik yapmayacaksın!
Yapıyor isen uçak'tan aşağı salladıklarında
ağlaşmayacaksın!
Bukalemunlar için hayat memat nüans burada.
Erdoğan, Davutoğlu orada, bukalemun'ları
taşıyabilecek güç'te ise taşısın.
Gül, Gülen, Sarıgül vb için de aynı husus geçerli.
Almanlar, İngilizler, Fransızlar, Acem'ler, küresel
yahudiler Türkiye'deki "etki ajanları"nı
koruyabiliyor, arkalayabiliyor iseler korusunlar!
Paris'i koruyamayan, Türkiye'deki Paris'lileri nasıl
korusun?!
Şimdi sıra geldi güldürmeyen şaka'ya.
Fransa'daki terör saldırısında görüldü ki,
Türkiye'deki bukalemun'lar "ciddi güvenlik açığı"
üretiyor.
Sınır güvenliği'nin kalmadığı ortamda, laik
dünya'da eksen kayarken; şarap, şampanya tad'ıp
ticani & narko terör'ü görmezden gelenler, terör
örgütüne özgürlük savaşçısı ak'tivist diye bakanlar,
laik insan zekasına hakaret eden yazılar örenler,
gazetecilikte dünya'ya çağ atlatanlar, terör'ü
Avrupa'nın göbeğine taşıdılar.
Eyyamcılar için makber.
Hasılı:
Yeni durum şudur:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, güvenlik'ini
sağlayana
kadar, İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya vb adını siz
koyun, kürtçe aşk şarkısı da olsa, söylemek yasak!
Söyleyen de söyleten de PKK işbirlikçisi.
PKK'dan korkan, Türk Devleti'nden korkmayanlar
için hayat memat nüans şurada saklı:
Artık "Kürtçe demek PKK demek"!
Ne zaman; vatan'ın bölünmez bütünlüğü, laik
rejim adına siyasal kürtler el'lerini taş'ın altına
koyar, o zaman ister kürtçe, ister ingilizce, ister
arapça, ister fransızca, ister ispanyolca, ister
yunanca türkü söyler, bizler de eşlik ederiz.
TBMM, Kandil'e giden yol geçen hanı değildir,
Bay Cemil Çiçek!
Erdoğan, Davutoğlu eksen'i kaydırıyor ise üç'ün
bir'i olarak takoz'luk yapacak olan siz değil,
sen'sin!
Meclis'te PKK'lı vekillerin elini sıkan Bahçeli, gülen
sakallı yavuklusu Oktay Vural için de bu hakikat
geçerli.
Gaflet uykusundan "ihanet uykusu"na geçen
Destici için de aynı bakış sözkonusu!
Türkiye'yi parçalatma süreç'ine yardım ve yataklık
yapanların, parçalanacağı süreç!
Neo Nuh Tufanı.
Milli güvenlik tesis edilene kadar, "PKK aşk türküsü
söyleyene de söyletene de" adı Bahçeli de olsa
"Türkçe" söyletirler.
Siyasal Türkçü bir partinin baş'ında ermeni kökenli
bir hamam oğlanının ne işi var?!
Savcı, hakim, cumhurbaşkanı, başbakan, mit,
genelkurmay, emniyet, nato vs anladınız siz onu,
istediğiniz yere şikayet edin, ya da avrupa'daki
dayılarınızla mektuplaşın bakalım,
bukalemun'ların kıyamet zamanlarda bu planet'te
bir akrabası, gözeteni kalmış mıdır?!
Yani?!
Orospu Çocukları, bir film'in adı.
Nüans şurada:
Türkiye'deki Paris güven'de değil ise Fransa'daki
Paris güven'de olabilir mi?!
BOP'un bu topraklardaki orospu çocukları için de
24 saat üzerinden canlı, naklen bir film çekiliyor.
Senaryo ortada, yönetmen "ekşın" dedi.
Çekirdek devletler, küresel sermaye arka planlı
bukalemun'lara karşı.
Düzülecek olanlar, öldürülecek olanlar makas'ı çok
sert!
Soru ortada:
Turkuvaz renkli 'Bukalemun'ların; İsrail/İran
makas'ındaki rengi nedir, ne değildir?!
"BOP'un Orospu Çocukları" filmini İzleyip görmek
lazım, bakalım hangisi daha ikna edici "temaşa"?!
2015 Kış, agar agar olsa da nüans şurada:
Ocak dondurdu, şubat, mart takvim'ini hayal
etmek mümkün.
Halep oradaysa arşın da burada.
Pilav'dan dönenin kaşığı kırılsın!
Bu vatan'ın bölünmez bütünlüğü adına, avrupa'da
kalmayan güvenlik kapsamında, bukalemunların
can'ları yek tek feda!
2015 Kış'ın oksimoron sorusu: "Sabır'ımızı
taşırmasınlar" diyen Bay Davutoğlu, "Bre densiz"ler
diye kükreyip, Suriye'yi vurmak için
Frans'Almanya'yı tehdit edecek mi?!
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Fransız hükümetinin
daveti üzerine Paris'te yapılan Fransız halkıyla
dayanışma yürüyüşüne katıldı.
Yürüyüş sonrasında Davutoğlu, Neo Haçlılar adına,
Frans'Almanya erk'ine der ki:
"Bre cahiller, hala anlamadınız mı, Suriye'yi
vurmadan, Esad'ı indirmeden Avrupa'da terör
sorunu çözülmez!"
Çay'ın taş'ı ile çay'ın kuş'unu avlamaya alışık
Avrupalı liderler de, bıyık altından gülüp,
Merkel'in bıyığı yok demeyin bakmasını bilen
görür, düşük profil üzerinden nazikçe "egosu
fırlak" The Hoca'ya sorarlar:
"Bay Ahmet, bu durumda ne yapmamız lazım?
Çok değerli görüşlerinizi bizimle paylaşır mısınız?"
Davutoğlu cevap verir:
"Neden olmasın!
Suriye'yi vuralım, NATO destek versin!"
Onlar da cevap verir:
"Hay hay."
NATO'nun kara gücü olmadığına göre durum şudur:
"Biz havadan siz kara'dan!"
Yani?!
Bay Davutoğlu hamaset'e o kadar kendini kaptırmış
ki, burnunun ucunu görmekten uzak.
Kibir'i, başka ak'ıllardan istifade etmeye kapalı,
ortak akıl naturasına uygun değil.
Diyalog'dan anladığı yek ses'ten "repete/tekrar"!
28 Şubat 1'ciler "28 Şubat" olalı "böyle zulüm
görmedik" diyecekleri zaman'lar bu zaman'lar.
Ne de olsa her şeyi biliyor, bay mükemmel!
Batı'daki güvenlik açığının sebebi Suriye değil, AKP
iktidarı.
Ayna'ya bakmak elzem.
Nüans?!
Suriye'nin parçalanmasını isteyenler, büyük
barzan kurmacasına imece yapanlar.
Yani?!
Yaşanan kıyamet süreç'i, Davutoğlu'gillerden
kaynaklı!
Kitap'ta yazmayan bir şey'i söylemeye Bay
Davutoğlu'nun istese de ak'lı yetmez.
Kitap'ta yazılı olanların da "neden yaşandığını"
sebep sonuç ilişkisi içinde anlamadığı için
devletler oyun'unu tarih kitaplarından kopya
repliklerle yürütmeye, kurnazlık yapıp aradan
sıyrılmaya çalışır.
Davutoğlu'nun beyanını ister Osmanlıca üzerinden
okuyun, ister İngilizce, ister Arapça fark etmez,
Damad Ferid'de, Vahideddin'de olmayan ak'lı
hiçbir "vesika" yüceltmeye yetmez.
Hülasa:
Alman Başbakan'ı der ki:
"Neo Enver Ahmet Paşa'm, hadi anlat bakalım,
Suriye'ye nereden giriyor'sunuz?"
Nüans!?
AKP, Suriye'ye girmeden Suriye içimize girdi,
boğaz kıyısına kadar dayandı.
Savaş, büyük barzan devleti'nin (!) Hatay semti
civarında cereyan edecek, gibi duruyor.
Hatay'ı, Kıbrıs'ı, nakit merkezlerini peşkeş çeken,
PKK ile aynı yatağa giren, diğer yatak'ta IŞİD, El
Kaide ile iş tutan'ın el'ine ip'i vermişler, "yorma,
kendi ip'ini kendin çek" diyorlar ama bizim siyasal
islamcılar anlama özürlü!
İlla ki, sembolik de olsa darağacını görecek.
Son şaka, güldürmeyen şaka.
Olay Yeri İnceleme!?
Davutoğlu'na, terör saldırısının yapıldığı yerde,
olay yeri tatbikat'ı yaptırmaları da mümkün!
Ezcümle:
Ardak, borç'u borç'la çeviren, nakit merkezlerini
bop'çulara peşkeş çeken, BOP'un taşeronu
Başbakan, hem de kendilerini fon'layan, maaş'ını
da Türkiye'ye borç veren beş'linin ak'ıttığı
değirmenden alan The hoca, borç dilendiği
devletlerin başbakan'larına diyecek ki:
"Bre densizler, sabrımızı taşırmayın, bizi test
etmeye kalkışmayın!
Hatay'a şimdi gireriz!
Esad'ı indiririz."
Bu bir şaka ise ihanet'in şakası olmaz hoca.
Savaş kaybeden "padişah" da olsa 'kendi
kendinden' hesap sordurtulur:
"Zehir içerek kendi kendini intihar etti."
"Attan düşüp beyin kanaması geçirip öldü."
"Prostat kanserinden öldü."
"Böbrek yetmezliğinden öldü."
"Veremden öldü."
"Kalp krizinden öldü."
Konjonktür meselesi.
Ölümlerden ölüm beğen.
Savaş'ı kaybeden padişah, komutan, sadrazam fark
etmez, bir şey değişir her şey değişir, kelle düşer.
İhanet'in çeşidi bol, ölüm'ün de bahanesi çok.
Vatana ihanet edenler ölüm'lerden ölüm
beğensinler.
Kedi/Fare Harp'i.
"Hepiniz oradaydınız ulan" vaziyetleri.
Kabahat, samur'dan kürk olsa sahipleneni
çıkmazmış, hikaye o hikaye, temsil, arkası yarın.
Gülen devlet'i ele geçirmiş, Gülen'ciler palavradan
mağdur, ağlak!
AKP; "çekirge sürüsü" gibi ak'çasal her hikayenin
içinde.
Boş mezar yeri bulsa atlayacak olanlar, "ben değil
o yaptı" mavrasında!
Hasılı:
Fuat Avni'nin 140 karakter'inden ortaya çıkan
netice:
"BOP'un ağır abileri ağır karakter'siz ağlak çıktı."
Boş koltuk bulunca atlayanlar zıplayanlar, iş'ler
ters gitmeye başlayınca işaret parmakları ile
birbirlerini gösterir oldu.
Ne var ki, geriye kalan üç parmak "işaret eden"i,
baş parmak en büyük oyun kuran, oyun bozan'ı
yani Yaradan'ı gösterir.
Ne diyor bukalemun familya:
"Korku'yorum."
Korkmak insani bir duygu!
Ne var ki, fark şurada:
İhanet ederken korkma'yanlar neden şimdi
korku'yor!
Korkuyorum diyen ha(z)cı kafa'nın içi "Devlet malı
deniz, yemeyen domuz!" ise soru ortada:
Kim'miş domuz?!
Yağmalayan mı, kul hakkına dikkat çeken mi?!
Kaldı ki, "köpek balığı" teneke dahil her şeyi yer,
"domuz" ise kendi pisliği dahil her şeyi, ak kefal,
f'zargana!
Kendi pisliğini yiyecek kadar alçalan'ın korkması
ne mana?
Nedamet mi?!
Konjonktür değişti, yaltaklanması mı!?
Şarap tadarken, PKK, IŞİD'le iş'tutandan
korkmayanlar, Paris saldırısı sonrası korkmuş ise
bir diğer fark da ortada:
Siz'ler izin vermemiş olsaydınız, hiç Paris düşer
miydi?!
Yani?!
Yönlendirilen devlet'in, yön'lendirilen medyası
sorunsalı.
İngiliz'in, Fransız'ın aklı kendine yetse bu halde
olur muydu?!
28 Şubat 1'e stratejik ak'ıl nereden gelme!
Milli Şair Mehmet Akif, İstiklal Marşı'nda ne diyor,
"Korkma"!
Fark şurada:
Vatana ihanet etti isen, "milli güvenlik" ve/veya
kalmayan küresel güvenlik kapsamında, korkmakta
haklısınız.
Sizler korkun!
Sırayla korkun.
Korkunun ecele faydası olmasa da korkun.
Ölmek birkaç dakika, korkmak ömür boyu!
Final süreç'i kapsamında "tanık ağaç" olarak hangi
korkak, ibretlik olarak ayakta kalacak, içinden
geçiyoruz çengel bulmaca'nın.
1 numara sorunsalı.
Final süreç'i: Zemzem su'yla yıkansa da "BOP'un
şeytanları" ak'lanır mı?!
Çanakkale Savaşı sırasında, Gazi'nin zafer'inden
İstanbul'un geç haber'i oldu ise sebep baş'ta Enver
Paşa olmak üzere malum mütareke basın'ıdır.
Mustafa Kemal'ler ölür ama Atatürk'ler ölmez,
milyon'da 1 Atatürkçülerden en önde olan 1'i
olarak diyeceğim şudur ki:
Günümüz dünyası "iletişim dünyası" olsa da "bilinç
yarılması"ndan mukaddem, ortalığı BOP
götürmekte.
Paris'te ne olduğunu yazmak için Paris'te olmak mı
gerekir?!
Gece hayatında ne yaşandığı malum medya'nın
"televole hayatlar"ından anlaşılmıyor mu?!
Çok yazdık, arşive girip okumanız mümkün, Neo
Lale Devri'nin bülbüllerini.
Nüans şurada:
Kıyamet'i yaşarken, PKK tehdit ediyor,
parçalanmaya gidiyor, İzmir, İstanbul vb
şehirler'de haz'cılar; "kürtçe şarkı"da göbek atıyor.
İzmir Valisi'ni Diyarbakır'a, Diyarbakır'dakini
İzmir'e atamakla ve/veya İzmir medyasını
Diyarbakır'da, Diyarbakır'dakini İzmir'de yedirip
içirmekle sorun çözülseydi, bu kor'düğüm yaşanır
mıydı!?
İnsan zekası ile alay eder gibi türkü çığıran kürt
vatandaşımız, PKK'nın Türkiye'yi hedef alan
saldırılarını kişisel çıkarı adına görmezden
geliyorsa, İzmir başta olmak üzere Batı'da adama
rahat vermezler, yek tek indirirler.
PKK'lılar taşeron, piyon!
BOP'çularla, büyük barzancılar'la aramızda gidip
gelen acem barzan pinpon top'u.
PKK sorunu "derin avrupa" sorunudur, güvenlik
bazlı faz'a geçildi, yek tek ayık'lama süreç'i başladı.
Nasıl AKP'nin küresel aks'ta dayısı kalmadı ise
PKK'nın da kalmadı.
Velev ki, hikaye sizin dediğiniz gibi.
Madem siz biliyordunuz, herkesten önce neden
durdurmadınız!
Silivri şakası "eşek şakası"ydı, çok yiğit (!) bulut
gördük tavşan gibi mabad'ından nefes'lenen.
Birçok zeka çeşidi içinde Bay Davutoğlu,
"ak'ademik zeka"ya sahip bir öğretim görevlisi.
Küçümsemek için söylemiyorum.
The Muallim.
Yani?!
Devlet yönetmek, stratejik zeka ve/veya
koordineli
zeka işi.
Bay Davutoğlu'nun ok'uduğu kitap kadar ak'lı var.
Okumakla adam olunsaydı, başta ABD, İngiltere,
Fransa vb devletlerde okumuştan bol ne var,
dünyanın en iyi okulları onlarda, ortalık adam'dan
geçilmezdi.
Ne var ki, BOP'ta ABD, İngiltere, Fransa, Türkiye
gibi devlet'lerin hali ortada.
Özel okullar "gerçek sahte dolar" basar gibi
"diplomalı" egosu füze gibi fırlak cahil'ler
yetiştiriyor, sadece holdinglerde işleyebilir!
Tekme atan o beyaz yakalı danışman gibi, ortam
müsait ise hepsi kahraman, değil ise tazı.
"Bre densiz" diye hitap edince, bir anda kendini
Fatih zannedecek kadar hayalperest.
Kaldı ki, adı janjanlı okullardan mezun olmak
ya da
o okullarda hocalık yapmak her yara'ya merhem
olsaydı, başta ABD olmak üzere batılı ülkeler o
adres'lere dadanmaz mıydı?!
Obama'nın mezun olduğu okul da hafif bir okul
değil ama stratejik zeka'sı ortada.
Elinde beyzbol sopası olduğuna göre, RTE'den,
Davutoğlu'ndan mek parmak yukarıda.
Geçmişi inceleyen bilim dalına "tarih" diyorlar.
Ne var ki, kafaları analitik çalışmadığı için süreç'e
dokunarak deneme yanılma metodu ile "yorum"
yapıyorlar.
Büyük Satranç Tahtası'ndaki "oyun" düzeni faş
oldu ise kim'in hangi hamleleri yapıp
yapamayacağı ortada.
Paris ciddi bir güvenlik stres testi.
"Hani ülke bölünecek dediniz, bölünmedi"; o
kafa'nın hikayesi.
Büyük Satranç Tahtası'nı okumaktan aciz,
hamaset'le gemi yürütmeye çalışan kafalara ne
anlatsanız boş iş.
Sessiz gemi.
AKP'nin Azrail'le son randevusu ve/veya atta
mevsimi.
Neo Hitler tip'lemesi en çok Davutoğlu'na yakışır.
Ego, bıyık, inandığı yalan'ı kitap'tan satma iddiası.
"Dogmatik" kitap'ı ezberlemek de kopya'nın başka
çeşididir.
Hasılı:
Neo II. Dünya HAARP'i saf'laşması.
Davutoğlu'nu ters'ten 28 Şubat 1 link'i kullanıyor.
Küresel aksta 28 Şubat'ın içinde Almanya'dan
İsrail'e, İngiltere'den ABD'ye, Rusya'dan İran'a yok
yok!
Hoca Ahmet zorlasa da oyun'u anlayamaz, birincil
sebep ego'su, ikincil sebep kibir'i.
Danışman'ken de çok poz kesiyordu, daha önce
yazmıştık, Dışişleri Bakanlığı'na kaydırdık (!),
yeteneklerini hep birlikte gördük, izledik.
Erdoğan'ın üzerindeki fatura yük'ünün mühim
kısmını ego'su ile o aldı.
Yani?!
AKP'nin birinci döneminde RTE'yi yön'lendiren
kafa, ikinci döneminde taç giydi.
Taç giyen baş ak'ıllanacağına o işi daha da azıttı.
Final süreç'i kapsamında ortalık BOP deryası olmuş
ise The Hoca Ahmet'in katkısı büyüktür.
Kolay gaza gelen siyasal laik'lerin derin'leşen
süreç'te nasıl katkısı var ise Davutoğlu'nun katkısı
da küçümsenemez.
Maşa varken el kirletilmez.
Frans'Almanya üzerinden Davutoğlu'na poz
verdirmek, süreç'in güldürmeyen şakası.
Fincancı dükkanına dalan fani, bu defa
takke'lilerin içinden çıktı.
Fehmi Koru bilir o hikayeleri.
Başbakanlık makamı başka, Davutoğlu'nun turistik
ziyaretleri başka!
Davutoğlu'nu kendi haline bırakmak yani kendi
aklı zaten süreç'i derin'leştirmeye yeter.
Her nasılsa Davutoğlu yine devlet kesesinden beleş
ak'ademik seyahat eder, yine eşine "Bunların hepsi
cahil" diye poz keser, sonra da başta kabine olmak
üzere etrafındakilere anlatmaya başlar:
"Falancaya şu aklı verdim, filanca başbakan'a,
cumhurbaşkanı'na, bakan'a bu aklı verdim!"
"Bre densiz!!!" diyene sormazlar mı, madem o
kadar çok aklın vardı, ülkeni neden BOP götürüyor!
Gül'ün, Paris saldırısı kapsamında yaptığı açıklama
kimleri hedef alıyor!
Ayna'ya bakmak elzem.
Sözün özü:
Davutoğlu, BOP'un akademik zekalı kibirli şaşkın'ı!
Sahte vezir.
Davutoğlu üzerinden oynayan gerçek oyuncu
Cemil Çiçek!
Yani?!
Ziyaret'in gerçekleşmesi, yani "verilecek poz",
içerik'ten önemli!
Davutoğlu başka söyler, "Başbakanlık makamı"
plağı başka döndürür.
Adam asmaca final süreç'i: Kedi/Fare harp'i.
Yönlendiren devlet'in aklı olur mu ya da çekirdek
devletler kendi aralarında uzlaşmış ise açı almak
için dünyayı turlayan BOP'un turistlerine ne
yemek düşer!?
Yüksek siyaset ligi bu!
Menderes'e dahi belli bir yaş'tan sonra diploma
aldırıp İngilizce öğrendirtmediler mi, sonra da
İngiliz ip'i ile asmadılar mı?!
Oysaki, Türkçe de bir dil!
Devlet olan devlet'in başbakanı "kendi dil"i dışında
başka dil'le konuşmaz, mesajlaşmaz.
Davutoğlu bu, İngilizce'yi Türkiye'nin "resmi dil"i
zanneden bir başka şaşkın.
Fransa Başbakanı, Fransızca konuşur.
İngiliz Kraliçesi İngilizce.
Alman Başbakan'ı Almanca.
Putin Rusça.
Nüans şurada:
Davutoğlu gibi İran Cumhurbaşkanı da kendi dili
varken, İngilizce konuşuyor!
Tercümanlık diye bir meslek var, sen konuşursun
onlar tercüme ederler.
Böylece iletişim kazası yaşanmaz.
Ezcümle:
Sorunun cevabı ortada:
Davutoğlu dinlemez, konuşur.
Tarihten örnekler verir.
Muhatapları da dinler, kafa sallar gönderir.
Sonrasında ülkeyi BOP götürür, malum fani "Bre
densizler" diye diklenir.
Paris'te OHAL, halep orada ise arşın da burada:
"Bre densiz" diyenin top'ları sağlamsa, Doğu'da
sıkıyönetim ilan eder, hem kalmayan sınır
güvenliği üzerinden içeri giren terör'istleri
temizler, hem de değneksiz köy'de dolaşan
PKK'lılardan başta Diyarbakır, Hakkari olmak üzere
ortalık ak'lanmış olur.
Oynayan'la oynarlar.
Almanlar, kendi sistemleri içinde yetişen
akademik zeka'lılar ile iş tutmaya bayılırlar.
Çok dalga geçerler ama yaptığın şaka
anlaşılmadıktan sonra kendin yapar kendin
gülersin.
Hikaye bu hikaye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder