17 Ocak 2015 Cumartesi

Cüneyt Şaşmaz : HALÛK TARCAN VE BABUŞÇU AYNI KAREDE...

"Önde yürüyen öküzden, arkadan gelen eşekten ve etraftaki salaklardan sakın!" 
Eski Roma atasözü

Türkiye'yi şu an Türkler yönetmediğine göre, final süreç'indeyiz.
Ak koyun/kara koyun.

2015 KIŞ Realitesi:
Yeniden Atatürk!
Yeniden Laik Türkiye!
Yeniden Çağdaş Türkiye!

Sözün Özü: Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi Bir Duvar Süsü Değildir, Erken Uyarı Sistemidir!

Londra üzerinden "Yönlendirilen devlet" sorunsalı.
Topyekun ihanet.

Basit soru ortada:
Türk nerede, neden Türk lider yok?
Ata'TÜRK'ü ağzına alan lider yok.
Hangi ülkede yaşıyoruz, ha(z)cı Babuşçu'lar!?

Vitrin'deki yüz'ler aynı, arka fon'daki oynatıcılar, senaristler değişiyor.

Şimdi bize saldıranların da okyanusların sularının döküleceğine inananlardan pek farkı yok.

Ufku dar olanlar, olayları miyop-astigmat bir bakışla yorumlar.
Doğruyu söyleyenlere de ufku ve ufkun ötesini göremediği için saldırırlar.

Çölde serap görmek iyidir de, susuzluğu gidermez.

İster dinci ister laik kesim olsun fark etmez, vatandaş operasyon yorgunu.
Vatandaş evlilik öncesi AKP ile ilişkiye girenlerden kaynaklı fantazi yorgunu.

Neyin olması gerektiğini görmek için nelerin olamayacağının hızlı gösteriminin yapıldığı bir konjonktürden geçiyoruz.

Türk'ün zeka'sıyla alay ede ede nereye kadar?!

Yönlendiren Devlet & Yönlendirilen Devlet sorunsalı?!
Aynı su'da iki defa yıkanılır mı?!
Göreceğiz!

Aynı şeyleri tekrar ederek farklı sonuçlar elde etmek mümkün değil.

Bu akıl doğru akıl değil.
Zeka'ya saygı duyulur, kurnazlık ise zeka'yla alakalı değildir.

El yumruğu yemeyen kendi yumruk'unu balyoz zannedermiş.

Atalarımız "iyilikten maraz doğar" demiş olsalar da, işimiz yazmak, hakikati anlatmak, tuzaklara dikkat çekmek, tüm maraz'ına rağmen.

Geleceği öngörmek için bilmek, kestirmek için bakmak ve görmek şarttır.
Yakın çevrende neler döndüğünü bileceksin ki, tuzağa düşmeyesin!
Düşman kazığı yoktur, dost kazığı vardır.

Bulanık kafa, ürkek ruh ile bakılan Ayna'ya kızılmaz.
Geçmiş'te neyin neden olduğunu bilmeden, bugün'ü anlamak mümkün mü?!

İkna olmak istemeyeni hiçbir mantık ikna edemez.
İletişimde temel kuraldır: Karşındakinin anladığı kadar varsın!

Yanlış anlamak için dokuz farklı sebep var, sayın vekil siz'de 9 sebep'in 9'u da var.
Doğru anlamak, anlaşmak içinse aynı duyguları paylaşmak yeter sebep.

Hakikatlerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.

Herkesin yol'u, aklı, duruş'u kendine.
Horoz öttüğü için sabah olmaz, sabah olduğu için horoz öter.

Eğer,
O yol'unu şaşırmışlardan biri soracak olur ise 
'Geri dönen, küllerinden doğan kimdir?' diye,
Dilimiz 'Hakikatin dili'dir.
Yol'umuz Allah'ın yol'udur.
Yön'ümüz, tarihte yaşayan Atatürk'lerin aydınlık yön'üdür.

O güruh için verecek cevabımız her daim şöyledir:
Ben Devlet'im!
Ben Millet'im!
Ben Atatürk'üm!
Biz Atatürk'üz!

Tarihte yaşayan tüm ATA'Türkler adına diyoruz ki:
Adım, yaşım, makamım hiç önemli değildir. 
Her devirde makamsız, adsız yaşarız,
Bu toprakların üstünde, bir bulut gibi "kefensiz" nöbet tutarız.

Vatana ihanet edenlerin yedi sülalesinden hesap sormak için, Yeniden 'Diriltilenler'deniz!

"Dirilenler kimdir, necidir?" diye hala bir soran kaldı ise o zaman cevabımız basittir, sadedir:
"Mevzu-u bahis vatan ise gerisi teferruattır"; diyen "Kefensizler geri döndü", der, geçersiniz!

Mevzu-u bahis vatan ise aile, eş, dost, arkadaş diye bakmam, inandığım yol'da yürürüm.

İnsan ne zaman üzülür, dostları, sevdikleri, fareli köy'ün kavalcısının peşine takılıp uçuruma sürüklenirken, bilinç yarılması yaşayan ve/veya delirten su'dan içen yakın çevresini uyandıramadığında...

Kaldı ki, peygamber olsanız ne fayda, ilahi düzen'de nefis'li fani kendi yol'unu kendi seçer, eşiniz, dostunuz, arkadaşınız, hocanız da olsa bu böyle.
Hz Nuh'un oğlu, Hz Lut'un eş örnekleri ortada.

"Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar iyi anlaşır" ise: Milyon'da 1'iz, Atatürk Türkiyesi'ne inanan milyon'lardan 1'isiyiz.

Sayın vekil'in ve/veya partisinin vekili Babuşçu'nun hem utanma duygusu yok, hem de nerede konuşup nerede susulacağını bilmiyor!

Bir insan hem saygılı olup hem de inandığı fikirleri sonuna kadar savunabilir!
Bunun için önce saygı, sonra da adap şart! 
İşportacılar gibi çığırtkanlık yapmak değil!

Hiçbir fikre katılmayabilirsin ama önce saygı! 
Dinlemek ve yeri gelince neden, nasıl, hangi gerekçe ile o fikre katılmadığını söylemek de mümkün! 

Seviye! 

Neydi o söz!? 
Cahil ile tartışma bazıları aradaki farkı anlamayabilir! 
Ve/veya çirkefe laf atma üstüne çamur sıçratabilir! 
Vs. 

Demem o ki: Bırakın çirkefler sıçratabiliyor ise çamur sıçratmaya devam etsin! 

Erkeğin magandası olsa kaç yazar kadının magandası olsa kaç yazar! 
Ne de olsa herkesin anladığı bir dil var, o dil’den konuşulmaya başlandığında, herkes anlaması gereken ne ise onu anlar.

Zırh delen merminin üretildiği çağ'da, lüküs arabaya zırh yaptıracak kadar aklı olana ne anlatsanız boş.

İsimler ile hesaplaşma içinde değilim, zaten en büyük intikamı zaman yanlış yol'da yürümekte olandan almıyor mu?!

Zaman'ın hesaplaşmasına müdahale etmemek, satan'lardan alınacak en büyük intikam değil mi?!

Süreçte bir şey değişir ise her şey değişir!
Çok değişkenli gelecek öngörüsü!

Yolunuz/yönünüz belli ise avlanmış olanların hikayesi değişse de sizin duruş'unuz bozulmaz.

Saklayacak bir şeyiniz yok ise seslenmezsiniz.
Öyleyken böyle der geçersiniz.

Her fani kendi bacağından asılır.
Herkes kendi tercihlerinden yükümlü!

Oyun kuran oyuna gelir, aldatan her zaman aldanır!
Herkes'in kendi ağırlığını taşıdığı zamanlar!

Sayın vekil, biz'ler sıkıntı çekerken birileri d'am üstünde ceviz kırmış ise bırakın bu kadar'ını söylemek de biz'lerin hakkı olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder